Sevgili okurlarım, ülkemizin hali malûm!.. Her gün kısır siyasetin esiriyiz. Bir sürü gereksiz konuyla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Toplumun üzerinde çok büyük baskılar var.

Bugün siyasetsiz bir yazıyla karşınızdayım ve hazır fırsat bulmuşken geçmiş yılları biraz olsun anmak istiyorum.

Şimdi 1952 yılına dönelim, mart ayındaki Zafer gazetesinin koleksiyonlarından okumaya başlayalım. Zafer o yılların en önemli gazetelerinden biri. İktidardaki Demokrat Parti’nin sözcüsü.

Bunları okurken, şimdi iyice yozlaşmış olan kültür düzeyinin o yıllarda nasıl yüksek olduğunu da ister istemez görmüş olalım.

“Siyasal Bilgiler (Mülkiye) ve Hukuk Fakültesi münazarası yapıldı.”

Hemen bir parantez açıp münazaranın ne olduğunu sözlükten veriyorum: (Kurallara uygun olarak karşılıklı konuşma, bilimsel tartışma.)

Habere devam edelim:

“Konu şu: Cumhurbaşkanını halk mı, yoksa Meclis mi seçmeli. Bu münazarada Hukuk ekibi Meclis tarafından seçilmeli, Siyasal Bilgiler ekibi ise halk tarafından seçilmeli tezini savundu...

Münazara yüksek tahsil muhitlerinde geniş ilgi toplamış, konferans salonu öğrenciler tarafından hınca hınç doldurulmuştur.

Bu konuda yapılan tartışmayı, Meclis seçmelidir diyen Hukuk Fakültesi kazandı.”

Gazetede yer alan habere göre, Hukuk Fakültesi ekibi şu görüşü savunmuş:

“Başkanlık sisteminde cumhurbaşkanı bir çeşit diktatördür. Bu sistemde tek bir şahsın iradesinin ürünü olan isteklerin yerine getirilmesi adeta bir mecburiyettir ve yetkileri bir dükalıktan daha geniştir...”

Her iki fakültenin öğrencilerinden oluşan ekipler tezlerini çeşitli örneklerle savunuyor.

★★★

Şimdi gelelim jüriye ve iki münazara ekibini oluşturan üçer öğrenciye...

Kararı verecek olan jüri: Refik Şevket İnce jüri başkanı. (Dedem, annemin babası. Milli Mücadelenin sivil kahramanlarından biri.) Zeki Mesut Altan. (Ordinaryüs profesör.) Fethi Çelikbaş, Süheyl Derbil, Nihat Erim, Turhan Feyzioğlu, Bahri Savcı. (Üniversite hocaları, siyasetçiler) ve gazeteci Adviye Fenik.

★★★

Peki münazara ekibini oluşturan ve kürsüde tartışmayı yapan genç öğrenciler kim?

Hani derler ya adam olacak çocuk şeyinden belli olur diye!.. Aynen öyle!

Ekipler şöyle;  

Siyasal Bilgiler Fakültesi ekibi: Geleceğin profesörü İsmail Türk, geleceğin CHP milletvekili Şevket Doğan ve sonraki yıllarda hocaların hocası, anayasa profesörü, Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal.

Hukuk Fakültesi ekibi: Sonraki yılların büyük ustası, yazar Turgut Özakman, büyükelçi Ergun Sav ve yine geleceğin siyasetçisi, Meclis Başkanı (halamın oğlu) Hüsamettin Cindoruk.

Şimdi hem jüri üyeleri, hem de geçmişin konuşmacı ve tartışmacı gençleri, Cindoruk dışında tümüyle aramızdan ayrıldı. Allah hepsine rahmet eylesin.

Gazetelere konu olan o münazaraya babam beni de götürmüş, 10 yaşında çocuk gözüyle tartışmaları ilgiyle izlemiş ve ertesi gün öğretmenim Danende hanıma yine çocuk kafamla nelerin konuşulduğunu anlatmaya çalışmıştım.

★★★

Sevgili okurlarım, şimdi geçmişin Türkiye’sine bir bakın...

Fakülteler arasında münazaralar yapılıyor, konular ve ülke sorunları tartışılıyor, genç öğrenciler, yani ekiplerin konuşmacıları kürsüye çıkıp kendi tezlerini savunuyor.

Karşılıklı atışmalar ve espriler yapılıyor, yanıtlar veriliyor.

Kadro muhteşem...

Her biri Cumhuriyet Türkiye’sinin geleceğinde önemli insanlar oluyor.

Ünlü yazarlar, siyasetçiler, büyükelçiler, üniversite hocaları...

Yaşlı başlı ünlü insanlar ise onların tartışmasında jüri üyesi olarak oy veriyor.

Şimdi geldik 2020 yılına...

Artık münazaralar falan yok. O işler çoktaan unutuldu.

Geçmişi sık sık özlüyoruz.