Tüm dünyada “paylaşım ekonomisi”nin taksicilik alanında faaliyet gösteren Amerikan Uber firması, Türkiye’de de 2014’te çalışmaya başlamıştı. Uber, “taksi plakası olmayan” ticari araçlara da müşteri bularak taksi plakası sahiplerinin “rant/kira” gelirine ortak olmuştu. Bunun üzerine “taksi plakası sahipleri” ile “Uber ve Uberciler” arasında menfaat ihtilafı çıkmış ve bu çatışma sokak kavgalarına kadar gitmişti. Bu ihtilaf mahkemeye intikal etmiş ve Uber yasaklanmıştı. Uber de bu kararı, istinaf (alt-Yargıtay) mahkemesine taşımıştı. Gazetelerin yazdığına göre, istinaf mahkemesi Uber’e erişim engeli getiren ilk derece mahkemenin kararını hatalı bularak bozmuştur. Erişim engelinin kaldırılması üzerine Uber global sözcüsü şöyle bir açıklama yapmış: “Türkiye’ye inanıyoruz ve bağlıyız. İstinaf mahkemesi böyle bir karar aldığı için mutluyuz. Uygulamamızı İstanbul’daki tüm yolcu ve sarı taksi şoförlerine sunmaya devam edeceğiz.”

TELEFONLA TAKSİ ÇAĞIRMA EKONOMİKTİR

Uber’in yasaklanmasına kadar giden ihtilafın sebebi, cep telefonu üzerinden taksi çağırma hizmeti vermesi değildi. Öyle olsaydı yerli girişimci Nazmi Salur’un 2013’te kurduğu BiTaksi ve onun ardından İstanbul Belediyesi’nin kurduğu iTaksi yasaklanırdı. Taksilerin müşteri bulmak için boş turlaması veya durakta yatması kaynak israfıdır. Taksiyi, el kol sallayarak durdurmak yerine, cep telefonlarının BiTaksi, iTaksi veya Uber yazılımlarıyla çağırmak daha rasyoneldir. Uber sadece bu hizmeti sadece “sarı taksilere” verseydi, hiçbir ülkede de başı belaya girmezdi. Ama Uber de piyasa değeri milyara ulaşan bir firma olamazdı. Başta Londra olmak üzere “taksi plakası sayısı tahditli” Avrupa kentlerinde “plakası” (ruhsatı) olmayan otomobilcilere müşteri bulan Uber ile ruhsatlı taksiciler arasında da kavga çıkmış ve çoğunlukla mahkemeler Uber’i haksız bulmuştur.

PLAKA SAYISI SINIRLAMASI

Şehirler, en kısa tanımıyla “yol arzı kısıtlı-araba arzı kısıtsız” beldelerdir. Bu yüzden dünyanın her kentinde trafik sıkışıklığı vardır. Bu sıkışıklık içinde daha çok sayıda taksinin yollara çıkması, iktisadın “azalan verim yasası” gereği hizmet arzını artırmayabilir. Bu sebeple taksi sayıları hesapla belirlenir. Bu sektörde “Bırak yapsın-bırak geçsin” yoktur. Taksi sayısı kısıtlı olunca müşteriler de taksi şoförünün “esir müşterisi” (captive customer) olur. Bunu dengelemek için taksi ücret tarifelerini de plaka sayısını sınırlayan belediyeler belirler. Uber’in “taksi çağırma” faaliyetine izin verilmesi, İBB’nin yeni 5.000 kiralık (satılık değil) plaka önerisinin AKP’li meclis üyelerinin desteğiyle “taksi plakası sahipleri” tarafından engellenmesinin hemen ardından geldi. Taksi plakası sahipleri, plakanın rantını ve fiyatını düşürmemek için kavgaya devam edecekler gibi duruyor.

Son söz: Rant olan yerde kavga bitmez.