Zannedersiniz ki; hastanelerin, doktorların ve diğer sağlık elemanlarının koronavirüs salgını yüzünden başlarını kaşıyacak vakitleri kalmadı. Tam aksine. Koronavirüs salgınıyla mücadele edenler hariç, diğerleri işsizlikten sürekli başlarını kaşıyor. Bu yüzden çoğunun geliri çok düştü. “Salgın geçse de para kazansak” diye dua ediyorlar. Uzunca bir süre hastane yönetim kurulunda çalıştığımdan, hastane işletmeciliğinde birinci elden bilgi sahibiyim. Bu görevim sırasında çok da doktor arkadaş edindim. Bilindiği gibi tıp eğitimi, uzun ve meşakkatli bir süreçtir. Tıbbiye bitince, tıp eğitimi bitmez. Hatta öğrenme ve beceri kazanma ondan sonra başlar denebilir. Hekimlik, teori ve pratiğin mutlaka birlikte kullanılması gereken bir meslektir. Hekimler hem hastalık hem de hasta ile uğraşır. Bu sebeple diğer meslek sahiplerine nazaran daha “bütünsel” düşünmek zorundadır. Mühendislik de böyledir ama mühendislerin çoğu, para kazanmak için başka iş yapar. Bu eğitim ekonomisi açısından bir kaynak israfıdır.

HASTANE KORKUSU

Mikrop hastada, hasta da hastanede bulunur. Mikrop kapmış olanlar, pastaneye veya postaneye değil hastaneye gider. Giderken de mikrobunu beraberinde götürür. Dolayısıyla hastaneler, mikropların en bol olduğu mekânlardır. Hastane yönetiminin en zor uğraşı, hastaneyi mesken tutmuş mikroplarla mücadeledir. Hastane mikropları kaşarlanmış mikroplardır. Dezenfekte edilmeye direnirler. Covid-19 virüsü çok saldırgan bir mikrop olduğunu ispatladı. O kadar ki, bilinen salgınlarda hastalar karantinaya alınırken bu sefer sağlamlar da alındı. Bu gerekçeyle sokağa çıkma yasakları ilan edildi. Tedavisi veya müdahalesi acil olmayan hastalara “Bekle! Salgın geçsin tedavini/ameliyatını sonra yaparız” dendi. Dişçiye gitmek yasaklandı. Eksik olmasın, hastane yönetimi uzmanı arkadaşım Op. Dr. Hasan Kuş beni Covid-19 salgınıyla mücadelenin “tıbbi maliyetleri” konusunda bilgilendiriyor. Söylediğine göre, Covid-19 yüzünden dünyada 28 milyon cerrahi işlem ertelenmiş. Bunların 2.3 milyonu kanser cerrahisiymiş.

KALP KRİZİNDEN ÖLENLER %800 ARTMIŞ

Böylesi istatistikler Amerika’da yayımlandığından, biz de sürekli Amerika’da şöyle oldu, böyle oldu diye malumatfuruşluk taslıyoruz. Bir tane de buradan yakın. New York’ta evde kalp krizi geçirip ölenlerin sayısı son 2 ayda 8 kat artmış. Çünkü kriz geçirenler, bana virüs bulaşır sonra ölürüm diye, bırakın hastaneye gitmeye, ambulansa binmekten korkup evde kalmışlar. Ama neticede koronavirüsten değil kalp krizinden ölmüşler. Görüldüğü gibi koronavirüs ile mücadele “Ekonomi yani para mı yoksa insan sağlığı mı daha önemlidir?” haksız sorusundan çok daha girift açmazlar içeriyor. Herhangi bir olaya “bütünsel” yaklaşılmazsa, kaş yapayım derken çok göz çıkabilir.

Son söz: Hatasız karar, hasarsız zafer olmaz.