Bundan yaklaşık üç hafta önce, kimsenin adını pek duymadığı ama çok ünlü bir Amerikalı sinema oyuncusu hanım yurdumuza geldi. İki hafta boyunca gazetelerimizde Amber Hanım’ın Türkiye tatilini nasıl geçirdiğini gün be gün izledik. Amber Hanım, İstanbul, Bodrum ve Kapadokya’yı gezdi, gördü ve çok beğendi. Kızılırmak kıyısında şalvar giyip, çömlek yaptı.

Ayrılırken “Hoşça kal demek çok zor. Türkiye’yi çok seviyorum” dedi. Biliyorsunuz insanlar “ağzı açık hayran budalası”dır. Mesela ben. Eğer birisi bana “Ege Bey, ben sizin hayranınızım. Herkesin anlayabileceği bir şekilde ne de güzel iktisat yazıları yazıyorsunuz” dese, anında ben de onun budalası oluyorum.

Ciğerimi ye, söyle bana, sana ısmarlayayım demek geliyor içimden. Şimdi diyeceksiniz ki, Amber Hanım’la CHP’nin iktidara gelmesi arasında kel (ne) alaka var? Vaaar, hem de çok var. Az sonra! Bu okur meraklandırma tekniğini de Güneri Bey’in (Cıvaoğlu oluyor kendisi) yaşam tarzına hayran olduğunu köşesinde açıklayan Sayın Ertuğrul Özkök’ten öğrendim.

CHP NASIL İKTİDARA GELEBİLİR

Belki hatırlayanlarınız vardır. 1991 seçimlerinde Mesut Yılmaz beklenmedik şekilde parlayınca, ortaya “bu başarıyı bir Fransız reklamcının tasarladığı seçim kampanyası” sağlamıştır iddiaları atılmıştı. Hakkıyla veya hak etmeden, tüm dünyanın sevgisini kazanmış belki de tek ABD başkanı J. F. Kennedy’dir. Onun da 1960’da başkan seçilmesi “The Making of the President” adlı kitapta anlatıldığına göre, başarılı bir seçim kampanyası sayesinde olmuştur. Yani hüner J.F.K.’de değil, kampanyayı tasarlayan ve uygulayan kişideymiş.

Türkiye siyasetinde genel kural şudur: Seçmenle arasındaki bağı İslamcı söylemle sağlayan siyasetçiler, halkın karşısına lâik kimlikle çıkanları genelde yeniyor. Bu kuralın (tam olmasa da) istisnası “Karaoğlan” Bülent Ecevit’tir. Ecevit önce CHP önderi, daha sonra DSP genel başkanı olarak “halkın oyuyla” iki defa iktidara gelmiştir. Demek ki, İslamcılar için seçim çantada keklik değildir.

Nitekim son belediye başkanı seçimlerinin sonucu ve özellikle İmamoğlu’nun başarısı AKP’yi afallatmıştır.

CHP’NİN FAHRİ DANIŞMANLARI

Günümüzde Türkiye’nin “yıldız” gazetecisi Ahmet Hakan’dır. Ahmet Hakan CHP’nin iktidara yürüyemeyişine üzülmektedir. Bu sebeple hemen her hafta bazen birkaç defa köşesinden CHP’ye, izlemesi gereken doğru yolu göstermeye çalışıyor. Sadece Ahmet Hakan değil, safkan AKP’li hatta saray sözcüsü unvanına layık gazeteciler bile “öyle yapma, böyle yap” “öyle söyleme, böyle söyle” diye CHP’yi ikaz ediyorlar.

Hatta “hadi iktidar olamadın bari doğru dürüst muhalefet yap” diye yol gösterip duruyor. Ama nafile; CHP’liler bu fahri danışmanları dinlemiyor ve “hattı müstakimi” izleyemiyor.

Ben de bu duruma bir çare bulmaya çalışıyordum. Derken “Amber’in Türkiye Aşkı” adlı bir “haber dizisi” gazetelerde yayımlanmaya başladı. Benim de kafamda bir ampul yandı. (Ne yani; benim kafamda da ampul yanamaz mı?) Evraka! diyerek hamamdan değil ama yataktan fırlamışım.

CHP’yi iktidara taşıyacak kampanyayı olsa olsa bu “Amber’in Türkiye Aşkı” PR kampanyasını tasarlayan, yöneten ve yayımlatan reklam ajansı yapabilir dedim. Sorun çözülmüştür. Bu da benim CHP’ye fahri danışmanlığım olsun.

Son söz: Beyin, yıkandıkça kirlenir.