Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan açıkladı. 2019 yılında mal ihracatımız bir önceki yıla kıyasla yüzde 2 artarak 180.5 milyar dolara yükselmiş. İthalatımız ise yüzde 9 azalışla 210.4 milyar dolara gerilemiş. Böylece dış ticaret açığımız 30 milyar dolara inmiş bulunuyor. Geçen yıl, yani 2018’de dış ticaret açımızın 54 milyar dolar olduğunu da hatırlatmak isterim. Başta turizm olmak üzere, hizmet ihracatımızın 12 aylık sonuçları henüz çıkmamış. 10 aylık verilere göre geçen yıla göre yüzde 10’luk bir artışla “görünmez kalemler” diye adlandırılan bu başlık altındaki dış alem gelirimiz 46.6 milyar dolar olmuş. Yıl sonunda 53 milyar dolara ulaşır sanıyorum. 2019’un ilk 10 ayında, bu kalemlerde 28 milyar dolar fazla var. Bu fazla 12 ay sonunda 32 milyar dolara ulaşır herhalde. Sonuç olarak “cari denge” 2 milyar dolar dolayında fazla verecek gibi duruyor. Hesaba göre yılın ilk yarısında gerileyen GSMH, 2019’un tamamında yüzde yarım kadar büyüyecek. Bu suretle “cari fazla vererek büyüme”nin gerçekleştiği ilk yıl tamamlanmış olacak.

BU İYİ SONUCA NASIL ULAŞILDI

Bakan Ruhsar Pekcan’a göre bu iyi sonucun ortaya çıkmasını ihracat destekleri ve Ticaret Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalar sağlamış. Kimsenin hakkını yemek istemem. Bakan Ruhsar Pekcan’ın gayretlerini de takdirle izliyorum. Sayı mübarek olsun. Ama bu sonucun ortaya çıkmasını sağlayan esas neden 2018’de kriz yaratan “döviz fiyat artışı”dır. Eğer Türkiye IMF ile anlaşıp, ülkeye bol döviz getirseydi, böyle bir sonuç asla alınamazdı. Çünkü o zaman döviz fiyatları düşük kalır, iç piyasaya mal satmak, dış piyasaya satmaktan hem kolay hem de çok daha kârlı olurdu. İktisadın tabiat kanunu şöyle der: İş insanı, ister patron ister yönetici olsun, kârı gördüğü yöne gider. Bu kâr, operatif veya spekülatif  (istifçilik ve rant avcılığı) olabilir. Avlayacağı hayvanı görmeyen veya burnuna et kokusu gelmeyen aslan yerinden kıpırdamaz. Kimse enerjisini boşuna sarf etmek istemez.

İHRACATTA KİLO FİYATI NE ANLAMA GELİR

Ben “cari açıkla büyümeye çalışmak çıkmaz bir yoldur” dedikçe, ucuz döviz severler “bunun için yüksek katma değerli mal üretmek şart” deyip topu taca atar. 2019 yılında cari açık kapanmış, ama ihraç mallarımızın kilo fiyatı yüzde 10 düşmüş.  Şimdi üzüntümüz bu. Yüksek katma değerli mal, illa yüksek fiyatlı mal demek değildir. İkisi de birlikte olursa ne âlâ. Türkiye kilo fiyatı yüksek, ama maliyetinin yüzde 90’ı ithal girdisi olan televizyon cihazları ihraç etti. Bu ürünlerde “net ulusal katma değer” yok gibiydi. Buna mukabil kilo fiyatı düşük tekstil ürünleri ihraç ederek daha fazla “net ulusal katma değer” yarattı. Yıllardır cari fazla vererek yüksek hızda büyüyen Çin, (biz onlara 2.5 milyar dolarlık mal ihraç ederken) Türkiye’ye 25 milyar dolarlık mal satıyor. Bu malların çoğu hırdavat ve kilo fiyatı düşük “basit teknoloji” ürünleridir.

Son söz: Ucuzunu yapamayan, pahalısını hiç yapamaz.