Sevgili okurlarım, birkaç yıl öncesine kadar bu ülkede adına Milli Piyango İdaresi denilen bir kuruluş vardı.

Şimdi de var!

Milli Piyango devletin altın yumurtlayan tavuğu idi.

Zarar etmesi asla mümkün değildi.

Her ayın 9’unda ve bazı özel günlerde yapılan çekilişlerde devlet çok büyük paralar kazanır, üstelik bu paralar yasada öngörülen Çocuk Esirgeme Kurumu gibi hayır kurumlarına destek olurdu.

Her çekilişte elde edilen hasılat doğrudan devlet hazinesine gelir olarak kaydedilirdi.

★★★

Yıl 1926...

Adı Türk Tayyare (uçak) Cemiyeti olan kuruluşa piyango düzenleme yetkisi verildi.

Çekilişlerin amacı ülkemize yeni uçaklar kazandırıp havacılığımızı geliştirmekti.

Her şey devletin gözetim ve denetimi altında yapılıyordu.

★★★

Aradan yıllar geçti...

Ve bu kuruluşun adı 1940’lı yıllarda Milli Piyango İdaresi oldu.

Satışlarda özellikle bayram ve yılbaşı çekilişleri rağbet görürdü.

Sonra yine yıllar geçti...

Ve ülkemizi “Biz pazarlamacıyız, elimize ne geçmişse satarız” diyebilen bir kafa yapısı yönetmeye başladı.

Elde avuçta ne varsa, devletin ve milletin neyi varsa, Cumhuriyet döneminin bütün kazanımları dahil her şeyi satmaya başladılar.

Pek çoğu ölmüş eşek fiyatına, yandaşlara!

★★★

Cumhuriyet döneminin her şeyi bu yolla peşkeşe çıkarıldı. Aklınıza ne geliyorsa...

Büyük kentlerdeki en değerli arsalar, araziler, Türkiye’nin dört bir yanındaki tesisler, santraller, barajlar, fabrikalar, binalar, okullar ve her şey.

Bu karambolde oltalarına bir şey daha takıldı:

Milli Piyango İdaresi!

Onu da satmayı başardılar.

★★★

Alıcısı, yabancı ortağı ile birlikte Demirören ailesi...

Bu ailenin kim olduğunu soracak olursanız, AKP döneminde çok önemli bazı alım satımların tam da göbeğinde gördüğümüz birileri!..

Esas işleri tüp gazcılık.

Recep Bey’in baskısı ve talimatıyla önce Hürriyet grubunu aldılar.

Şu anda Hürriyet, Milliyet, Posta gazeteleri ile birlikte CNN-Türk, Kanal-D isimli televizyon kanallarının yeni sahipleri onlar.

Ancak bunları alacak paraları yoktu.

Derhal emirler verildi...

Ve kamu bankaları tarafından Demirören grubuna çok büyük miktarda ve uygun koşullu krediler açıldı.

Demirören ailesi ise bunların tamamını iktidarın emrine sundu.

Başka bir deyişle her biri günümüzün yandaş medyası oldu.

★★★

Gel zaman git zaman, iktidarın aklına Milli Piyangoyu da özelleştirmek geliverdi. Devletin altın yumurtlayan tavuğu olan Milli Piyango da aynı aileye verildi...

Sonra, yine gel zaman git zaman,  ülkemizde de adına koronavirüs denilen bir salgın çıktı. İktidar bu olayı da para kazanma vesilesi yaptı ve bir bağış kampanyası düzenledi.

Biz Bize Yeteriz Türkiyem!

Bu yolla iki milyar lirayı (eski parayla iki katrilyonu) aşan miktarda para toplandı.

Defalarca sorduk ama o paraların nereye, kimlere ve hangi yollarla gittiğini açıklamaları bugüne kadar mümkün olmadı!

★★★

Sonra, günün birinde özel sektör Milli Piyango İdaresi bir çekiliş düzenledi. Bu akıl kimindi, doğrusu bilemiyoruz.

İdare mi işgüzarlık olsun diye akıl etti, yoksa onlara yukarıdan emir mi geldi?

Meçhul!

Ve günün birinde öğrendik ki, İdare yeni bir çekiliş düzenlemek üzere imiş:

İki adet son model süper lüks BMW otomobil.

İkisinin toplam değeri 950 milyon lira. 

Başka bir ikramiye falan yok.

Çekilişin biletleri bayilerde satılmıyordu.

Bir biletin fiyatı ne kadar, o da açıklanmıyordu.

Çekiliş konusunda hiçbir tanıtım, hiçbir reklam yoktu.

Herkes soruyordu bu işi niçin gizli tuttuklarını!..

Ben de burada defalarca sordum ama yanıt veremediler.

★★★

Sözüm ona çekiliş 16 Mayıs günü yapılacaktı. Çekiliş yapılmış!..

Belki hiç değilse kazanan iki numara gazetelerde falan ilan yoluyla açıklanır dedik, o da açıklanmadı!

Ama iki kişi kazanmış!.. Öyle dediler!

Sormaya devam ettik:

“Kardeşim böylesine önemli (!) bir amaç için hiç değilse kaç bilet sattığınızı, ne kadar hasılat elde ettiğinizi, BMW’lerin parasını çıkarıp çıkarmadığınızı söyleyin de bilelim.”

Herhalde “Ticari sır” olsa idi, zira yanıt yine gelmedi, gelemedi.

Yeni Milli Piyango işte bu...

İktidara destek, kapalı kapılar ardında çekilişler düzenleyen özel sektör piyangosu!