Sevgili okurlarım, bildiğimiz kadarıyla ülkemizde geçerli olan, bütün kamu kurumlarıyla birlikte kişilerin de uyması gereken temel kuralları içeren bir anayasamız var.

Ama bazı uygulamaları gördüğümüzde, bu anayasa acaba var mı, yok mu diye ister istemez sormak zorunda kalıyoruz.

Bizim en büyük eksiğimiz, anayasayı açıkça ve göz göre göre çiğneyenlere uygulanacak herhangi bir ceza yaptırımı olmaması.

Hele bunu cumhurbaşkanlığı makamında oturan zat yaparsa, hakkında hiçbir işlem yapılması asla mümkün değil.

Bu eksiklikten yararlanan şimdiki cumhurbaşkanı da istediği gibi konuşuyor, davranıyor ve anayasayı paspas gibi çiğnemekte sakınca görmüyor...

Ve ne yazık ki, hepimiz bu olanları çaresizce izlemek durumunda kalıyoruz.

★★★

İki gün önceki somut örneklerden yola çıkarak yazıyorum.

Bu örneklerin geçmişte daha niceleri var...

Recep Bey konuştu:

“Bu zat (Kılıçdaroğlu) ve ekibi omurgasızdır. FETÖ’ye diyet borçludur. Tek dertleri AK Parti’ye ve şahsıma zarar vermektir...”

“Türkiye’nin karşısında hangi gâvur varsa, onun kılıcını çalmayı siyaset diye yutturmaya çalışanları ifşa etmeyi sürdüreceğiz...”

“Malûm Genelkurmay Başkanı... (İlker Başbuğ.)”

“Nereye bakarsan bak, FETÖ’nün siyasi ayağı tamamen Bay Kemal’in yatak odasına girmiş. Haberi yok.”

Şimdi söyleyin, bir cumhurbaşkanına her zaman benzerini söylediği bu sözler yakışıyor mu?

★★★

Anayasa madde 103.

“Cumhurbaşkanı görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde andiçer:

(Özetliyorum.) Cumhurbaşkanı sıfatıyla... Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma... Üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda NAMUSUM ve ŞEREFİM üzerine andiçerim.”

Recep Bey bu yemini Meclis kürsüsünde okudu...

Peki ya sonrası!..

Namusu ve şerefi üzerine ettiği yemin daha sonra ne oldu, nasıl çiğnendi!

★★★

Anayasa madde 104.

“Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni ve TÜRK MİLLETİ’NİN BİRLİĞİNİ temsil eder...”

Haydi, bir kez daha hep birlikte düşünelim...

Yukarıda alıntı yaptığım sözlerinde milletimizin birliğini temsil edecek bir harf bile olsa, var mı!

★★★

Recep Bey asla tarafsız değil.

Üstelik partili cumhurbaşkanı. Aynı zamanda partisinin genel başkanı olarak görev yapıyor. Anayasayı açıkça çiğniyor ama ne yazık ki, bu gibi sözleri hakkında herhangi bir işlem yapılması mümkün olmuyor.

Burada sorulması gereken çok basit bir soru var:

Yukarıdaki açık hükümler karşısında anayasamız halen geçerli mi?

Evet efendim, aynen geçerli! Sonrası hiç önemli değil...

Güle güle kullanalım!



Sevgili okurlarım, başta ABD olmak üzere kapitalist dünyanın bütün amacı piyasalarda satışı artırıp para döndürmek.

Bu amaçla en kutsal kavramlarımızı bile istismar edip paraya tahvil etmek onların işi...

Aklıma hemen gelen bazı “Günler” var:

-Anneler günü.

-Babalar günü.

-Sevgililer günü.

Unuttuklarım mutlaka vardır.

Babalar günü pek tutmadı. Ama anneler günü öyle değil.

Anne deyince herkes can evinden vuruluyor, reklam kampanyaları başlıyor... “Annenize hediye almayı unutmayın!”

Bugüne kadar hiçbir reklamda “Annenize bir öpücük kondurun, ellerinden öpüp onu mutlu edin” diye bir ifade görmedik. Ama bu öyle bir beyin yıkama bombardımanı ki, anneler de ister istemez hediye beklemeye başlıyor.

★★★

Bugün sevgililer günü. Aynı kampanyanın çarkları bu kez sevgililer, karı kocalar için dönmeye günler öncesinden başlamıştı.

Kapıyı pırlantadan açıyorlardı!

Hediyeler alındı, hediyeler verildi, hediye veya çiçek almayı unutan ya da maddi olanağı olmadığı için alamayanlar eşlerinden, sevgililerinden fena halde fırça yedi!

Oh olsun onlara!