Sevgili okurlarım, başımıza kendi ellerimizle öyle bir bela açtık ki, darısı düşman başına!..

Bunun adı Suriye belası...

Burada defalarca sordum:

“Yav arkadaşlar, çok sayın ve muhterem AKP genel başkanımız ve cumhurbaşkanımız, söyleyin de öğrenelim... Biz bu Suriye macerasından ne kazandık?”

Ben acı gerçeği artık görmüş olduğumu sanıyordum... Milyonlarca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da gördüğünü zannediyordu!

Ancak bizler, bizi yönetenler kadar akıllı, zeki falan olmadığımızdan ve bazı konuları algılama düzeyimiz de çok düşük olduğundan, gerçekleri görmemiz, olup biteni anlamamız mümkün olmuyor!

Gelin sayın büyüklerimiz...

Büyüklüğünüzü gösterin de bize şu işin gerçeklerini anlatın.

★★★

Bu Suriye belasına sürükleneli neredeyse sekiz yıl oldu.

Kocaman sekiz yıl...

Hemen öncesinde bizim Recep Bey’le onların Esad’ının birlikte tatil yaptığı, eşleriyle birlikte sarmaş dolaş pozlar verdiği görüntüleri ben hiç unutamıyorum.

Kulaklarımda partisinin Gaziantep mitinginde konuşma yapan Recep Bey’in sesi...

“Ey vatandaşlarım, Esad kardeşimle birlikte oturduk, vizeleri kaldırdık. Memnun musunuz?..”

Binlerce kişi hep birlikte haykırıyordu:

“Çok memnunuz, Allah senden razı olsun!..”

Aradan birkaç ay geçmemişti ki, Türk ordusunu durup dururken Suriye’ye soktular...

Ve başımıza bir sürü işler açıldı.

★★★

Milyonlarca Suriye kapımıza dayandı...

Bizimkiler çok cömertti!

Türk vatandaşlarından esirgedikleri paracıkları, onlar için kullanmaya başladılar.

Beş yıldızlı kamplar beleş, eğitim ve sağlık harcamaları Suriyelilerin emrinde.

Trilyonlar gitti.

İşin bir de manevi boyutunu anımsatayım çünkü onu da çoktaan unuttuk.

Türk tarihi açısından çok önemli bir gerçek vardı.

Osmanlı’nın atası Süleyman Şah’ın türbesi oradaydı. Fırat nehrini atla geçerken boğulmuş ve oracıkta gömülmüştü.

Yurt dışındaki tek Türk toprağı olan, üzerinde bayrağımızın dalgalandığı o türbe de elimizden gitti!

Şimdi nerede olduğunu bilen yok!

★★★

Suriye olayı konusunda yazacak çok şeyler, sorulacak çok sorular var.

Çoğunu sorduk ama yanıt verilemedi!

- Neden bir sürü ülkeyle papaz olduk?

- Sınırımızdan giren ve sayısı kesin olarak devlet makamları tarafından bile bilinmeyen milyonlarca Suriyeli için bugüne kadar kaç milyar dolar harcadık? Niçin AB ülkeleri başta olmak üzere neredeyse bütün dünyadan para dilenir durumlara düştük?

- Sekiz yıldan beri Suriye’de korkunç boyutlara varan askeri harcamalar yapıyoruz. Kaç para gitti?

Sağa sola, bütün dünyaya posta koyup tehdit etmeyi falan bir yana bırakalım.  

Bunların hesabının Türk Milletine tek tek verilmesi gerekmez mi!

Oysa bizimkiler bize en ufak bilgi vermeye bile tenezzül etmiyor!

★★★

Sevgili okurlarım, bu yazıyı neden yazdığımı herhalde anladınız.

Dün sabah yine feci bir olayla uyandık.

“Suriye’de 5 asker, 3 sivil daha şehit verdik.”

Hepsine Allah rahmet eylesin de, kaçıncı şehitlerimiz onlar?..

Ve Recep Bey dün havaalanında ayak üzeri bir açıklama yaptı:

“Rejim güçlerine (Esad ordusuna) misliyle karşılık veriyoruz, dün 30-35 askerlerini öldürdük.”

İstersen onların bin askerini öldür beyefendi...

Bizim için önemli olan, kendi başımıza kendi ellerimizle açtığımız bu Suriye belası sürecinde bugüne kadar kaç askerimizi şehit verdiğimizdir.

★★★

İşin başından bu yana öylesine vahim hatalar, öyle harcamalar yaptılar ki, yazmaya insanın eli, söylemeye dili varmıyor.

Ama bir tek şeyi çok iyi bilelim...

Suriye’de sırf ABD’yi ve o ülkenin başındaki süper manyak Trump’u memnun edebilmek uğruna yaptıkları her harcama bize, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yansıyor.

Yeni vergiler ve yeni zamlar olarak!..

Ve şu kritik soru ister istemez aklımıza bir kez daha çakılıyor:

Bizim ne işimiz var Suriye’de? Ana baba kuzusu Mehmetçiğin ne işi var oralarda?