Sevgili okurlarım, bilgisayarın başına geçip ertesi gün çıkacak yazınızı yazacaksınız...

Ancak hangi konuyu yazacağınız kafanızda henüz netleşmemiş. Karar veremiyorsunuz.

Bazı günler olur, kafanızda birden fazla yazı konusu oluşur.

Bazı günlerde ise konu sıkıntısı çekersiniz! En kötüsü budur.

Gerçi biz Türkiye’de yaşadığımız için konu sıkıntısı (maşallah diyelim) pek olmaz ama yine de bu açıdan bazı sıkıntılı günler geçirdiğimiz bir gerçektir.

★★★

Dün sabah gazeteye geldiğimde kafamda iki ayrı konu vardı.

-Birincisi, bir 10 Kasım yazısı daha yazıp dün bütün Türkiye’de sokaklara da yansıyan Atatürk sevgisine biraz olsun değinmek.

-İkincisi ise Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın esrarengiz istifa (ya da kovulma) olayını bir parça deşmek.

Bunlardan birini tercih edecektim.

Sonra, bugün ikisini de yazmaya karar verdim.

★★★

Büyük Atatürk dün ölüm yıldönümünde bütün Türkiye’de anıldı...

Aradan kocaman bir 82 yıl geçmişti...

Saat 9’u 5 geçe sirenler çaldığında Türkiye’nin tamamı adeta ayaktaydı.

Trafik ana yollar dahil her yerde durmuş, araçlarından inen insanlar saygı duruşuna geçmişti.

Aynı görüntüler kaldırımlarda, balkonlarda, denizdeki teknelerde ve her yerde vardı.

Gençler, yaşlılar, çocuklar, örtülü ve örtüsüz kadınlar, şoförler, askerler, polisler, simitçiler, ayakkabı boyacıları...

Bazıları esasduruşta, bazıları ise ellerini açmış dua ediyordu...

Türk Milleti, her yıl olduğu gibi 82 yıl sonra da kurtarıcısını saygıyla anıyordu.

Böyle ikinci bir anma örneğinin dünyada olduğunu sanmıyorum.

★★★

Siz bakmayın illerde ve ilçelerde ve hatta Anıtkabir’de yapılan göstermelik protokol törenlerine...

O törenlere devlet protokolünde yer aldığı için katılmak zorunda olan bazıları, içlerinden “Ulan benim ne işim var burada” diye hayıflanarak çelenk koyuyor!

Hatta bazıları içinden küfrediyor!

Onlar, bizim açımızdan bakıldığında hiç mi hiç önemli değildir.

Biz onları takmayız.

Bizim için önemli olan sokakları, kaldırımları, balkonları doldurup (hiçbir baskı ve zorlama olmadığı halde) kendiliğinden saygı duruşuna geçen vatandaşlardır.

★★★

Bazı iktidar destekçileri ısrarla “Atatürk artık unutuldu” diyor!..

Hayır, unutulmadı.

Tam tersine şimdi çok daha fazla seviliyor.

İnanmayan olursa dünkü görüntüleri bir kez daha izlemesini öneririm.

GAZETECİLİK ÖLDÜRÜLDÜ

Sevgili okurlarım, Maliye Bakanı Berat Aybayrak’ın görevi bırakmak zorunda kalması çok önemli bir olaydır.

Pek çok açıdan önemlidir...

Şimdi aradan birkaç gün geçti ama bir gerçeği henüz bilmiyoruz.

Kendi özgür iradesiyle istifa mı etti?

Yoksa damat olmasına rağmen Recep Bey tarafından şutlandı mı?

Resmi açıklamalarda istifa deniyor ama gerçeği kendileri dışında bilen hiç kimse yok!

Bence istifa süsü verilerek şutlandı.

O zaman akla bir soru daha geliyor:

Dünya liderimiz Recep Bey gibi uçan sinekten bile haberi olan büyüğümüz, bu sözüm ona istifayı kabul ettiğini (!) açıklamak için niye 27 saat bekledi?

★★★

İç yüzü ne olursa olsun, böyle bir görevden ayrılma (ya da alınma) çok önemlidir.

Ekonomi batık...O batık ekonomiyi böyle birkaç kişiyi değiştirmekle ayağa kaldıramazsınız.

Nitekim ilk gün düşen döviz fiyatları dün yine yükselişe geçti.

Karşımızda bir iktidar var, karpuz gibi bölünmüş. Şaşırmış, ne yapacağını bilemiyor...

Bu gibi acil durumlarda Ahmet’i al yerine Mehmet’i getir, Mehmet’i yolla yerine Hasan’ı getir taktiği tutmaz...

Çünkü çatlak sadece ekonomide değil, her alanda giderek büyüyor.

★★★

Bu yazıyı neden yazdığıma gelince...

Berat Albayrak olayında bir kez daha gördük ki gazetecilik öldürülmüştür.

Adam görevden ayrılıyor ama iktidardan 27 saat boyunca tık yok...

Üstelik yandaş havuz medyasına direktif veriliyor:

“Bu olayı duymadınız, görmediniz, bilmediniz. Asla yayın yapmayacak ve konuya değinmeyeceksiniz...”

Ve bizim emir kulu medya (ki medyanın yüzde 95’ini oluşturuyor) iki gün boyunca bu konuda ağzını bile açamadı. Haberi gizledi!

Böyle bir olay Türkiye’de ilk kez yaşandı!..

Ve yandaş medya tepeden gelen emirlere uyarak korkunç bir cinayet işledi...

Gazeteciliği öldürdü.

Zehirledi, bıçakladı, kendi mesleğine kurşun sıktı, ipini çekip boğdu...

Ve son günlerin klasik deyimiyle “Katletti!”