Rivayete göre Hz. Muhammed, kendisine “Geçimimizi helal yoldan temin için ne gibi işler yapalım?” diye soranlara “Ticaret yapın çünkü rızkın onda dokuzu ticarettedir” diye yol göstermiştir. Hz. Muhammed’in böyle bir şey söyleyip söylemediği tartışmalıdır. Yani hadis, sahih değildir. Ama eskiden (belki de hâlâ) tüccar taifesi, bu sözü yazıhanenin duvarına çerçeveletip asardı. Herhalde tacirler, elde ettikleri kazancın helal olduğunu karşı tarafa kabul ettirmek için bu yola başvurmuştur. Bu sözü genç bir iktisat öğrencisi olarak ilk duyduğumda şiddetle itiraz etmiştim. “Rızkın onda dokuzu ticarette olamaz” demiştim. Bizim nesil (1955-65 arasının iktisat öğrencileri) az veya çok ama mutlaka sosyalist olurdu. Sosyalizm ise “Rızkın onda onu üretici emekçinin olmalı” derdi. Ticaret, asalak bir uğraş kabul edilirdi. Tabii bu daha da yanlıştı. Zaten bugün koyu sosyalistler bile böyle düşünmüyor.

HER TAŞ YERİNDE AĞIRDIR

İktisatta “Her taş yerinde ağırdır” kadar derin anlamlı başka bir özlü söz bulunamaz. Burada geçen “taş” sözcüğü, bir üretim faktörünü, mesela emeği veya bir ürünü temsil eder. Ağır sözcüğü ise “değerli” veya “fiyatı yüksek” anlamındadır. Yani bu söz bize, “Ürünler veya üretim faktörleri ‘çıktığı yerde’ değil, ‘en faydalı olduğu yerde’ daha değerlidir” demektedir. Çölde kumun, gölde suyun değeri yoktur. Ama çölde suyun, gölde kumun değeri çok yüksek olabilir. Bol olduğu için fiyatı düşük bir malı, bir yerden bir yere götürerek onu kat be kat daha değerli hale getiren ise ticarettir. Ticaretin esas işlevi bu buluşturmadır.  Bundan 2000 yıl önce Asya’dan Avrupa’ya uzanan “ipek” veya “baharat” yolları bu sebeple oluşabilmiştir. Malın fiyatı misliyle arttığı için “tüccar denizci” İngiliz milleti zengin olmuştur. Bunun için Hint Okyanusu’nda düzenli esen havaya “ticaret rüzgârı” (trade winds)  denir. Bunun için “Yemen-Mekke-Medine-Şam” hattında kervancılık gelişmiştir. Zaten Hz. Muhammed de, peygamber olmadan önce kervancı idi. Kimse, ticaretin ne kadar çok rızık yarattığını ondan iyi bilemezdi.

VİRÜS VE FAİZ

Bundan birkaç ay evvel Çin’de “korona” lakaplı bir virüs ortaya çıktı. Ölümle de sonuçlanan ağır bir gribe sebep olan ve ilacı bulunmayan bu mikrobun yayılmasını engellemek için, hastalığın görüldüğü kentler karantinaya alındı. Ama bu “alçak, ahlaksız, cahil, şerefsiz ve hain” virüs yine de yayıldı. Bu yayılmayı durdurmak için, ulaşım ve özellikle dış seyahat kısıtlamalarına başvuruldu. Ulaşım sekteye uğrayınca, “taşların ağır çektikleri yere gitmesi” denen ticari süreç yavaşladı; hacmi küçüldü. “Milletlerin rızkı” yani “milli gelirler” azalma eğilimine girdi. ABD Başkanı Trump’ın, “İndir faizi, çıksın ekonomi” ricasını kabul etmeyen inatçı FED, bir mikroptan korkup pat diye faizi indirdi. Bak şu feleğin işine.

Son söz: Virüs ölür, ekonomi canlanır.