Sevgili okurlarım, partisinin genel başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanı olan Recep Bey Brüksel’de iki gün boyunca NATO ve AB’nin en üst düzey yetkilileri ile temaslarda bulundu.

Bu önemli toplantılar konusunda ne diyeceğini merakla bekliyorduk.

“Başardık” demesi gerekirdi, olmadı.

“Onları ikna ettik, şunları elde ettik. Bize hak verdiler ve gereğini yapacaklar” demesi gerekirdi, o da olmadı!

Gündeminde Suriye olayı vardı, Trakya sınırında Yunanistan’la yaşanan ciddi kriz vardı.

“Yandaş medya yine zafer çığlıkları atar, ne olduğunu öğreniriz” dedik, yine olmadı.

★★★

Şu kocaman dünyada tek başlarına kaldılar, bunu görmek istemiyorlar.

Yanlarında bir tek dost ülke bile yok.

Azerbaycan, Pakistan vesaire gibilerin dünyada zaten hiçbir ağırlığı yok. Onlar da başkalarına bağımlı olduğu için sesleri çıkmıyor.

Bu durumda, masabaşı hesaplarına göre elde sadece ve sadece Katar var!

Şeriatla yönetilen bir hırsızlar ülkesi...

Ülkemizi peşkeş çekmekten utanmadığımız, karşılığında Recep Bey’e 400 milyon dolar değerinde süper lüks uçak armağan eden bir Arap şeyhliği...

★★★

Şimdi yine gelelim beyefendinin Brüksel gezisine...

Ne oldu orada, gerek NATO ve gerekse AB’nin en üst düzey yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde herhangi bir şey elde etmesi mümkün oldu mu?

Olmadı!

Eğer olsaydı, aradan geçen iki gün içerisinde bunun tantanasının çoktan başlatılması

gerekirdi.

Oysa Brüksel’e yine Saray ekibiyle birlikte ne umutlarla gitmişti!

Şimdi hep birlikte sessizliğe gömülmüş durumdalar.

Ne yazık ki Brüksel’den de civciv çıktı kuş çıktı!

★★★

Suriye olayında şu anda sessizliğe gömüldük.

Hiç kuşkum yok, inşallah yanılırım ama bazı eller en kısa zamanda tetiğe dokunacak ve silahlar yine patlayacak, çatışmalar başlayacak.

Yunanistan sınırı derseniz, zaten acayip bir iş!..

Ülkenize sığınmış insanları devlet eliyle sınıra götürüp “Bundan sonrası sana ait, başının çaresine bak” diyor ve üstelik yeni çağrılarda bulunuyorlar:

“Bu sene kuraklık olduğu için Meriç nehri çok sığlaştı. Su ancak diz kapaklarına geliyor. İsteyen pabucunu eline alıp pantolonunu sıvayarak karşıya rahatça geçebilir.”

Böyle bir çağrı herhalde dünyanın hiçbir ülkesinde bugüne kadar görülmemiştir!

★★★

İşin başka bir boyutu daha var... İçişleri Bakanı açıkladı:

“Sınıra bin özel harekat polisi gönderdik!”

Acaba Yunanistan’dan bir saldırı mı bekliyoruz? O polisler ne yapacak sınırda? Meriç’i geçemeyenleri ellerinden tutup karşı tarafa mı geçirecek?

Kısacası, yine ilginç bir olayla yüz yüzeyiz.

Yarın öbür gün Yunan sınırında da çatışma çıkarsa sakın şaşırmayalım!



Sevgili okurlarım, Allah kimseyi işsiz bırakmasın. Çok zor bir olaydır.

Sabah kalktınız, gidecek bir yeriniz yok.

İşinizi belki sevmiyordunuz ama işsizlikten de sıkılıyorsunuz...

Ama en önemlisi, çalışmak istiyorsunuz ama bütün kapıların suratınıza kapanmış olduğunu görüyorsunuz.

Geçtiğimiz aralık ayının işsizlik rakamları dün açıklandı.

Bir önceki yılın aynı dönemine göre tam 92 bin kişinin daha işsizler ordusuna katılmış olduğu da böylece ortaya çıktı.

Son rakamlara göre Türkiye nüfusunun yüzde 13.7’si işsiz. Çalışmak istiyor, iş arıyor ama bulamıyor.

Cebinde parası yok, ortalıkta dolanıp duruyor. Ya ailesinden kıt kanaat geçiniyor, ya da bazı karanlık yollara sapmak zorunda kalıyor.

İşi olanlar bunu anlayamaz.

Üniversite bitirenlerin işsizlik oranı daha da beter...

Ve artık şunu görüyoruz, temizlik işçisi arayan belediyeler bile üniversite mezunlarını alacağını duyuruyor.

★★★

Eskiden, yurt dışına gidip çalışmak isteyen, ya da Türkiye’ye dönmeyen gençlere çok kızardım.

Şimdi tam tersini savunuyorum...

“Fırsatını bulursan git arkadaş... Ve hiç gelme” diyorum...

Ve somut olarak görüyorum, eğitimli ya da eğitimsiz herkes kapağı yurt dışına atabilmek peşinde.

Yaşlılar zaten öyle de, özellikle gençlerin durumu hiç umut verici değil. Onlar Türkiye’de umudunu yitirmiş olan milyonlarca genç insan.

Karamsarlık ve gelecek kaygıları onları yiyip bitiriyor.

★★★

Burada bir konuya daha dikkatinizi çekmek isterim.

İşsizlik konusunda bizi yönetenlerin bugüne kadar ağızlarını hiç açamamış olmaları çok önemlidir.

İşlerine gelmeyen hiçbir konuda konuşmaları, topluma bilgi vermeleri söz konusu değil.

Onlar sadece ve sadece palavra edebiyatı yapıyor, her gün nutuk atıyor ama belli konularda konuşmaları hiç mümkün olmuyor...

Ve toplumun yüzde 13.7’si iş arıyor, bulamıyor!