“Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir.”

“Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.”

Bu iki fıkra, Anayasamızın 153. Maddesi’nden aynen alıntıdır.

Yazacaklarımı okurken bu iki fıkra aklınızdan hiç çıkmasın.

Önce dosya özeti:

1- CHP Milletvekilil Enis Berberoğlu 26. Dönem milletvekiliyken partisinin de desteklediği bir geçici maddeyle dokunulmazlığı kaldırıldı. Hakkında açılan MİT Tırları Davası’ndan yargılanırken duruşmada tutuklandı. 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nden 25 yıl hapis cezası aldı. İstinaf Mahkemesi 2018 Şubat ayında karar verdi ve cezayı 5 yıl 10 aya düşürdü.

2- Berberoğlu içerdeyken CHP tarafından yeniden milletvekili adayı yapıldı ve 24 Haziran 2018 günü yapılan seçimlerde 27. Dönem İstanbul Milletvekili olarak TBMM’ye girdi.

3- İki ay sonra, 20 Ağustos 2020 günü Berberoğlu’nun cezasını onaylayan Yargıtay, ayrıca Berberoğlu’nun milletvekilliği sona erene dek infazın durdurulmasını istedi. Berberoğlu tahliye edildi.

4- Avukatları, Berberoğlu’nun Yargıtay kararının çıktığı gün milletvekili olduğuna dikkat çekerek Anayasa Mahkemesi’ne “adil yargılama ile seçme ve seçilme hakları ihlal edildi” gerekçeli bir bireysel başvuru yaptı.

5- AYM’deki başvuru sonuçlanacakken, Cumhur İttifakı harekete geçti ve Yargıtay’dan gelen kararı TBMM kürsüsünden okutarak Berberoğlu’nun milletvekilliğini düşürdü.

6- AYM kararını açıkladı ve Berberoğlu’nun seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Ayrıca Berberoğlu için yeniden yargılama istendi.

7- Dosya, “yeniden yargılama” kararı kapmasında ilk derece mahkemesi 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önüne gitti. Berberoğlu hakkındaki ilk kararı da veren Mahkeme, dünkü ek kararında AYM’yi “yerindelik denetimi” yapmakla suçlayıp, kararını tanımadı ve ilk kararının arkasında durdu.

Anayasa Mahkemesi eski başkanları, TBMM eski başkanlarının da aralarında bulunduğu bazı hukukçularla konuştum. Hepsinin iki ortak tespiti var:

- İlk kez yaşanan bir olay, içtihat niteliğinde olacak siyasi değil hukuki bir karar verilmeli.

- Hukuki karar için de Anayasa’nın 153. Maddesi’ne bakılmalı ve AYM kararının bağlayıcı olduğu kabul edilmeli.

AYM’nin bir önceki başkanı Haşim Kılıç, dünkü telefon sohbetimizde önemli bir noktaya dikkat çekti ve “Anayasa Mahkemesi ihlal kararı vermişse, durum ihlalin yapıldığı anın öncesine, yani eski haline döner” dedi.

Bu tespite göre, “yeniden yargılama” kararı çerçevesinde dosyanın 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin önüne gitmesi gerekirdi. Öyle de oldu.

Anayasa’nın 153. Maddesi gereği mahkemenin önünde tek seçenek vardı:

AYM kararı çerçevesinde “yeniden yargılama” sürecini başlatıp, “dokunulmazlık” durumu nedeniyle süreci durdurup, fezlekeyi Adalet Bakanlığı üzerinden TBMM’ye göndermek.

Ancak mahkeme dünkü ek kararında bunun yerine “yerindelik denetimi”  yapmakla suçladığı AYM’nin “kararını tanımamayı” seçti ve ilk kararında ısrar etti.

O karara itiraz merci olan 15. Ağır Ceza Mahkemesi ile devamındaki itiraz mahkemesi olan 2. Bölge Adliye Mahkemesi de (İstinaf Mahkemesi) aynı eğilimde olursa dosya, siyasi müdahalelerle “çetrefil” hale gelmiş bir çok dosya gibi “sıcak patates” olarak Yargıtay’ın kucağına bırakılacak.

Peki Yargıtay ne yapacak?

Ya AYM kararına uyup, eski hükmünü ortadan kaldırıp, yeni karar sürecini durdurup TBMM’ye Berberoğlu ile ilgili dokunulmazlık fezlekesi gönderecek, ya da ilk derece mahkemeleri gibi kolaya kaçıp AYM kararını takmayıp mevcut hükmünde ısrar edecek.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, “Kesin hüküm ortadan kalkmalı, kalkana kadar karar vermeyeceğiz” sözlerine bakılırsa, Yargıtay ilk seçeneği tercih ederse Berberoğlu TBMM’ye dönecek.

Tercih ikincisi olursa da iktidar, “Hüküm değişmedi, yargı kararına saygı duymalıyız” diyerek işin içinden çıkacak.

Adalet beklentisi ile siyasetin beklentisi arasında ısınacak o “sıcak patates” her durumda yine Yargıtay’ın kucağında kalacak.

SÖZCÜ Davası da Yargıtay’a havale


Ben dün Enis Berberoğlu dosyasıyla ilgilenirken Sözcü davasıyla ilgili İstinaf Mahkemesi kararı geldi. Karar ilk derece mahkemesinin kararının onaylanmasından ibaretti. Dosya şimdi de Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin önüne gidecek. Gönül isterdi ki İstinaf Mahkemesi yargıçları düşünce özgürlüğünden yana tavır alsın. Ancak anlaşılan onlar da “sıcak patates” olarak gördükleri dosyayı Yargıtay’ın kucağına bırakmayı seçti.

Ne diyelim, uzun zamandır memleketin “Adalet beklentisi” yükünü tek başına sırtlamaya başlayan Yargıtay’a Allah kolaylık versin.