Sevgili okurlarım, önce şunu hep birlikte bir daha kabul edelim...

Kıbrıs, Türkiye’nin ulusal davasıdır. Kıbrıs’ta yaşayan Türk kardeşlerimiz uzun yıllar Rum baskısı altında ezildiler.

Onları adam yerine koyan yoktu.

Niceleri öldürüldü, toplu katliamlar birbirini izledi.

Sonunda Türk Ordusu 1974 yılında Kıbrıs’a ayak bastı ve sorunun bu boyutu böylece çözülmüş oldu. Bu harekatta sadece askerlerimizden 498 şehit verdik, bir muhribimiz battı.

Sonrasına gelince, orası biraz karışık! Kurduğumuz KKTC’yi bizim anlı şanlı dostumuz ve kardeşimiz (!) İslam ülkeleri başta olmak üzere bugüne kadar tanıyan çıkmadı.

★★★

KKTC, Türkiye’nin çok büyük parasal yardımlarıyla ayakta duruyor.

Oteller, kumarhaneler ve üniversiteler ülkesine dönüşmüş durumda.

Bu KKTC’nin bir cumhurbaşkanı var. Adı Mustafa Akıncı...

Birkaç gün önce yabancı gazetelere verdiği demeçte mealen şunları söyledi:

“Rum tarafı ile aynı çatı altında olmalıyız... Ben ikinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım. Sözlerimin arkasındayım.”

Bu adam halk tarafından seçilmiş, şimdi ise kendi ülkesini satışa getirmeye çalışan sözüm ona bir cumhurbaşkanı!

Gerçek bir liboş.

İstediği gibi konuşsun, ağzının payını veririz de, Tayfur Sökmen ile ilgili sözleri tam bir cehalet örneği ve terbiyesizliktir.

O sözlerin altında kalmayız.

★★★

Sen kimsin de kendini rahmetli Sökmen ile kıyaslıyorsun!

O bizim milli kahramanımız, Hatay’ın ilk ve son cumhurbaşkanıdır.

Sen o işleri elbette bilmezsin, birkaç cümle ile anlatmaya çalışayım... Atatürk’ün en büyük emellerinden biri, Fransız işgali altında yaşamakta olan ve Suriye toprağı sayılan Hatay’ı Türkiye’ye katmaktı. Bu konuda çok çaba harcadı. Çoğunluğu Türklerden oluşan Hatay Meclisi’ni kurdurdu...

Rahmetli Sökmen bunlar olurken Atatürk’ün sağ kolu ve en büyük yardımcısı olarak görev yaptı.

Ancak Atatürk’ün ömrü, Hatay’ın Türkiye’ye katılışını görmeye yetmedi.

İnönü cumhurbaşkanı idi ve bu olay 1939’da gerçekleşti...

Ve Tayfur Sökmen isimli sivil kahraman, Hatay’ın ilk ve son cumhurbaşkanı seçildi.

1980 yılındaki ölümüne kadar uzun yıllarını da Meclis çatısı altında Hatay milletvekili olarak geçirdi.

★★★

Ey Mustafa Akıncı denilen adam, sen kimsin ki Tayfur Sökmen’e dil uzatmaya yelteniyorsun!

İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacakmışsın, öyleyse kimlerin peşinde dolanıyorsun?

Onun büyüklüğünü,
vatana yaptığı hizmetleri geçmişteki neyinle, hangi marifetlerinle küçümsemeye kalkışıyorsun?

Bu haddini ve Türkiye’nin yakın tarihini bile bilmez adama söylenecek çok daha ağır sözler var da bugünlük bu kadar!



Sevgili okurlarım, Türk Milleti’ne bir sürü maval okuyup ayakta uyutmaya kalkışan iktidar kesimine ve onun yalakası olan yandaş medyaya bakmayın siz...

Bunlar her gün hepimize pembe hayaller vaat eder, bazen yutturur ama işlerine gelmeyen konularda ağızlarını açmaları asla mümkün
olmaz.

İşte size “İşsizlik faciasının” dün resmen açıklanan son rakamları.

-İşsiz sayısı geçtiğimiz kasım ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre 327 bin kişi daha artış gösterdi.

-İşsizlik oranı yüzde 13.3, genç işsizlerin oranı yüzde 24.5’e ulaştı.

-Kayıtlı işsiz sayısı 4 milyon 308 bin oldu.

Resmi açıklama öncesinde bu sonuçlarla oynandığını ve daha yüksek olan rakamların sünnet edildiğini de unutmayalım.     

★★★

Belediyeye 12 temizlik işçisi alınacak, 3800 kişi başvuruyor.

Şirkete 2 çaycı alınacak, 96 kişi başvuruda bulunuyor...

Ve iktidar sahipleri bu korkunç rakamlar karşısında susmakla yetiniyor.

Siz bunların ağzından hiç şöyle bir şey duydunuz mu...

“İşte rakamlar, işsizlik azalıyor!..”

Duymadınız.

İşin daha da vahim tarafı, bazı belediyeler işe alınacak temizlik işçilerinin dört yıllık üniversite mezunu olması gerektiğini ilanlarında belirtiyor.

Korkunç bir tablo...

★★★

Bizim insanlarımız, bizim ailelerimiz bu sıkıntıyı yaşarken, Türkiye’ye sığınmacı olarak gelen bütün yabancılar, başta Suriyeliler olmak üzere çok keyifli...

Çünkü bizim insanlarımızdan esirgenen bütün olanaklar onların önüne açılıyor.

4 milyon 308 bin işsiz vatandaş...

İş arıyor ama bulamıyor.

Yandaş medya bunu şöyle değerlendiriyor:

Bunlar iş beğenmiyor, zahmetli işleri hiçbir zaman istemiyor! Hepsi masa başı kolay iş istiyor.

Daha iki gün önce yolumu kesen bir polis yakarıyordu:

“Abi lütfen, evli ve iki çocuklu bir kardeşim var, bir yıldan beri işsiz. Çalmadığımız kapı kalmadı ama adamımız yok. Ona bir iş bul, ömür boyu sana duacı olalım.”

Ona Mansur’un sözlerini anımsattım...

“Mart ayından bu yana Ankara Büyükşehir’e iş için tam 100 bin kişi başvuruda bulundu, ben ne yapabilirim...”

Tablo vahim, tablo çok acı.