Ülkenin ciddi sorunları var. Dünya korona salgınıyla baş etmeye çalışıyor. Böyle bir zamanda biri çıkmış, yememiş içmemiş #VergilerimAnıtkabireGitmesin etiketini piyasaya sürmüş. Başka aklı evveller de peşine takılmış.

Aslında “yine meczubun biri bir taş atmış” deyip geçeceğim bir durum olabilirdi. Ancak iş kelli felli insanların bu etiketi desteklemesi, bazı kesimlerin de “düşünce özgürlüğü” kapsamında sahiplenmesi, bu konuda iki kelam etmeyi farz kıldı.

İlkesel olarak bakıldığında, yurttaşların vergilerinin nereye harcandığını bilmesi elbette temel bir haktır. İnsanın ödediği verginin istemediği bir yere kaynak olarak aktarılmasına karşı çıkması, hatta bunu aleni bir şekilde ifade etmesi de düşünceyi açıklama özgürlüğüdür.

Ancak, işin başka bir boyutu var: “Vergilerim saraya gitmesin” etiketi açılsaydı ne olurdu bir düşünün! Büyük ihtimalle bir linçin kapısı açılırdı. Hatta “Cumhurbaşkanı’na hakaret” başta olmak üzere bir dizi suçlamayla yazanların kapısını polis çalacaktı.

Oysa düşünce ve ifade özgürlüğü “iktidara olan mesafeye” değil “eşitlik” temeline göre ele alınmalıdır.

İlkesel boyutun dışında, konuyla ilgili şu kişisel görüşümü de dile getirmeyi sorumluluk olarak görüyorum:

Bu etiketi açan/destekleyen kişi veya kişilerin ya ruhsal sıkıntıları var ya da amacı provokasyon yapmaktır.

Hiçbir yurttaş, ki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı Atatürk devrimlerinin sonucunda elde edilmiş temel bir haktır, ülkesini kuran, dünyanın saygın uluslarından biri haline getiren kurucu liderine, önderine böylesi akıl ve vicdan dışı bir beyanı reva görmez.

Başta da dediğim gibi memleketin bu kadar ağır sorunları varken, israf bu denli yoğunken, milletin vergileri makam odalarına, kiralık makam araçlarına harcanırken, sadece Türkiye değil bütün bir dünya koronavirüse karşı mücadele verirken Anıtkabir’in masraflarına takan bu kişiyi veya kişileri tanımlayacak başka bir kategori insanın aklına gelmiyor.

Eğer ruhsal sıkıntıları varsa tedavi edilmeliler, provokatörseler de hukuki çerçevede gerekli işlemler yapılmalıdır.

Önemli bir nokta daha var: Son zamanlarda Atatürk’e yönelik meczupluk sınırlarına varan beyanların arttığını görüyoruz. Bunu önlemeye dönük bir kanun olduğu halde birilerinin bu cesareti kimden bulduğu da herkesin sorgulaması gereken önemli bir husustur.

Türkiye, gerginlik, değerlere saygısızlık, ötekileştirmeden çok çeken bir ülke iken, ülkenin temel birleştirici değeri olan Atatürk’e yönelik saldırılar bu ayrışmayı daha da derinleştirmektedir.

Bu kişilerin vergilerini nereye gittiğine ilişkin bir fikirleri var mıdır acaba? Bugüne kadar hangi savurganlığa, hangi israfa karşı çıkmışlardır? Elbette bu ülkenin ve Atatürk’ün bu kişilerin vergisine ihtiyacı yoktur. Milyonlarca yurttaş bir saniye düşünmeden Anıtkabir’in bütün giderlerini yüzlerce yıl karşılamak için sıraya girer. Bütün malını, mülkünü, rızkını Ata’sının hizmetine verir.

Korona günlerinde siyaset


Korona salgınına karşı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve bakanlığın ortaya koyduğu çaba, süreci idare etme biçimi son derece önemli ve hayatiydi.

Muhalefet dahil herkes şimdiye kadar sürecin başarılı idare edildiğini söylüyor. Ortaya atılan komploların fazla itibar görmemesinde muhalefetin verilen mücadeleyi desteklemesinin etkisi büyük. Bu nedenle muhalefet ittifakının tavrı, süreci sahiplenmesi, çalışmalara destek vermesi, mücadelede hükümet için hayati önem kazandı.

Fox Tv’de İlker Karagöz’ün konuğu olan CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat’ın kamu kurumları ve yerel yönetimlerin ortak hareket etmesi gerektiğini söylemesi ve partisinin bu konuda duyarlı olduğunu dile getirmesi zor zamanlarda çok büyük önem taşıyor. CHP’li Büyükşehir Belediyeleri’nin (Ankara, Mersin, Muğla, Edirne, İzmir vs) su borcu olan abonelerinin sularının kesmeyeceğini açıklaması, 12 yaşından küçük çocukları olan ebeveynlere izin verilmesi, ibadethanelerin, okulların, toplu taşıma araçlarının sürekli ilaçlanması salgının yayılmasını önlemede merkezi yönetime büyük destek olacaktır.

İktidar ve muhalefetin bu büyük sorun konusundaki iş birliği aynı zamanda korona günlerinde siyasete ciddi bir itibar kazandırmıştır. Bu zor zamanlarda dayanışma içinde olmak hem sorunun çözümüne katkı sağlar hem de yurttaşların geleceğe güvenle bakmasına imkan sunar. Tabii sağlıklı düşünen, vergisini, malını mülkünü Ata’sından sakınmayacak iradeye sahip özgür yurttaşların...