Sevgili okurlarım, Türkiye’de akıl almaz işlere tanık oluyoruz. Bu pazar günü KKTC’de seçim yapılacak ya, şimdi dillerine Maraş’ı taktılar.

Ucuz oy avcılığının ulaştığı son mertebe!

Hesapları şöyle:

Maraş’ı açarız, bu konuda yıllardan beri süregelen acizliğimizin artık yok olduğunu dünyaya ve KKTC halkına yutturmaya çalışırız. 

Oysa Maraş öyle birkaç gün içerisinde göstermelik açılacak bir yer değil...

Seçim yatırımına alet edilecek bir konu ise hiç değil.

1974 yılından, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan bu yana elimizde.

Geçmişte dünyanın sayılı turizm merkezlerinden biri. Harekatta yağmalandığı iddia ediliyor. Sonrasında binlerce konut, iş yeri, dükkan falan öylece bırakıldı.

★★★

Maraş artık bir harabe...

Orasını yerleşime açmak hikaye... Türkiye’nin 30 yıllık bütçesinin tamamını Maraş’a yatırsanız bile hiçbir şey değişmez.

Dün medyada haberler vardı! KKTC yönetimi bizim iktidarın da desteği ile ot bürümüş bazı yolları asfaltlamaya başlamış.

Nereye kadar asfaltlamış! Bunlar komik şeylerdir.

Dış dünyayı Türkiye’ye yine güldürecekler.

★★★

Bu saçma sapan kararları alanlar da zaten işin farkında.

Maraş’ın sadece kıyı kesiminin bir bölümü açılacak.

Belki denize girmeye gelenlere bir sürü bürokratik işlemden sonra izin verilecek, belki kıyı şeridine güneş şemsiyeleri konulacak, hatta görüntü tam olsun diye iki üç tane kafe-restoran falan açılacak!

Ya Maraş’ın geri kalan bölümleri?..

O harabeler olduğu gibi bırakılacak.

Dedim ya, onları elden geçirmek için Türkiye’nin 30 yıllık bütçesini harcasanız yine yetmez.

★★★

Öyle karmaşık bir konu ki...

Rumlar yıllardan beri zaten bağrışıp duruyor, Türk askerini yağmacılıkla suçluyor.

Bölgede çok şık kuyumcu dükkanları vardı...

Bankalar vardı...

Bizim askeriyenin resmi rakamlarına göre, Maraş’ta 4649 konut ve 2953 iş yeri yer alıyordu.

Bunların eski sahipleri günün birinde tepemize binip “Malımızı, mülkümüzü harabeye dönmüş bile olsa geri verin” diye bağrışmaya başlayacak.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde şu anda bile açılmış olan binlerce dava var.

Yani şimdi ucuz bir seçim yatırımı uğruna Maraş’ı (sadece deniz kıyılarını) açma kararı alanlar o zaman ne yapacak?

Bir iş yaptılar ki, sonrası meçhul!

Ne yapılacağını bilen hiç kimse yok.

Her şey Allah’a emanet!

İşin şakası olmadığını hep birlikte göreceğiz.


Sevgili okurlarım, Akdeniz’in tam ortasında 1974 yılında kurulmuş bir devlet yer alıyor.

Şimdiki adı KKTC.

Nüfusunun tamamı Türklerden ve Müslümanlardan oluşuyor.

Yakın coğrafyamızda ise iki ayrı devlet var.

Katar ve Azerbaycan.

Bizim dünya liderimiz Recep Bey’le Katar’ın ilişkileri çok yakın olmanın da ötesinde muhteşem.

Öteki Körfez ülkeleri gibi petrol zengini hırsızlar tarafından yönetilen Katar’ın şeyhi sık sık Türkiye’ye gelir, bizim Recep Bey de sık sık Katar’a gider. En son iki gün önce yine oradaydı.

Katar’ın dünya liderimiz Recep Bey’e hediye ettiği 500 milyon dolar değerinde özel uçak onun emrinde ve hizmetindedir.

Ama gelin görün ki, adına Katar denilen bu hırsızlar ülkesi, bizim KKTC’yi bir türlü tanımaz!

★★★

Azerbaycan... Bir millet iki devlet! Kardeş ülkemiz!..

Şimdi Ermenistan’la kapıştı, bizim medya zafer haberleriyle dolu. Ermenistan madara oldu, hezimete uğradı, Ermeni ordusu çil yavrusu gibi dağıldı gitti haberlerinden geçilmiyor!..

Azerbaycan için neredeyse biz de canımızı vereceğiz.

İyi de, helal olsun da, bu Azeri kardeşlerimiz KKTC’yi acaba niçin tanımaz?

Recep Bey bunlara “Tanıyın artık şu bizim KKTC’yi” diye niçin bastırmaz?

Günahını almayalım, belki bastırıyordur da Azerbaycan iplemiyordur.

Yahu bu nasıl kardeşlik, nasıl bir millet iki devlet masalıdır!

★★★

Ey Katar şeyhi, dünya liderimiz sık sık senin ülkene geliyor, özel görüşmeler yapıyorsunuz. Sen de bize geliyorsun. Anan bile Yalova’da saray yaptırıyor.

Ey Azerbaycan, medyamız senin başarı haberlerinle dolu... Ne de olsa kardeşiz!..

İyi de arkadaş, tanısanıza şu bizim gariban KKTC’yi!

Kim önlüyor, kim engel oluyor, bari söyleyin de bilelim.

Bu ne biçim kardeşlik?