Sevgili okurlarım, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye de korkunç ve öldürücü bir salgının pençesi altında...

Doğru veya yanlış bir sürü önlemler alınıyor.

Uzmanların söylediği ise çok önemli:

“Önümüzdeki iki hafta çok kritik. Salgın bu süre içerisinde zirve yapacak.”

Bunu neden söylediklerini sıradan vatandaşlar olarak bilemiyoruz çünkü işin içinde değiliz.

★★★

Bu korona belası ile boğuşan ülkelerde neler olup bittiğini hem bizim, hem de yabancı medyadan izliyoruz. Ben de özellikle yabancı (İngilizce yayın yapan) televizyon kanallarını her gün izliyorum.

Bunlardan hiçbirinde bugüne kadar devlet başkanı veya hükümet yetkililerinden gelen şöyle bir çağrıya tanık olmadım:

“Biz bu hastalığı ulusal direncimizle yeneriz. Yeter ki birlik olalım...”

Özellikle şöyle bir yayını da hiçbir zaman duymadım:

“Hükümetimiz toplandı ve acil bir karar aldı. Koronoya karşı yardım kampanyası başlatıyoruz. Sayın devlet başkanımız (ya da kralımız, kraliçemiz, başbakanımız vesaire) maaşlarını bağışlayarak bir kampanya başlatmaya karar verdiler.

Kampanya başlamıştır.

İlk iş olarak sayın devlet başkanımız büyüklük göstermiş, şu kadar aylık maaşlarını bağışlamıştır.”

★★★

Çin, ABD, İspanya, İtalya, Brezilya, İngiltere, İran, Hollanda, İsviçre, Japonya, Avustralya...

Dünya üzerinde bu salgınla boğuşmakta olan yaklaşık 180 ülkeyi sayın sayabildiğiniz kadar...

Bugüne kadar hiçbirinden “Yardım kampanyası başlattık ey vatandaşlar, bastırın paraları” gibisine bir çağrı duymadık.

★★★

Irak, Sri Lanka, Lübnan ve Senegal dışında bugüne kadar ilk ve tek örnek Türkiye oldu.

Recep Bey çıktı ekranlara ve ilk bağışı kendisinin yaptığını açıkladı!

Oysa bütün dünyada uygulama çok farkı idi.

Devletler halktan bağış toplamıyor, tam tersine elindeki bütün maddi olanakları salgınla mücadele çerçevesinde halka sunuyordu.

Az veya çok, yeterli veya değil...

Ama uygulama düne kadar bütün dünyada böyle idi.

Bu uygulamayı ilk delen bizim dünya liderimiz Recep Bey oldu!

★★★

Peki bundan sonra neler olacak!..

Yanıtını beklediğimiz ilk soru şu:

“Bağış yoluyla toplanacak paralar nereye gidecek?”

★★★

Ama işin çok daha vahim bir boyutu var...

Şimdi başlatılan bu kampanya bir sürü kesime baskı aracı olarak kullanılacak. Parası olan iktidar yandaşı sivil toplum kuruluşlarına ve özel sektöre çağrılar açıktan veya el altından yoğunlaşacak:

“Pamuk eller cebe, bastırın paraları! Sayın cumhurbaşkanımızın başlattığı bu kampanyada toplanacak para büyük bir rekor kırmalı...”

★★★

Deprem olur, bir doğal afet yaşanır, böyle bir kampanyayı anlarsın. İçinize sinmese bile zarar görenler için kullanılacağını düşünür ve katkıda bulunursun...

Peki bu kampanyada toplanacak paralar nereye gidecek, nerelere kimler tarafından nasıl harcanacak?

Gariban hastalara mı, sağlık kuruluşlarına mı, yardım dağıtan belediyelere mi, kime, nasıl!.. Kim denetleyecek bunu!

Ne olacağını, nasıl yapılacağını bir açıklasınlar da görelim bakalım.

(AKP’nin yan kuruluşu olarak çalışan Kızılay ve Diyanet’in burada adını bile anmak istemiyorum.)

★★★

Başlatılan bu kampanyanın iki amacı var...

-İlki siyasi şov yapmak.

Şu anda on binlerce insanımızın can derdinde olduğu bir ortamda bile siyasi amaç gözetmek yanlıştır, ayıptır.

-İkincisi ise “Devlette paralar suyunu çekti, bize yeni bir kaynak lâzım” demek.

Bu yönetim uzun yıllardan beri paraları yandaş müteahhitlere peşkeş çekmekten usanmadı, şimdi bizden para isteyecek.

Paraları onlardan, vurgunculardan, halkı soyanlardan, devleti zarara sokanlardan alsınlar.

★★★

Bu korona felaketiyle boğuşan, on binlerce insanını yitiren, ekonomisi ve sosyal yaşamı çökme aşamasına gelen hiçbir ülkede bugüne kadar böyle bir bağış kampanyası başlatıldığını duymadık.

Bari insaflı davransınlar da, koronadan önce bile borç yükü altında ezilen, malzeme alamayan ve ameliyatları bile ertelemek zorunda kalan hastanelerimiz için kullanmayı düşünsünler.

Arkadaşların her şeyi paraya endeksli.

Para para para!

Şimdi sıkıştılar, akıllarına bu kez bağış toplamak geldi.

Hayırlı bağışlar olsun!