İtalya’nın kuzey batısında, Fransa sınırına yakın bir yerde Cenova diye bir sahil şehri vardır. Bu şehir, bir zamanlar ayrı bir devletmiş. Yakın tarihte restore edilen Galata Kulesi’ni inşa edenler ve bizim “Cenevizli” dediğimiz halk, işte bu devletin vatandaşlarıydı.

Rivayete göre, Cenovalı denizci Kristof Kolomb 1492’de Amerika’yı keşfetmeden önce, insanlar dünyanın tepsi gibi olduğuna inanırmış. Yani Atlas Okyanusu’nda batıya doğru yola çıkan bir gemi, denizin bittiği yere gelince, boşluğa düşecek diye korkar dururmuş. Bu yüzden çok açılan gemilerin tayfaları isyan eder, kaptanlar da geri dönmek zorunda kalırmış. Kolomb, “Dünya düz değildir, hep Batı’ya gidilirse deniz bitmez, boşluğa da düşülmez; Doğu’daki Hindistan’a varılır” dermiş.

Bu basit bilgileri tekrarlayarak yazıya başlamamın nedeni var. Gazetelerde yazılanlara göre, dünya ekonomisi bir uçuruma doğru sürüklenmektedir. Uzmanların (?) dediğine göre, merkez bankaları bu kadar çok para basar ve kamu borçları bu kadar çok artarsa, dünya ekonomisi eninde sonunda batarmış.

DÜNYA EKONOMİSİ BORÇTAN BATMAZ

Hayır batmaz. Çünkü ekonomi tepsi gibi düz değil, top gibidir. Kamu kesimi borçlarının artması ve devlet tahvillerinin önemli bir kısmını merkez bankalarının satın alması (para basması diye okuyun), belki (sadece belki) küresel bir enflasyona sebep olabilir.

Enflasyon kaynak tahsislerini ve gelir dağılımını bozabilir. Bu yüzden küresel bir iktisadi kriz çıkabilir. Dünya milli geliri düşer. Ama borçlar arttı diye ne küresel ödemeler sistemi çöker ne de dünya ekonomisi batar.

Bir kez daha altını çizerek yazayım. Kamu borcunda “Borçlu, kamu (devlet); alacaklı, özel kesimdir” diye bir tanım vardır. Bu tanım doğrudur ama eksiktir. Çünkü “kamu” (İngilizce’de public) hem devlet hem de halk demektir. Öyleyse bu borç “halkın, halka borcudur”. Halbuki “hem kendine borçlu ve hem de kendinden alacaklı” olunamaz.

Borç alacağı götürür. Dolayısıyla “uluslararası net yatırım pozisyonu” artı olan ülkelerde kamu borcu cebirsel olarak sıfırdır. Dünya, tek devlet olarak düşünülürse, dünya kamu borçlarının toplamı da daima sıfırdır.

BORÇLULUĞU BIRAK, SALGINA BAK

Dünya ekonomisi top gibidir. Borçlar ne kadar artarsa, alacaklar da o kadar artar. Borçlunun serveti düşerken, alacaklınınki yükselir. Toplam değişmez. Gelelim piyasaların işleyişine. Talep düşerse, mal stokları artar. Stoklar artarsa, üretim düşer. Üretim düşünce stoklar erir. Stoklar eriyince üretim tekrar başlar. Artan üretim, üreticinin gelirini artırır. Toplam talep canlanır. Talep canlanınca, yatırımlar artar. Milli gelir büyümeye başlar.

Dünya da, ekonomi de küreseldir. Batıya giden gemi, kalktığı limana geri döner. Kafayı dünya ekonomisine takmayın. Bugün dünya ekonomisinin derdi, borçların (alacakların) artması değil, Covid-19’dur. O bela bitmeden rahatlama olmaz. Ama bilinsin ki; neticede ölen ölecek, kalan sağlar yola devam edecektir.

Son söz: Üzgünüm, kıyamete şahit olamayacaksınız.