Sevgili okurlarım, bu tatil gününde içimden siyasetsiz bir yazı yazmak geldi çünkü memleketin hali ortada...

Yazmakla bitmiyor!

Biz her gün yaşadığımız ve tanık olduğumuz rezaletleri yazmaktan bıktık (!), siz ise onları okumaktan vazgeçmiyorsunuz!

Zaten vazgeçmiş olsaydınız SÖZCÜ, hilesiz hurdasız bir biçimde Türkiye’nin en çok satan ve en çok okunan gazetesi olmazdı.

★★★

Geçen gün arşivimi karıştırırken karşıma çok ilginç bir fotoğraf çıktı...

Fotoğraf bir gazetede birinci sayfadan “Tam kadro Milliyet ve genç patron Aydın Doğan” başlığı ile dokuz sütuna manşet yayınlanmıştı. Çekim tarihini tam olarak hatırlamıyorum. 1982 veya 1983 olabilir.

O sırada Milliyet gazetesindeydim..

İş için Ankara’dan İstanbul’a gitmiştim.

Gazeteyi satın alan patron Aydın Doğan’la birlikte yazı işleri masasında topluca bir fotoğraf çektirdik. Sanırım böyle topluca çekilen ilk ve son fotoğraftı.

Türk basınında, o zamanki adıyla Babıâli’de görev yapmakta olan ağır topların bir bölümü işte orada...

★★★

Bu fotoğrafta yer alanların çoğunun adını bugünkü genç kuşaklar duymamıştır bile!

Bırakın genç kuşakları, genç gazeteciler de bilmez...

Oysa onlar büyük gazetecilik olaylarına imza atmıştı.

Şimdi çoğu vefat etti ve aramızdan ayrıldı.

★★★

Ayaktakiler soldan sağa:

İsmet Tongo, Halit Çapın, Nezih Alkış, İslam Çupi, Emin Çölaşan, Doğan Heper, Turhan Selçuk, Erol Dallı, Mete Akyol, Yekta Okur, Ergin Ünal.

Oturanlar soldan sağa:

Namık Sevik, Turhan Aytul (deli Turhan), Aydın Doğan, Mehmet Barlas.

★★★

İçlerinde o günlerde Milliyet’in efsane spor servisinin yazar ve yönetim kademesi, gazetenin karikatürist, yazar ve röportajcıları, Turhan Aytul, Doğan Heper gibi yayın yönetmenleri var.

Çoğu Türk basınının ustaları, bizim ağabeylerimiz, yaşıtlarımız...

İçlerinden sadece Mehmet Barlas sonraki yıllarda liboş oldu!

★★★

Bu fotoğrafta yer alanlar arasında şu anda sadece beş kişi halen hayatta.

Aydın Doğan, Mehmet Barlas, Emin Çölaşan, Ergin Ünal ve Nezih Alkış.

Diğerleri öbür aleme göçtü.

Allah hepsine rahmet eylesin.

Milliyet benim ilk gazetemdi ve her biriyle nice anılarım, nice yaşanmışlıklarım olmuştu.

★★★

Milliyet o yıllarda Türkiye’nin “Dev” ve “Saygın” gazetesi idi.

Bu iktidar döneminde ne yazık ki kimlik değiştirdi, bunların borazanı oldu!

Geçmişte iktidar yalakalığı yapmıyor, satış rakamları bugün olduğu gibi yerlerde sürünmüyordu.

Gazetecilik sonraki yıllarda olduğu gibi henüz yozlaşmamış, bazı iş adamı patronların parasal çıkarlarına alet edilmemişti.

Arşivden bulduğum fotoğraf beni uzun yıllar öncesine götürdü ve işte bunları düşündürdü.

Hey gidi günler, özlemle andığımız günler!