Sevgili okurlarım, Türkiye’de her şey artık gizli! Pek çok konuda vatandaşlara, gazetecilere yanıt vermeye tenezzül bile etmiyorlar.

Bırakın sıradan vatandaşı bir yana, Meclis’te milletvekilleri tarafından verilen önergelerin çoğuna da yanıt vermeleri mümkün olmuyor!

Komisyon toplantılarında ya da genel kurul oturumlarında sorulan sorular da aynı yöntemle geçiştiriliyor.

“Ticari konudur, devlet sırrıdır, yanıt verilmesi yasa uyarınca mümkün değildir!”

Adamlar Türkiye’yi soyup soğana çevirmişler, kendi yandaşlarına en büyük kıyakları sağlamışlar ama üzerine gidip öğrenmek istediğiniz takdirde her şey gizli!

★★★

Türkiye’de uzun süredir tartışılan bir konu var:

Sakarya’daki tank palet fabrikasının durumu...

Bu fabrikamız da Katar’a satıldı... Ya da hibe edildi!

Daha doğrusu, akıbeti şu anda meçhul ama kafalardaki sorular havada uçuşuyor:

-Ulusal savunmamızın temel taşlarından biri olan tank palet fabrikası gerçekten satıldı mı?

-Satıldıysa hangi koşullarda ve kaça?.. Parası geldi mi?

-Yoksa hırsız Katar ülkesine (diğer tesislerimiz gibi) resmen peşkeş mi çekildi?

-Eğer satılmadıysa, bu fabrika çalışıyor, tank ve palet üretimi yapıyor mu?

Bu soruların yanıtını vatandaş kimliğimizle herhalde biz bilecek değiliz!..

Ama bilenler, ya da bildiği varsayılan iktidar, bu konuda hep sütrenin gerisine çekilmiş, sorulan soruları bir eliyle sinek kovar gibi kendisinden uzaklaştırmaya çalışıyor.

★★★

Aynı gizlilik olayı şimdi Türkiye’ye getirileceği bildirilen korona aşısı için de geçerli...

83 milyonluk ülkede etkili olması için yaklaşık 50 milyon kişinin aşılanması gerekecek.

-Üretici şirketlerle bağlantılar kuruldu mu?

-Eğer kuruldu ise alım hangi şirketten yapılacak? Şirket tercihi kararı neye göre verildi?

-Bu işin birim fiyatı nedir?

-Aşı için toplam ne kadar ödenecek?

-Bu ödemeler bütçeden mi sağlanacak, yoksa yeni vergiler ve zamlar mı gelecek?

-Ödemeler aynı şirkete mi, yoksa birkaçına birden mi yapılacak?

★★★

Tercih edilen aşının kalitesini ve bilimsel verilerini biz elbette bilemeyiz ve üzerinde tartışmaya giremeyiz...

Ama ödenecek bedel hepimizin cebinden çıkacak. Dolayısıyla bu konuda atılacak her adımdan vatandaşın bilgi sahibi olması gerekir.

Palavralara, yalanlara ve gizlilik edebiyatına karnımız çoktan beri tok!

Salgın ve ölüm sayılarında hepimize nasıl yalanlar söylendiğini unuttuk mu!

Aşı olayında da karşımıza “Gizlilik” örtüsü altında yine aynı yalanlarla çıkacak olmalarından korkarım.

★★★

Sevgili okurlarım, dün medyada Sivas’ta çekilen uzun kuyrukların görüntüsü yer alıyordu.

Bir özel kuruluş, halka 500 lira yakacak yardımı yapmaya başlamış.

Vezne önünde iki taraflı kuyruklar sokaklara taşıyor, uzunluğu 400 metreyi buluyor...

İşte bu gibi olaylarda gizlilik uygulaması pek geçerli olmuyor zira her şey herkesin gözleri önünde!

Sivas’ın merkezinde ahali girmiş kuyruklara, sabırla sıranın kendisine gelmesini bekliyor.

Bir süre sonra anons yapılıyor:

“Para bitmiştir, kuyrukları dağıtalım!”

İnanın, o kuyruklarda sıra bekleyenlerin en az yüzde 90’ı geçtiğimiz seçimlerde oylarını AKP’ye vermiştir.

Ama hiç merak etmesinler, kuyruklar uzasa bile ekonomi nasıl olsa şahlanıyor, her şey iyiye gidiyor!

Az kaldı, biraz daha sabırlı olsunlar canım!

Bir kitap buketi

SEVGİLİ okurlarım, özellikle gazeteci arkadaşlarımız yine çok güzel kitaplar yazmayı sürdürüyor...

Hafta sonu iki gün sokak yasağı var. Geceler zaten yasak, her yer kapalı. Bu durumda yapılacak şeylerin başında kitap okumak geliyor. İşte size yeni çıkan ve bir solukta okuyacağınıza inandığım kitaplardan bir demet...

-Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın kitabı “Cendere. Metastaz 2.” (Kırmızıkedi Yayınları.) Çarpıcı bir gazetecilik araştırması. Yargıda dönen dümenler, ülkeyi yöneten mafyalar, yandaşlara sağlanan kıyaklar, akıl almaz olaylar. Hepsi belgeli.

-Mehmet Y. Yılmaz’ın kitabı “Aşkın Tarihini Yazsam Yeniden.” (Nemesis Kitap.)

Mehmet Yılmaz t24 isimli internet sitesinde dört dörtlük siyasi yorumlar yazıyor. Ama bu kitabında daha duygusal konulara girmiş. Sokağa çıkma yasaklarında zevkle okuyup kafanızı dinlendirin.

★★★

Hulusi Turgut’un çok değerli iki kitabı elime dün geçti. İlkini birkaç gün önce zaten bitirmiştim:

“Hitler Almanya’sında Berlin Sefirliği Hatıralarım.” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.) İkinci Dünya Savaşı’nın en zor koşulları boyunca ülkemizi Berlin’de büyükelçi olarak temsil eden Atatürk’ün silah arkadaşı Hüsrev Gerede’in inanılmaz anıları, Hitler’le yaşadıkları... Mutlaka okumalısınız. (Burada bir tek cümle ile Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarını da kutlamama izin verin. Çoğu anılardan oluşan çok değerli kitaplar çıkarıyorlar.)

Hulusi Turgut’un öteki kitabı “Maden Bilimcilerin Duayeni Sadrettin Alpan.”

(Doğan Kitap) Türkiye’de madencilik konusunda çok önemli işler başaran, MTA’nın kurucusu ve çok uzun yıllar genel müdürü olan Alpan’ın yaşadıkları ve renkli anıları.

Tercih sizindir!.. Ben size bir buket çiçek sunuyorum, istediklerinizi aradan seçip koklayın!