Nereden mi biliyorum? Çok basit: Piyasalarda neyin fiyatı çıkarsa, onun fiyatı bir süre sonra düşer. Neyin fiyatı düşerse, onun fiyatı bir süre sonra çıkar. Bunun için İngilizce’de bir tekerleme vardır. “What goes up, must come down; what goes down, must come up” Bu kadar basit bir kuraldan kalkarak kehanette bulunuyorum. Kehanette bulunmanın ikinci altın kuralı şudur: Eğer sayı veriyorsan, tarih söyleme; eğer tarih veriyorsan, sayı söyleme. Çünkü hem tarihi hem de sayıyı aynı anda kestirmek mümkün değildir. En iyisi ikisini de söyleme. Şunu itiraf edeyim ki, petrolün varil fiyatının şu günlerde 30 dolara kadar düşeceğine en küçük bir ihtimal bile vermiyordum. Bırakın ihtimal vermeyi aklımın ucundan bile geçirmiyordum. Hatta biri benimle bu konuda 1000 lirasına iddiaya girse, iddiaya girmeme konusundaki ilkemi çiğner, bahsi 5000 liraya çıkartırdım. Ama gördüğünüz gibi petrol fiyatlarının kısa sürede çıkacağını iddia ediyorum. Kısa süre nedir, çıkış oranı ne olacaktır gibi ayrıntıyı siz bilin artık.

BORSADA KAYIP VEYA KAZANÇLAR, MİLLİ GELİRE DAHİL DEĞİLDİR

Borsadaki iniş çıkışlardan dolayı “portföy sahiplerinin” kayden veya nakden elde ettikleri kâr veya zararlar, milli gelir hesabına artı veya eksi olarak dahil edilmez. Kişiler için ise eğer satış yapmamışlarsa kazanç veya kayıplar “sanal”dır. Eğer satış yapmışlarsa gerçektir. Hal böyle olmakla birlikte, borsa dalgalanmaları milli geliri etkiler. Borsalar düşerken, genelde milli gelir de düşer; çıkarken yükselir. Menkul veya gayrimenkul varlık fiyatları düşerken hali vakti yerinde olan hane halkında “fakirleştim” iş insanlarında “önümü göremiyorum” duygusu oluşur. Sise girmiş gemi kaptanının hızı düşürmesi gibi iş insanları ticari faaliyeti, hane halkı da alışverişi yavaşlatır. Ticaret yavaşlayınca stok birikir ve üretim yavaşlar. Hem ticari hem sınaî faaliyetin yavaşlaması, katma değer yaratılma sürecini sekteye uğratır. Milli gelir de “katma değerler toplamı” olduğu için düşer.

KRİZDEN ÇIKIŞ KOLAY OLACAK

Durumdan vazife çıkaran merkez bankaları, faizi düşürerek hane halkını  “borçlanarak tüketim harcaması” iş insanını da “krediyle yatırım harcaması” yapmaya teşvik eder. Toplam talep yeterince artmazsa, kamu harcamaları artırılır. Bu suretle artan talep, ekonomiyi diriltir. Bu yöntemi zaten biliyorsunuz. Ama bu sefer farklı bir hikâye var. Hafta başında piyasalarda adeta “Kara Pazartesi” diye anılacak bir çöküntü olması iki sebebe dayanıyor. Birincisi virüs belası yüzünden turizm ve ticaretin daralmasıdır. İkincisi ise Amerika’nın Suudi Arabistan’ı kullanarak petrol fiyatlarını indirip Rusya’nın döviz gelirlerini azaltma girişimidir. Bana göre bu iki sebep de geçicidir. Birincisi hain virüs havalar ısınınca uyuyacaktır. İkincisi, ucuz petrol, dengeleri bozmuştur. Bu hal, Amerika dâhil kimsenin işine gelmez.

Son söz: Petrolün fiyatı indi diye sevinme, çıktı diye üzülme.