Sevgili okurlarım, bundan yaklaşık bir hafta önceydi... Ankara’nın en kalabalık yerlerinden biri olan Tunalı Hilmi Caddesi’nde yürüyorum...

Orta yaşlarda bir adam yanıma gelip kolumdan çekti...

-Emin Bey biraz kenara çekilirsek size bazı şeyler anlatmak isterim...

Eyvah...

İşten yorgun argın çıkmışım, yarım saat yürüyüp kafamı biraz dinlendirmek istiyorum. Niyetim bu...

Sokakta yürürken bazıları selam verip geçer, bazıları teşekkür eder, bazıları ise sizi esir alıp işgal eder! Yani zamanınızı alır.

Onun esir alanlardan biri olduğunu düşündüm.

Bir mağazanın önüne çekildik, önce kendini tanıttı, hangi üniversitede görevli olduğunu söyledi ve anlatmaya başladı.

Bir profesör doktor... Tıp adamı.

★★★

-Emin Bey belki biliyorsunuzdur, korona ülkemize geldi. Ben sizin bir okurunuzum ve bu konuda oluşturulan bilim kurulu üyelerinden biriyim.

Açıkça söyleyeyim, pek inanmamıştım. Sözlerini sürdürdü:

-Korona Türkiye’de. Bu husus henüz resmen açıklanmadı ama bir haftaya kadar resmiyet kazanacak.

-İyi de, devlet bu konuda yalan söyleyebilir mi, nasıl oluyor bu?

-Yalan söylemek değil de, çıkacak telaşı ve oluşacak panik havasını biraz olsun erteleyip zaman kazanmak diyebilirsiniz buna. Yapılan testlere sakın güvenmeyin. Bazıları çeşitli nedenlerle açıklanmıyor.

Ona hâlâ güvenmiyorum!

Tipi düzgün, güzel ve tutarlı konuşuyor ama içimde güvensizlik duygusu egemen...

-İsterseniz bu söylediklerimi ismimi kesinlikle gizli tutarak yazabilirsiniz. Bu bomba en geç bir hafta sonra patlayacak. Yazarsanız hem iyi bir gazetecilik yapmış, hem de toplumu uyarmış olursunuz.

-Hocam iyi de, bunları yazmak panik yaratabilir. Zaten sabıkalıyız, hakkımızda hemen soruşturma açarlar. Üstelik birbiri ardına açıklamalar yapıp bunu yazanları  yalancılıkla ve bir sürü şeyle suçlarlar.

-Haklısınız ama şunu iyi bilin... Türkiye olarak dört bir yanımız korona ile çevrili. Bütün dünya panikte. Bu virüsün Türkiye’yi esir almaması bilimsel olarak asla mümkün değil. İstedikleri kadar bize henüz bulaşmadı desinler, bulaştı bile. Biz bu işin tam göbeğinde olan hekimleriz. Yani ben o açıdan anlatıyorum bunları size dostça ve bir okurunuz olarak...

Vedalaşıp ayrıldık... Aklımdan bir ara kimliğini sormak geçti ama çok ayıp olurdu.

Belki beni yoldan çevirip bunları anlattığına pişman olmuştu. (Şimdi bu yazımı okursa nedenini anlayacaktır.)

Ama ben de pişman olmuştum hocanın adını ve üniversitesini belleğimde tutmadığım için...

Hocanın söyledikleri önceki gün açıkça ortaya çıktı.

Sağlık Bakanı ilk korona vakasını gece yarısını geçe açıklamak zorunda kaldı.

★★★

Sevgili okurlarım, bugün itibarıyla görebildiğim Türkiye tablosu şöyle:

Korona ülkemizin bir numaralı gündem maddesini oluşturacak.

İnşallah yanılırım ama ölümler birbiri ardına gelecek.

Bütün dünyayı esir alıp hayatı felce uğratan öldürücü bir virüsle dışa açık 82 milyonluk bir ülkenin baş etmesi öyle kolay iş değil.

★★★

Ben Türkiye’de bir şeyden korkarım!..

“Bana bir şey olmaz!” anlayışından...

Öpüşürüm, sarmaş dolaş olurum, el sıkarım, ellerimi uygun yıkamam, kuralları takmam ama bana hiçbir şey olmaz!

Bu anlayış ülkemizde her zaman yaygın olmuştur.

Bunun üzerine bir de eğitimsizlik ve cehaleti ekleyin.

★★★

Şimdi bütün dünyada sportif olaylar erteleniyor, maçlar seyircisiz oynanıyor.

Eğitim kurumları, okullar ve müzeler tatil ediliyor, gösteriler ve sergiler iptal ediliyor.

Er ya da geç aynı uygulamalar bizde de başlatılacak... Hele inşallah olmaz ama virüsten ölümler arttığı takdirde uygulamalar daha da yaygınlaşacak.

İnsanlık aleminin bugüne kadar yaşadığı en büyük ve çaresi bilinmeyen afetlerden birinin şu anda tam da göbeğindeyiz ve işin şakası yok.

★★★

Olay ciddi, ortalıkta can pazarı var.

İnanmayan İran, İtalya gibi nice ülkelerin durumuna bir daha göz atabilir.

Şimdi bizi yönetenlerden haddim olmayarak bazı ricalarım olacak...

-Lütfen, hiç değilse bu işe siyaset sokmayın. Yani koronayı ve insanların canını kendi siyasetinize alet etmeyin.

-Onu bunu suçlamayın, hele “Bu işin de sorumlusu Bay Kemal’dir” falan demeye sakın ola ki başlamayın.

-Herkese eşit mesafede olun.

-Bu süreçte gerçekleri ve doğruları halktan gizlemeyin.

-Zam fırsatçılarına aman vermeyin, vurguncuları hemen açıklayın.