Sevgili okurlarım biz ne yazık ki tarihini bilmeyen, bilmediği gibi okuyup öğrenme zahmetine de katlanmayan bir toplumuz.

Yakın tarihimiz dahil pek çok şeyden haberimiz yoktur.

Bugün size o yakın tarihimizden çarpıcı bir örnek vermek istiyorum.

Sarıkamış hezimeti!

Bu hadise bir ibret belgesidir.

Şimdi olayın biraz öncesine gidelim. 1914 yılının ekim ayındayız.

Ordunun başında “Başkumandan Vekili” olarak Enver Paşa var. (Başkumandan Padişah Sultan Reşat.)

Birinci Dünya Savaşı patlayalı az bir zaman geçmiş. Osmanlı devletini yönetenlerin çoğu “Silahlı tarafsızlık” istiyor...

Zira Balkan Harbi’ne girip yenilmişiz, ordumuz perişan olmuş. Bu hezimetin sonuçlarını öncelikle gidermek gerekiyor ama nasıl!

Elde avuçta para yok, ordu çökmüş, millet perişan olmuş.

Almanya bize bastırıyor... “Madem müttefikiz, o halde bir an önce savaşa girin. Aksi takdirde savaş ganimetlerinden payınıza hiçbir şey düşmez. Kendinizi ona göre ayarlayın...”

★★★

Türkiye’ye sığınan iki Alman zırhlısı (Yavuz ve Midilli) günün birinde Karadeniz’e açılıp Rus limanlarını bombardıman ediyor ve Alman amiralin yarattığı emrivaki ile savaşa böyle giriyoruz. Bu emrivaki için gizli talimatı Enver Paşa veriyor. Devleti yönetmekte olan İttihat Terakki Partisi önde gelenlerinin olanlardan ve sonrasında olacaklardan haberi yok.

Karşı tarafta yer alan Rus ordusu doğudaki sınırlarımızdan içeri girip saldırıya geçiyor ve olanlar oluyor.

Kars, Sarıkamış, Artvin düşman eline geçiyor.

Doğu cephesindeki 3. Ordu giderek geri çekiliyor.

Yenilgi çanları artık çalmaya başlamıştır.

1914 yılının aralık ayı. Her yer karla kaplı...

★★★

Peki ama bu orduyu nasıl besleyecek, gıda, giysi ve cephane ikmalini nasıl yapacağız?

Arkamızda demiryolu ve düzgün yollar yok. Olanlar da zaten kardan kapanmış durumda.

Tek yol Karadeniz.

Bunları İstanbul’dan gemilere yükleyip Trabzon’a getirecek, oradan kara yoluyla Erzurum’a sevk edip cepheye göndereceksiniz.

Ama gelin görün ki Karadeniz’de Rus donanması egemen. Nice gemilerimiz düşman donanması tarafından batırılıyor.

Yani Kafkas cephesindeki ordumuz aç, çıplak ve cephanesiz.

İkmal hatları yetersiz. İnsanlar kadar önemli olan hayvanlar, atlar, katırlar ve develer de açlıktan ölmeye başlıyor.

Askerimiz peksimet ve hurma ile besleniyor ve dağ başlarında donmaya başlıyor.

Üstelik bir de tifüs salgını var, Tifüs bitlerden geçen öldürücü bir hastalık ve o koşullarda cephede herkes bitlenmiş durumda.

★★★

Rus ordusu adım adım Erzurum’a doğru yaklaşırken 3. Ordu Komutanlığına Enver Paşa’nın sağ kolu olan Hafız Hakkı Paşa atanıyor.

Onun sadece bir tek amacı var ve bunu birliklerine sürekli duyuruyor:

“Cesur ve cüretli olacak ve devamlı saldıracaksınız. Kars ve Sarıkamış’ı almak zorundayız.”

Hazırlıklar buna göre yapılıyor ve sıra geliyor Sarıkamış’ı almaya!.. Sarıkamış ele geçirilecek ve Rus ordusu arkasından kuşatılıp yenilecek.

Hezimet 1914 yılı aralık ayının son günlerinde işte böyle başlıyor. Birliklerimiz Allahüekber dağlarına sevk ediliyor.

Korkunç bir kış bastırmış. Askerimiz o koşullarda dağları aşmaya çalışırken yenilgiler birbirini izliyor.

Asker donmaya başlıyor.

Askerimiz düşman kurşunlarıyla değil, donarak can veriyor.

Durumun ciddiyetini en sonunda kavrayan Enver Paşa İstanbul’dan cepheye ulaşıyor ama elinden gelen hiçbir şey yok.

Karargâh kurduğu Ordu merkezi bile günün birinde Rus saldırısına uğrayınca, esir düşme tehlikesi ortaya çıkınca, apar topar İstanbul’a kaçmak zorunda kalıyor.

★★★

3. Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa da bir süre sonra tifüs kapıp ölüyor ama ordumuz yolsuz dağ başlarında ilerliyor ve Sarıkamış önlerine geliniyor... Sarıkamış birkaç kilometre ötede...
Ancak hezimet artık başlamıştır. Canlı kalmayı başaran iki bölük askerimiz Ruslar tarafından püskürtülüyor.

Bir hiç uğruna düzenlenen Sarıkamış saldırısında rakamlar daha sonra ortaya çıkıyor:

1914 yılı Aralık ayının son günlerinde, 106 yıl önce bu günlerde 3. Ordu 90 bin şehit vermiş. Hemen hepsi donarak...

Türk tarihinin en büyük askeri hezimeti...

Sonrasında Ruslar ilerliyor, Erzurum ve Erzincan’ı da ele geçiriyor. Kafkas cephesi işte böyle çöküyor.

★★★

Bu hezimetin iki nedeni var:

-Enver Paşa’nın Almanya aşkı...

-Ve Kafkasya’yı ele geçirip Rusya’daki Müslümanları isyan ettirmek, İslam İmparatorluğu kurup başına geçmek.

★★★

Enver Paşa yurtsever, cengâver bir adamdı ama maceracı idi. Biz Birinci Dünya Savaşını 1918’de kaybedince İstanbul’dan kaçtı, Rusya başta olmak üzere bazı ülkelerde kaçak yaşadı, kongrelere katıldı. Mustafa Kemal Paşa Milli Mücadeleyi başlattıktan sonra Türkiye’ye gelmek istedi ama kabul edilmedi. Mustafa Kemal Paşa anavatandaki bu mücadelede İttihatçılara yer vermek istemiyordu.

O bir akıl adamı idi, kafasında maceracılık yoktu.

Ne kadar isabetli kararlar verdiği de kısa süre sonra ortaya çıktı.

Enver Paşa bu kez Orta Asya’ya geçmişti. Tek başına topladığı bazı aşiretler ve başıbozuklarla birleşti, Rus ordusuyla savaşa tutuştu...

Ve o yabancı topraklarda, 1922 yılının ağustos ayında düşman kurşunlarıyla can verdi.

Onun Almanya aşkıyla giriştiği Sarıkamış macerası uğruna 106 yıl önce bu günlerde can veren 90 bin “Meçhul asker” şehidimizi saygıyla anıyorum.