Sevgili okurlarım, dünkü yazımda sizlere 1920 yılında açılan İstiklal Marşı yarışmasına katılan 724 şiir arasından “Elemeyi geçen” altı şiirden söz etmiş ve birini yazımda kullanmıştım.

Bu şiirleri bugün kolayca bulmanız mümkün değil. O günlerden kalan tarihi bir belge olarak açıklıyorum. (Dünkü yazımı okumadıysanız, okumanızı öneriyorum.)

Bazılarında bol miktarda kullanılan Arapça-Farsça sözcükler dikkatinizi çekecektir.

Çoğunun ise o günün koşullarında nasıl amatörce yazılmış olduğunu göreceksiniz.

★★★

Hüseyin Suat Bey’in şiiri:

“Türk’ün evvelce büyük bir pederi/ Çekti sancağa hilal-i seferi/ Kanımızla boyadık bahr-ü berri/ Böyle aldık bu güzel ülkeleri/ İleri, arş ileri, arş ileri/ Geri kalsın vatanın kahpeleri.

Seni ihya için ey namı büyük/ Vatanım uğruna öldük, öldük/ Ne büyük kaldı bu yolda ne küçük/ Siper oldu sana dağlar gibi Türk. /Yürü, ey milletin efradı yürü/ Ak süt emmiş vatan evladı yürü. 

Vatan evladını kurban edeli/ Milletin hür yaşamaktır emeli/ Veremez kimseye bir Çamlıbel’i/ Bağlanır mı acaba Türk’ün eli. /İleri, arş ileri, arş ileri/ Çiğnenir çünkü kalan yolda geri.” 

★★★

Matbuat Müdüriyet-i Umumiyesi muharrirlerinden (Basın Genel Müdürlüğü yazarlarından) Kemalettin Kâmi Bey’in “İstiklal Marşı” başlıklı uzun şiirinin ilk kıtaları:

“Gözyaşına veda et/ Ey güzel Anadolu/ Hakkını korur elbet/ Türk’ün bükülmez kolu.

Cenk ederiz genç, koca/ Bugün değil yarın da/ Yadımız ağladıkça İzmir ezanlarında/ Hak yolunda kan olur/ Dünyalara taşarız/ Ya şerefle vurulur/ Ya efendi yaşarız.

Her gün yeni bir hile arkasında satıldık/ Her gün yeni bir dille yurdumuzdan atıldık. /Yeter ey Kâbemizi elimizden alanlar/ Alıkoyamaz bizi yolumuzdan yalanlar...”

★★★

Merzifon İdadisi Muallimi (Merzifon lisesi öğretmeni) İskender Haki Bey’in şiiri:

“Ey Müslüman, ey Türkoğlu/ Açıldı İstiklal
yolu/ Benim bu son günlerimdir diyor size Anadolu / Çek sancağı Türk ordusu/ Olmaz Türkün can korkusu/


Esarete dayanır mı/ Türk vatanı, Türk namusu/ Bu son savaş bize farzdır/ Fırsatımız gayet azdır.

Muzaffer ol da ey millet/ Altın ile tarih yazdır/ Birleşelim özümüzden/ Dönmeyelim sözümüzden/ Hem silelim bu lekeyi/ Tarihteki yüzümüzden.”

★★★

Yarışmaya sadece “M” rumuzuyla katılan ve elemeyi geçen birinin şiiri:

“Altı bin yıl efendilik yaptın/ Kahraman Türk idi cihanda adın/ Bir ateşten siperdin İslâm’a/ Sönmeyen bir güneş gibi yaşadın.

Ey büyük ünlü milletim ileri/ Hasmına çiğnetme koş bu şanlı yeri/ Düşmanın bir cihansa dostun Hak/ Hakkın elbette müstakil yaşamak. 

Atıl, ez, vur, senindir istiklal/ Ebedi parlasın şu al bayrak/ Ey benim şanlı milletim ileri/ Ele çiğnetme koş bu ülkeleri.”

★★★

Mehmet Muhsin Bey’in şiiri:

“Yıllarca altı cephede ateşle kanlara/ Türkün hilal-ü dinine düşman olanlara/ Ceddin o, yıldırım gibi saldın zaman zaman/ Yüksek başın eğilmedi bir an cihanlara.

Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım-şitab/ Göster cihan-ı mağribe bir kanlı inkılâp.

Ey mazi-i havariki bin dasitan olan/ Garbın zalam-ı zulmüne yüz yıl kılınç salan/ Arslan yürekli ordu demir giy, silah kuşan/ Zira hududu kapladı ateşle kan duman. 

Arslan mücahit ordusu, ey haris-i salah/ Destinde seyf-i hak gibi bin şanlı bir silah/ Açtın sema-yı millete pür nur bir sabah/ Ati bizim, bizim artık vatan, zafer, felah.

Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım şitab/ Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkılâp.”

★★★

Sevgili okurlarım, korona belasından ve diğer ülke sorunlarından bıktık artık... Bu nedenle, marşın kabul edilmesinin 99. yıl dönümünde, iki günden beri sizlere İstiklal Marşı yarışmasına katılan ve “Finale kalan” şiirleri bir kez daha aktarıyorum, geçmişimizden bir örnek olsun diye...

Hepsi de o günkü savaş koşullarında ve bağımsızlık mücadelesinde vatan sevgisi, coşku ve iyi niyetle yazılmış, ancak biraz amatörce şiirler.

Bazılarında bol miktarda Arapça-Farsça sözcükler var.

Bunlar yarışmada sona kalmayı başarmış ama “İstiklal Marşı” için yeterli olduklarını söylemek mümkün değil.

★★★

Herhalde sizler de gördünüz ki, her koşulda en iyisi, sözleri Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan ve 99 yıl önce, 12 Mart 1921 günü Meclis tarafından oybirliği ile kabul edilen İstiklal Marşı’mız.

“Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak...”

Meclis, yarışmaya gönderilen şiirler arasında en iyi seçimi yapmış.

★★★

“Birileri” son zamanlara kadar ahkâm kesiyordu... Bestesi iyi değilmiş, değiştirilmesi gerekirmiş falan filan!.. Bu gibi lâflara kulak asmayın...

Beste iyi olmasa bile bu saatten sonra neyi değiştireceksin beyefendi, 82 milyon insanımıza yeni besteyi nasıl öğretip okutacaksın?

Düğün salonlarında çalınıp söylenen arabesk şarkı mı bu!