Sevgili okurlarım, adına RTÜK denilen kuruluşta AKP-MHP ortaklığı çoğunlukta.

Onlar ne derse o oluyor... Görevleri kendilerinden yana olmayan, iktidarı eleştiren televizyon yayınlarını izleyip ceza kesmek.

Cezalar iki bölümden oluşuyor... Ya çok ağır ve altından kalkılması zor para cezaları, ya da geçici bir süre için ekran kapatma!..

Ekranda ağzınızdan çıkan her söz AKP-MHP ikilisi açısından bakıldığında ceza nedeni olabilir.

Geçtiğimiz haftalarda Tele-1’i kapattılar, şimdi sıra geldi Halk TV’ye...

Zaten medya öylesine devşirildi ki, bu ikisi dışında muhalefet yapabilen televizyon kanalı çok az.

★★★

Bu “Kapatalım gitsin” anlayışının sonucu olarak Halk TV ekranları bu gece saat 24 itibarıyla kararacak.

RTÜK öyle buyurmuş, beş gün herhangi bir yayın yok!

Bu karar, iktidardan yana olmayan, eleştiren yayın kuruluşları ile gazetecilerin hangi koşullar altında gazetecilik yaptığının somut göstergesidir.

Büyük baskılar altındayız...

Herhangi bir suç işlememiş olan nice gazeteciler cezaevine tıkılıyor...

Hiçbirimiz yarın başımıza neler geleceğini, hangi davaların açılacağını, kimlerin gözaltına alınacağını bilmiyoruz.

Ülkemize getirdikleri “Basın özgürlüğü, fikir ve ifade özgürlüğü” işte bu.

Halk TV’ye geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Bu da geçer yahu! 



Sevgili okurlarım, Salim Taşçı ismini bilenler çoktur. Ankara ve hatta Türkiye’nin önde gelen emlak danışmanlarından biridir.

Ve ilginç bir adamdır...

Birkaç kez hacca gitmiş, içkiyi ağzına koymaz, beş vakit namazını hiç aksatmadan kılan gerçek bir mümin...

Ve öbür tarafta muazzam bir Atatürkçü. Onun uğruna can vermeye hazır bir Türk vatandaşı.

★★★

Birkaç gün önce Taşçı’dan bir e-posta mesajı aldım. Bizim pek bilmediğimiz ve yakından izlemediğimiz önemli bir konuya değiniyor ve şöyle diyor:

“Yazımın başlığını özellikle ‘Sattım Gitti Kime Ne’ koydum. Tarlasını toprağını, evini barkını yabancılara satanlara hep söylüyorum:

‘Arkadaş bu yaptığın yanlıştır. İlle de satacaksan bir komşuna, bir Türk’e satamaz mıydın. Gün gelir sattığımız bu topraklarda biz ırgat oluruz, yazık ediyorsun’ dediğimde aldığım cevap neredeyse hep aynıdır:

‘Sattım gitti kime ne? Yabancılar daha çok para verdi.

Yani savunmaları daha da acı vericidir.”

★★★

Salim Taşçı anlatımını sürdürüyor:

“Türkiye’den arazi alanların başını Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan vatandaşları çekiyor.

Heyhat ki önüne gelen dolarları bastırıp Türkiye’den binlerce dönüm arazi kapatıyor. Hadi Muğla’yı, Antalya’yı anladık da! Yozgat’ta, Kırşehir’de aldıkları arazilere ne ekecekler?

★★★

Döviz gelsin diye, Türkiye’de 250 bin dolarlık mülk alana T.C. vatandaşlığı veriliyor. O konuda acaba ne dümenler dönüyor, onu da kısaca anlatayım.

Emlakçı olmayan bazı aracılar örneğin 150-200 bin dolar değerindeki mülkü tapuda 250 bin dolar gösterip, alıcı ve satıcının adıyla 250 bin doları bankaya yatırıyor.

Tapu harçları da bu bedel üzerinden ödeniyor.

Satıcı 250 bin dolarını bankadan çekiyor, hemen sonra aracı vasıtasıyla 50 veya 100 bin doları alıcıya iade ediyor. Tabii bu arada aracı da yolunu buluyor.

Sonrasında alıcı Türk vatandaşı oluyor, yeni nüfus cüzdanını alıyor. Yani al gülüm ver gülüm...

Soralım, bu dümenlere alet olan lisanslı kaç emlakçının belgesi Sermaye Piyasası Kurulu tarafından iptal edilmiştir!

★★★

2020 yılında yabancıların Türkiye’de arazi ve arsa aldığı şehirlere gelince:

-Antalya: 80, İstanbul: 253, Bursa: 52, Tekirdağ: 32, Trabzon: 28, Sakarya: 40, Manisa: 50, Ankara: 25...

Konut alımında başı İran, arsa ve arazi alımında başı Almanya çekiyor...

Arsa ve arazi alanlar:

-Almanya: 96, Irak: 74, Afganistan: 88, İran: 59, İngiltere: 40, Filistin: 38, Ürdün: 48, Fas: 50, Katar: 38, Azerbaycan: 43.

★★★

Konutlara gelince:

-İran: 2 bin 865, Irak: 2 bin 510, Rusya: 984, Afganistan: 958, Yemen: 556, Çin: 554, Ürdün: 488, Almanya: 453, Filistin: 443.

İster inanın ister inanmayın! 2020 yılı içerisinde, Karayipler’de minicik bir ada devleti olan Dominik bile Türkiye’de 231 bin metrekare toprak satın aldı.

Ada devleti olmaktan herhalde sıkıldılar!

★★★

Andorra, Arnavutluk, Bangladeş, Bosna Hersek, Brezilya, Cubiti, Haiti ve Granada...

Bu devletler sağ olsun, Türkiye’den arsa-arazi almamışlar. Ancak Granada ve Andorra’dan birer kişi birer daire almış.

Yabancılar, 2020 yılının ilk yarısında 3 milyon 141 bin 911 metrekare arazi satın aldılar.

Son altı yıl içerisinde yabancıların almış olduğu arazi miktarlarına gelince, toplamı 18 milyon 464 bin metrekare.

Bu yabancı alımları arasında, İsrail’in son altı yılda aldığı miktar gizli tutuluyor. Tabii bu arada, Antakya ve Urfa tapu dairelerine sormak lazım, acaba Harran Ovası’nda durum nedir!

2019 yılı içerisinde ise 1016 arsa, 20 bin 408 konut, 2020 yılının ilk altı ayında da, 977 arsa, 16 bin 145 konutun yabancılara satışı yapılmıştı. Güle güle otursunlar!..

Daha önceleri yabancıların en fazla alacağı arazi miktarı (25 bin metrekare) iken, şimdilerde bir yabancı (300 bin metrekare) arazi alabiliyor. Bakanlar Kurulu kararı ile bu (300 bin metrekare) alan, (600 bin metrekareye) çıkarılabiliyor.

Komşumuz Yunanistan’ı soracak olursanız sınır bölgeleri ve Ege adalarında arazi satmıyor.”

★★★

Salim Taşçı sözlerini şöyle bitiriyor:

“Eyy vatandaşım, konut satışına bir sözüm yok! Ama gelin, şu ata yadigarı topraklarınızı ve tarlalarınızı yabancılara satarken biraz düşünün.

Sadece İstanbul bölgesinde 791 bin metrekare alan, orman vasfı dışına çıkarıldı. Gelin beyler, hiç değilse ormanlara kıymayın.

Arazi satın alan yabancı herhalde dağ bayır almıyor.

Buğdayı, arpayı, samanı ithal ettiğimiz bir zamanda, ekilebilir arazileri yabancılara satmak acaba ne kadar doğrudur. Bu olanlara ne demeli?

Ne demişti Fuzuli: Sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok.”

★★★

Salim Taşçı çok önemli bir konunun perde arkasını biraz olsun aralıyor.

Bir ülke düşünün ki, 250 bin doları getirene vatandaşlık veriyor. Galiba ucuza gidiyoruz!