Sevgili okurlarım, 2009 yılından bu yana bu gazetede çalışıyorum. Demek ki aradan tam 11 yıl geçmiş. İlk başladığım zaman açıkça itiraf edeyim, kafamda bir soru vardı.

Baskı ve sansür acaba burada da olur muydu!

İnanıp inanmamak sizin elinizde ama böyle bir uygulamayla bir gün olsun karşılaşmadım...

Benden sonra Sözcü’ye yeni arkadaşlar, muhabirler ve köşe yazarları geldi. Gazete, satışlarını giderek artırdı ve Türkiye’nin bir numarası oldu.

★★★

Ancak AKP iktidarı bu olanları içine bir türlü sindiremiyordu...

Her açıdan başlayan baskıların dozu giderek arttı.

Önce parasal cezalar geliyordu.

Sonra devreye Basın İlan Kurumu girdi, resmi ilanlarımızı budamaya başladı.

Bütün kamu kurumlarına ve kamu bankalarına önceden haber verilmişti:

“Sözcü’ye ilan vermeyi asla düşünmeyin, aklınızdan bile geçirmeyin!”

Türk Hava Yolları, Ziraat Bankası gibi nice kamu kurumlarının bizim gazetede bir tek ilanı bile çıkmadı!

Devletin paraları hep yandaş medyaya hortumlandı.

Yüz kızartıcı bir durumdur ama bunu karşı tarafa anlatamazsınız.

★★★

Bu gazetede çalıştığım 11 yıl içerisinde çoğu zaman aynı olaya tanık oldum:

Vergi elemanları Sözcü’de karargâh kurmuştu. Hep bizim gazetede oldukları için onlara ayrı odalar tahsis edilmişti, çalışmalarında kolaylık sağlanıyordu!

Denetim raporları hazırlanıyor, Sözcü her seferinde vergi borçlusu çıkarılıyordu.

Başka bir deyişle bizim gazete her denetim sonrasında vergi kaçakçısı oluyordu!

İnanılmaz büyüklükte para cezaları birbiri ardına geliyordu.

Amaç, milyonlarca okurun indinde bitiremedikleri Sözcü’yü parasal açıdan, yani kesilen cezalarla çökertmekti.

★★★

Öbür yandan bakıldığında ise yandaş gazeteler son derece rahattı...

Üzerlerinde hiçbir denetim ve baskı yoktu.

Üstelik her türlü hileyi yapıyorlardı.

Günümüzde durum aynı.

Örneğin günde ortalama 100 bin sattığını iddia eden yandaş gazetelerin gerçek satış rakamı sadece 10-15 bin dolaylarında.

Basın İlan Kurumu bu rezaleti, bu sahtekârlığı ya görmüyor, ya da görmezden geliyor.

★★★

Üzerimizdeki baskı sadece parasal değil...

Bunun işe yaramadığını görünce üzerimize yargıyı sürdüler!

Hakkımızda FETÖ davası açıldı.

Aylar boyunca Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandık, FETÖ’cü olmadığımızı kanıtlamaya çalıştık!..

Ama karar önceden verilmişti!

Benim payıma 3 yıl 6 ay 15 gün hapis cezası düştü.

Suç:

Fetullahçı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek!

Dosya şimdi Yargıtay’da.

Söz konusu davanın içyüzünü burada önümüzdeki günlerde anlatacağım.

★★★

Peki ama iktidarın bütün bu yıldırma çabaları sonrasında ne değişti?

Hiçbir şey...

Sözcü yine Türkiye’nin en çok satan gazetesi.

İnternet sitesi dahil dünyanın dört bir yanında her gün milyonlarca kişi tarafından okunuyor.

Satış rakamlarında ve mali konularda en ufak bir sahtekârlığa soyunmayan neredeyse tek gazete...  

Evet... Sözcü yoluna devam ediyor.

Bu gazetenin bir yazarı olmaktan mutluyum, gurur duyuyorum.

İrfan Fidan’ı şimdiden kutlayalım!


Sevgili okurlarım, son birkaç gün öncesine kadar İstanbul Başsavcısı olan İrfan Fidan, iktidara yargıda en yakın olanların başında geliyordu.

Yargıyı ve iktidarı İstanbul’da temsil eden tartışmasız en yetkili kişi idi...

İktidar günün birinde bir formül düşündü:

İrfan Bey bu makamda yeterince kaldı ve epeyce yıprandı. Şimdi ona yeni bir görev verelim. Ocak ayında Anayasa Mahkemesi’nde Yargıtay kontenjanından bir üyelik boşalacak. Onu Anayasa Mahkemesi’ne üye seçtirip oradaki oy dengesini lehimize çevirelim.

Peki bu nasıl olacaktı?

Formül belliydi!

İrfan Bey önce (HSK tarafından) Yargıtay üyeliğine seçilecek, hemen ardından da Yargıtay Genel Kurulu’nda yapılacak AYM’ye üye seçimi oylamasına katılacaktı.

★★★

Her olasılık inceden inceye düşünüldü, İrfan Fidan önce Yargıtay üyesi yapıldı.

Koltuğuna bile oturmadan dün Yargıtay’da yapılan oylamaya katıldı ve en yüksek oyu alarak ilk üçe girmeyi başardı.

Şimdi yetki Recep Bey’in elinde.

Yeni Anayasa Mahkemesi üyesini üç isim arasından o seçecek.

Yani dünkü seçimden sonra İrfan Fidan’ı seçeceği artık kesinleşti.

★★★

İktidarı kutlamak (!) gerek.

Her şeyin hesabını dikkatle yaptılar, örtüyü dantel gibi ördüler ve Anayasa Mahkemesi’nde yeni bir üyelik daha kazandılar.

İktidar yargısı işte böyle kuruluyor.

İrfan Bey’i de bu muhteşem başarısı nedeniyle şimdiden kutlamak gerek!

“Bağımsız ve tarafsız yargımızı” hep birlikte kutlayalım!