CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “CHP’lileri sokağa dökmek istiyorlar” dediğinde biraz abartılı bulmuş, “Ancak bizimle paylaşmadığı bazı duyumlar almış olabilir” diye ihtiyat payı bırakmıştım.


Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yapmadan önce Adana/Yüreğir’de CHP Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım, “VEFA Timine saldırı” gerekçesiyle tutuklandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Van’da PKK, Adana’da CHP saldırıyor, hedefleri aynı” diyerek CHP ile PKK arasında doğrudan bir benzerlik kurdu.


Ardından İzmir’de bazı camilerde ortak ezan frekansına sızanlar önce Çav Bella marşını, peşi sıra Yuh Yuh türküsünü çaldı. Bütün CHP’liler olayı kınarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda da CHP’yi hedef gösterdi. Erdoğan, olayı kınadıkları halde CHP’lilerin minareden türkü şarkı çalınmasına alkış tuttuğunu ima etti.


Eren Yıldırım’dan sonra Banu Özdemir de tutuklandı.


CHP’yi öfkelendirecek bu iki somut olay yetmemiş gibi, iktidar kanadı, aynı dönemde memlekette onca sorun varken, sürekli CHP-HDP ilişkisini gündemde tutmaya çalıştı. Ortada seçim yokken, CHP-HDP’nin seçim ittifakı yapıp yapmayacağı meselesini hep gündemin ana maddesi gibi gösterdi.


Nihayetinde, Berberoğlu kararıyla CHP için yeni bir “sabır testi” başladı.


2018’den beri TBMM Başkanlığı’nda tutulan Enis Berberoğlu kararı, korona salgını sonrasında TBMM Genel Kurulu açılır açılmaz okutuldu ve Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürüldü.


Bu işlemin iki HDP milletvekiliyle aynı gün yapılması, iktidarın CHP-HDP ilişkilendirme çabasından bağımsız olmasa gerek.


Berberoğlu ile gelişmeleri takip ederken “Kılıçdaroğlu sokağa dökme tespitini yaparken böyle bir gelişmenin yaşanacağını haber almış olabilir” desek yeridir.


Zira Berberoğlu tutuklandıktan sonra Kılıçdaroğlu Ankara’dan İstanbul’a yürümüş, CHP’liler yollara dökülmüş, “Hak Hukuk Adalet” sloganının damga vurduğu o yürüyüş muhalefeti ciddi anlamda motive etmişti.


ŞENTOP: İLK FIRSATTA OKUTTUK


TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “AVM’ler bile açılmışken TBMM niye açılmıyor” sorusuna “acil bir iş yok” yanıtını vermişti. Oysa özellikle de Korona salgınından etkilenen bir çok kesimden yasal düzenleme beklentileri dillendirilmiş ve Meclisi çok sayıda acil işin beklediği dillendirilmişti.


Meğer, Şentop için “en acil iş” üç milletvekili hakkındaki kararların TBMM Genel Kurulu’nda okutulmasıymış. “2018’den beri bekleyen bir karar ne oldu da salgın sonrası TBMM açılır açılmaz Genel Kurul’a getirildi. Rüyalarında mı gördüler” sorusunu yönelttiğim Şentop ile dün öğleden sonra telefonla konuştuk. Uzun bir kronolojik olaylar dizini sıraladı. Ancak özünde doğru sorunun “neden şimdi getirdiniz” değil “Neden 2018’den bu yana beklettiniz” olduğunu ifade etti. Ben “Neden” deyince de Binali Yıldırım’ın Meclis Başkanlığı döneminde kararın bekletildiğine dikkat çekti ve “Biz ilk fırsatta okuttuk” dedi.


Kendisi göreve geldikten sonra Yargı Paketi ile kararları istinafta onaylanan bazı milletvekillerine Yargıtay yolu açıldığına, Ancak milletvekilliği düşürülen üç kişi için herhangi bir yargı yolu kalmadığına dikkat çeken Şentop, “Enis Berberoğlu’nun Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuruda da hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Haliyle, son yaptığımız toplantıda kararların Haziran ayında Genel Kurul’da okunması yönünde karar aldık” ifadesini kullandı.


İKTİDAR KONTROLLÜ GERİLİMİ SÜRDÜRECEK


CHP yönetimi, bu sabır testinden de “tuzağa düşmeden” çıkıp iktidarı hayal kırıklığına uğratmak istiyor. CHP’nin önemli bir ismi, dünkü sohbetimizde, iktidarın salvolarının kendilerini öfkelendirdiğine dikkat çekip, “Sayın Genel Başkana TV ekranında ‘Sinei millete dönmek de dahil her konu gündemdedir’ demek istediğimi söyledim. Ancak, karşı çıktı, yapmamamı istedi” dedi. Kılıçdaroğlu’nun tabandaki öfkeyi yatıştırıcı bu tavrı, iktidarın benzer adımlarına beklenen karşılığı vermeyeceklerin bir göstergesi.


Buna karşın iktidar kanadı da muhalefetin ekonomik kriz, işsizlik, yüksek enflasyon, yoksulluk gibi meseleleri sürekli gündemde tutma çabasını boşa çıkarmak istiyor. Bu nedenle de özellikle yargı kararları üzerinden sıkıştırma, muhalefetle “kontrollü” bir gerilimi sürekli kılma arayışını sürdürüyor.


CHP ve diğer muhalefet partileri bu süreci “Berberoğlu’nun hapis yatması”, “İYİ Parti Milletvekili’nin fabrikasına mühür vurulması” gibi bireysel bedeller ödeyerek atlatabilir. Ancak hükümetin “sürekli gerilim” stratejisi hem kendilerini, hem memleketi içinden çıkılmaz bir noktaya sürükleyebilir.


Benden söylemesi!