Sevgili okurlarım, Türkiye’de özellikle bu iktidar döneminde yaşadığımız bir gerçeğe hep dikkat etmek gerekiyor.

Bu ülkede 10 milyonu aşkın işsiz vatandaşımız var.

Çoğunun hiçbir geliri yok. Eğer mümkün olursa ya ailelerinden gelen ufak tefek yardımlarla geçinmeye çalışıyorlar, ya da kapı kapı dolaşıp iş arıyorlar. İş arama kuyruklarını görüyorsunuz.

Tablo korkunç ve endişe verici.

Bu döneme kadar böylesine hiç tanık olmamıştık.

Saray ve iktidarı soracak olursanız, her ikisi de olup biteni büyük bir pişkinlikle izlemekle yetiniyor.

★★★

İşin bir başka boyutu daha var ki, o da çok endişe verici.

Bu memlekette bir asgari ücret sorunu var...

Gerek kamuda ve gerekse özel sektörde milyonlarca insanımız asgari ücretle çalışmak zorunda.

Bilmeyenler için söyleyeyim...

Her yıl değişen ve bir miktar zam gören asgari ücret 2020 yılında net 2.324 lira idi. Ocak ayında biraz zamlanacak!

★★★

Şimdi bir düşünün...

Bir evde asgari ücretle çalışan birisiniz ve elinize ayda 2.324 lira geçiyor.

Bu parayla kira ödeyeceksiniz, elektrik, su, doğalgaz faturalarını ödeyeceksiniz...

İşe gidip gelmek için otobüse, dolmuşa bineceksiniz ve bırakın diğer zorunlu harcamaları bir yana, karnınızı doyuracaksınız.

Gerçek bir mucizedir.

★★★

Asgari ücretle, ya da buna yakın düşük ücretlerle çalışanlar, gerek kamuda ve gerekse özel sektörde hep baskı altındadır.

Herhangi bir yakınmada asla bulunamazlar.

Bulundukları takdirde verilen yanıt hep aynıdır:

“Bak kardeşim, kapıda senin aldığın parayla çalışmaya razı olan bin kişi bekliyor. İşine gelmiyorsa ayrıl, kendine başka bir iş bul.”

★★★

Peki ama adına asgari ücret denilen bu ücretin her yıl kaç para olacağına kimler karar veriyor?

İşin dümeni yıllar öncesinde şöyle ayarlanmış:

Adı Asgari Ücret Tespit Komisyonu olan bir komisyon var.

Yasa uyarınca bu komisyon her yılın aralık ayında toplanmaya başlar ve gelecek yılın asgari ücretinin ne kadar olacağına karar verir.

Bu karar kesindir, hiçbir biçimde değiştirilemez.

★★★

Şimdi yasaya bakalım ve işin nasıl ayarlandığını görelim:

-Komisyon başkanı Aile ve Çalışma Bakanlığı tarafından belirlenir.

-Bakanlıktan iki temsilci, TÜİK temsilcisi, Kalkınma Bakanlığı temsilcisi ve Hazine Müsteşarlığı temsilcisi. (Kamudan toplam beş kişi.)

-İşçi sendikalarından (Türk-İş ağırlıklı) beş kişi.

-İşveren (patron) kuruluşlarından beş kişi.

Yani toplam 15 kişi.

Görüldüğü gibi, komisyonda salt çoğunluk mutlaka kamu artı işveren temsilcilerinden oluşur.

★★★

Bu iki kesimin doğal olarak temel bir amacı var:

Asgari ücreti mümkün olduğunca düşük tutmak.

Böylece gerek kamuda ve gerekse özel sektörde maliyetleri en az miktarda artırmak.

Şimdi adına pazarlık süreci denilen ve her yıl sonunda tekrarlanan pazarlık (!) görüşmeleri başlamış durumda.

Bu süreç boyunca hep aynı filmin aynı sahnelerini görürüz ve önümüzdeki günlerde yeniden görmeye başlayacağız.

Yani aslında pazarlık iddiaları tamamen göstermeliktir.

★★★

İşçi temsilcileri yakınır:

“Şimdi bize önerdiğiniz bu ücret kesinlikle yetersizdir. Çalışanları gerekirse sokağa döküp hakkımızı alırız!”

Gerçekçi olalım!..

Bu yakınmalardan hiçbir sonuç çıkmaz çünkü Türk Milleti’ni sokağa dökmek öyle her baba yiğidin harcı değildir!

Yani sonuçta hiçbir şey değişmez.

★★★

Aslında 2021 yılı asgari ücretinin ne kadar olacağı şimdiden belli.

Resmen açıklanmayan, ama kamu temsilcileri ile işveren temsilcileri arasında uzlaşmaya varılan rakam çekmecelerde duruyor.

Siz bakmayın yaşanacak olan o tartışmalara...

Şimdiden belli olan rakam yıl sonuna doğru resmen açıklanacak!..

Ve hepimiz, her yılın sonunda izlemek durumunda kaldığımız aynı filmi bir kez daha izlemek zorunda kalacağız.

Başka bir deyişle aynı tiyatro oyunu karşımıza yeniden çıkarılacak.

Filler karar verecek, asgari ücretli karıncalar ezilecek!

Sonrasında hem hükümet, hem de komisyonun özel sektör temsilcileri tarafından bir açıklama yapılacak:

“Asgari ücretli çalışanlarımızdan anlayış bekliyoruz. Elimizden gelen artışı verdik. Daha fazlası mümkün değildi!..”

İşçi temsilcileri de konuşacak:

“Bu yetersiz rakamı şiddetle protesto ediyoruz!..”

Ve hiçbir şey değişmeyecek, tiyatronun perdesi bu yıl için kapanmış olacak.