Sevgili okurlarım, insanlık alemini mahveden, binlerce insanın canını alan bir virüsle boğuşuyoruz.

Gelişmiş ya da az gelişmiş bütün ülkelerin insanları, Avrupalı Asyalı, Afrikalı ABD’li, herkes bir süre daha bu tehdit altında yaşamak zorunda.

Öbür ülkeleri bilemem ama bana öyle geliyor ki, biz Türkiye olarak henüz işin başındayız.

Önümüzdeki haftalar her açıdan çok daha kritik olacak.

Yüz binlerce insanımız şu anda zaten işsiz kaldı.

Toplum ne yapacağını şaşırmış durumda.

Bu panik havasını öyle bağış ve yardım kampanyaları başlatarak, hem de devlet zoruyla yok etmek mümkün olmayacak.

İstersen katrilyonlar topla, vatandaşa ise sadaka ve sus payı niyetine bin lira para dağıt, bu iş öyle kolay bitecek gibi görünmüyor.

★★★

Dün Van’da küçük bir deprem oldu...

Ve bu haber benim aklımda bazı kuşkulu soru işaretleri yarattı.

Allah korusun, bu telaş ve panik ortamında ya büyük bir deprem yaşarsak ne olacak?

★★★

Türkiye’yi yönetmekte olanlar bu korona olayına hiç hazırlık yapmadan yakalandılar.

Salgının kapıya dayandığını bildikleri halde, gerçekleri toplumdan gizlediler...

O kadar ki, ilk ölüm olayları bile gizlendi.

Sonra düşündüler...

İyi de, nereye kadar gizleyeceğiz!..

Şimdi artık (yine kuşkulu olmakla birlikte) açıklıyorlar.

Ancak şimdi bile bazı gerçekleri sakladıkları kanısındayım.

★★★

Seçkin bir üniversite hastanemizi de bir süre önce salgın hastanesi ilan etmişlerdi.

Hastane yönetimi günler öncesinden ona göre hazırlandı, yoğun bakım odalarını, yatakları, malzemeyi ve personelini örgütledi.

Korona hastaları başvuruda bulunmaya başladı ama hepsine verilen yanıt aynı idi:

“Gerekli kit’ler ne yazık ki bize henüz verilmedi. Yapacak bir şeyimiz yok.”

Bu anlattığım olay iki gün önce yaşandı ve benim de bazılarını tanıdığım aileler mecburen geri çevrildi.

Onları ambulanslarla başka hastanelere taşımak zorunda kaldılar.

Sonrasını bilemiyorum!

★★★

Salgın şu anda Edirne’den Hakkari’ye, Samsun’dan Antalya’ya kadar her ilimize yayılmış durumda.

Medya doğal olarak başta İstanbul, İzmir, Ankara olmak üzere büyük kentlerde olanlarla ilgileniyor.

Küçük yerleşim birimlerinde olanlardan haberimiz yok...

Bazılarında karantina ilan ediliyor, küçük haberler çıkıyor ve sonra her şey unutulup gidiyor.

★★★

Sevgili okurlarım, bu hastalık sürecinde ne yazık ki birileri yine kendi siyasal çıkarlarının peşine düşmüş durumda.

Türkiye son olarak bu salgınla boğuşmakta olan İtalya ve İspanya’ya tıbbi malzeme yardımında bulunmuş.

Gönderilen sandıkların reklamı ve tantanası büyük ölçüde yapıldı!

Üzerlerinde kocaman Cumhurbaşkanlığı forsu var.

Yazıdaki İngilizce ifade ise şöyle:

 “Türkiye Cumhurbaşkanlığı tarafından gönderilmiştir.”

Ne demek bu yaaa!

Eğer Recep Bey bu yardım malzemelerini İtalya ve İspanya’ya kendi cebinden gönderdi ise sorun yok.

Ama gerçek durum öyle değil.

O malzemelerin bedeli devlet tarafından ödendi.

Ya örtülü ödenekten ya da başka bir kaynaktan.

O halde sandıkların üzerine “Türkiye Cumhuriyeti tarafından gönderilmiştir” yazılmalıydı.

★★★

Her konuda, hele böylesine kritik günlerde bile kendilerini öne çıkarıp siyasi şov yapmaya kalkışıyorlar.

Sanki her şey normalmiş gibi kendi medyalarında sürekli olarak “Müjdeler!” ilan ediyorlar.

-Müjde, mart ayında enflasyon düştü! (Yerseniz.)

-Müjde, emeklilerin erkene alınan bayram ikramiyesi bu ay ödenecek!

Kaç para o ikramiye, sadece bin lira.

Milletimizi bir ay erken ödenecek bin lira ile müjdelere (!) boğmayı amaçlıyorlar.

Yazıklar olsun.

Ne demiş atalarımız...

Koyun can derdinde, kasap mal derdinde.

İşleri hep para...