Son 10 yılda Türki-ye’nin dış politika-sında Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir tutum ortaya çıktı. Geçmiş yıllarda taraflar arasında “uzlaştırıcı”, “arabulucu” olurduk. Uzun zamandır iktidardaki AK Parti’nin siyasi çizgisine göre taraf tutuyor, AK Parti’nin desteklediği tarafın galip gelmesi için elimizden geleni yapıyoruz.

Mısır’da, Suriye’de, Libya’da, Filistin’de yaşananlara bakın, göreceksiniz: Türkiye’nin çıkarları değil, AK Parti’nin desteklediği taraf için her türlü imkan seferber ediliyor.

Ne yazık ki bu yanlış politikaların sonucunda hem Türkiye’nin çıkarlarına ters gelişmeler yaşanıyor, hem de o ülkelerdeki siyasi ve askeri krizler derinleşiyor.

Neyi kastettiğimi daha iyi anlamak için sözünü ettiğim ülkelere bakmanız yeterli.

Mısır’da Muhammed Mursi iktidar oldu, onun Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Es-Sisi kanlı bir darbeyle iktidara geldi.

Suriye üç parçaya bölündü.

Libya’da çatışmalar sürüyor.

Filistin, İsrail’in barbarlığı yetmiyormuş gibi bir de iç çekişmelerle boğuşuyor. Bir yanda Ankara’nın desteklediği Hamas ve Gazze, diğer yanda dünyanın tanıdığı El Fetih ve Batı Şeria. İsrail, Filistin’deki bu iktidar mücadelenin yarattığı bütün zaaflardan yararlanıyor ve Filistin her geçen gün biraz daha küçülüyor.

★★★

Suriye, Libya, Mısır iç siyasetine karışmak yetmiyormuş gibi, AK Parti iktidarı şimdi de kafayı KKTC iç siyasetine taktı. Ülkedeki siyasi süreçlere dahil olmaya çalışıyor.

Malumunuz, geçen mart ayında yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı Seçimleri, 11 Ekim’e ertelenmişti. 11 kişi, KKTC’nin beşinci Cumhurbaşkanı olmak için adaylık başvurusu yapmıştı. AK Parti, mevcut Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan çok rahatsız ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) lideri ve KKTC Başbakanı Ersin Tatar’ı açıktan destekliyor.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın basın ekibinin bir ay öncesinden Ada’ya giderek Ersin Tatar’ın kampanyasını yürütmeye başladığı KKTC medyasında yazılmıştı. Gazetelerde Oktay’ın danışmanı Ali Genç ve ekibinin Ersin Tatar ve ekibi ile çalıştığına dair haberler yayınlanmış, Cumhurbaşkanı adayı Serdar Denktaş, o haberleri değerlendirirken Türkiye’nin seçimlere müdahale ettiğini ima etmişti.

Tatar’ın, haberlerle ilgili konuşurken, AK Parti’nin kullandığı söylemi kullanıp KKTC basınını casuslarla iş birliği yapmakla suçlaması da KKTC’deki basın örgütlerinin büyük tepkisini çekmişti.

AK Parti’nin seçimlere müdahalesi bununla da sınırlı kalmadı. KKTC’ye Türkiye’den su gönderilmesine ilişkin tören, seçim yasakları nedeniyle KKTC’de yapılamıyordu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, töreni Ankara’ya aldı ve Başbakan Tatar da o tören için Ankara’ya geldi.

Tören sırasında yaşanan sürpriz gelişme, KKTC siyasetini sarsacak nitelikteydi. Erdoğan ve Tatar, 1974’ten beri kapalı tutulan Maraş bölgesindeki dört kilometrelik sahilin turistik yürüyüşler için açılacağını duyurdu.

Ersin Tatar Ankara’ya giderken koalisyon ortağı, Dışişleri Bakanı ve Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay’a sadece su projesinin açılışı için gittiği bilgisini vermişti. Özersay, yıllardır başmüzakereci olarak üzerinde çalıştığı bu adımın atılacağını açıklamadan sadece bir saat önce duyuyordu. Haliyle tepkisi büyük oldu. Halkın Partisi, Maraş meselesinin siyasete alet edildiğini gerekçe gösterip hükümetten ayrıldı ve KKTC’de hükümet düştü.

★★★

Bu müdahale öncesinde genel beklenti, seçimin ilk turunda Mustafa Akıncı ile Ersin Tatar’ın ikinci tura kalması, esas çekişmenin ikinci turda yaşanmasıydı. Ancak, AK Parti’nin dahli durumu değiştirebilir. Zira KKTC halkı dışarıda yanında olmasından gurur duyduğu Ankara’nın iç siyasetine karışmasına her zaman tepki gösteriyordu.

Yıllardır KKTC siyasetini çok yakından takip eden Kıbrıslı bir dostuma “Sen ne düşünüyorsun” diye sordum. Yanıtı, “Erdoğan KKTC’de kimi desteklediyse rakibi kazandı. Bu müdahaleyle ikinci tura kalacak aday dahi değişebilir. Akıncı ile Özersay kalırsa şaşırmam” oldu.

Bakın göreceksiniz, Tatar’ın AK Parti’yi arkasına alarak seçim kazanma çabası ters tepecektir. Çünkü, KKTC’nin tek yürek olması gereken bir dönemde, Maraş gibi milli bir meselenin seçim malzemesi yapılması Kıbrıs Türk
Halkı
nın tepkisini çekecektir.

Dilerim, AK Parti’nin KKTC’deki siyasi girişimleri, Ada siyasetinin de Türkiye’deki gibi kutuplaşmasıyla sonuçlanmaz. Çünkü KKTC iç siyaseti ne kadar kutuplaşırsa, birlik ne kadar kaybolursa, dışarıda Kıbrıs Türkü’nün hakkını, hukukunu savunmak o kadar zorlaşıyor.

Benden söylemesi!