Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “29 Ekim’de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binasını açıyoruz” dediğinde “Nihayet” dedim.

Aklıma 8 Nisan 2017 günü Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazım geldi. Başlığı “Bitmeyen Senfoni” idi.

Yazıda merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın, “Başkenti yeni ve gösterişli bir konser salonuna kavuşturacağız” vaadiyle 1992’de başlayan bir projeyi anlatmıştım:

“Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve Koro Çalışma Alanları Projesi.” O yıl, düzenlenen mimari proje yarışmasını Semra-Özcan Uygur çifti kazanmıştı. Projenin temelini atmak Özal’a nasip olmadı ama halefi merhum Süleyman Demirel projeyi aynen devam ettirdi.

1997’de Demirel temel atarken bendeniz de Radikal Gazetesi muhabiri olarak töreni takip ediyordum.

Demirel siyasete ve bu dünyaya veda ettiğinde temelini attığı o proje tamamlanamadı.

Yarışmanın üzerinden 28, temel atmanın üzerinden 23 yıl geçti. Projeyi, her ne hikmetse, 2002’den itibaren birçok devasa projeyi tamamlayan AK Parti hükümeti de bir türlü tamamlayamadı. Hüseyin Çelik, Atilla Koç, Ertuğrul Günay, Ömer Çelik, Yalçın Topçu, Mahir Ünal, Nabi Avcı ve Numan Kurtulmuş, Kültür Bakanı olarak geldi geçti. 2010’daki bir ilerleme dışında proje yine yerinde saydı.

Ne yalan söyleyeyim, o bakanlardan Ertuğrul Günay dışında hiçbiri projeye ciddi şekilde sahip çıkmadı.

Son bakan Mehmet Nuri Ersoy, projenin kaderini değiştirdi. Duran inşaat yeniden başladı ve 29 Ekim 2020’de Cumhuriyet Bayramı’nda açılması kararlaştırıldı. Ersoy da nihayet 29 Ekim’de açılışın Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) konseri ile yapılacağını müjdeliyordu.

★★★

1997’de muhabir olarak temel atma törenini izleyen biri olarak heyecan yaptım. 23 yıl sonra bir köşe yazarı olarak açılışına tanıklık edecektim. Açılış öncesi, projenin mimarları Semra-Özcan Uygur ile buluşup duygularını öğrenip heyecanlarını paylaşmak istedim. Neticede Cumhuriyetin başkentine, gelecek nesillere çok önemli eser bırakıyorlardı. Ancak kendilerini pek de heyecanlı bulamadım.

Nedenini sordum. Öncelikle bir gönül kırıklığı yaşadıklarını fark ettim. Kendi projeleri olmasına karşın, açılışla ilgili hiçbir sürece dahil edilmemişler. Açılış törenine dahi davet edilmemişler.

Birkaç tane de profesyonel kaygıları vardı.

İlki, “yetiştirme telaşı” içinde projenin bir “Senfoni binası” ya da “eser” gibi değil, sadece bir “inşaat” gibi ilerlemesiydi. Bu da sanatsal imalatların kalitesini düşürebilirdi.

İkinci kaygıları ise projenin henüz tam olarak açılışa hazır olmadığı yönündeydi. Semra Hanım, senfoni orkestralarıyla senfoni binalarının özdeşleştiğine, uluslararası arenada tanındıklarına dikkat çekerek şu endişesini dile getirdi:

“Burası sadece bitirilmesi gereken bir inşaat değil. Senfoni binasıdır, sanat alanıdır. Proje tamamlanmadan yapılacak bir uluslararası festival sadece binanın değil CSO’nun prestijini de olumsuz etkileyebilir. Binada teknik, sanatsal, akustik testler yapılmalı. Uluslararası arenaya çıkmaya tam anlamda hazır olmalı.”

Zaten açılış büyük salonda değil 500 kişilik oda orkestrası salonunda yapılacak. Açılış sonrasında da çalışmalar devam edecek.

Çalışmalarda gelinen son durumuna bakınca 29 Ekim’e nasıl yetişeceğini ben de merak ettim. 10 Ekim 2020 itibariyle açılışın yapılacağı salon şöyle görünüyordu:



Fotoğrafta gördüğünüz salon, 19 gün içinde konser verilecek hale gelirse büyük bir mucize gerçekleşmiş olacak.

Kültür sanat işlerinde inşaatlar tamamlanabilir ama asıl hedefe ulaşmak çok kolay olmayabilir. Yani inşaatlar bitebilir, senfoniler eksik kalabilir.

Bakan Ersoy’un verdiği sözü tutma çabası siyasette pek alışık olmadığımız bir durum ve takdirle karşılamak lazım.

Ancak şunu da unutmamak gerekir ki biz Ankaralılar 28 sene bekledik ve tam anlamıyla tamamlanması için beş altı ay daha bekleyebiliriz.

Ankara’ya şimdiden hayırlı olsun.

Başkentin incisi


Proje 154 bin 17 metrekarelik arazi üzerinde, toplam 62 bin 557 metrekare kapalı alana sahip. Projede, koro çalışma binası, konser salonları ve fuaye binaları, 2005 kişi kapasiteli yumurta formundaki konser salonu, küre formunda inşa edilen 500 kişilik oda orkestrası salonu olmak üzere 5 blok yer alıyor. Büyük bir meydan ile 800 araç kapasiteli 4 katlı park yerinin de bulunduğu Proje, 2005 kişilik yumurta salonunun ilginç görünümüyle adeta başkentin incisi olacak.

Projenin tamamlanmasıyla CSO’dan başlayıp, Gençlik Parkı’ndan geçip Büyük Tiyatro’ya uzanan bir sanat hattı oluşacak.