Sevgili okurlarım, hükümetin bir süre önce başlattığı “Biz bize yeteriz” kampanyasının tortuları herhalde hâlâ aklınızdadır.

Devreye muazzam bir propaganda gücü sokulmuştu.

Yandaş gazetelerde, televizyon kanallarında ve internet haber sitelerinde manşetler patlıyordu.

Recep Bey her gün nutuk atıyordu:

“Milletimizden beklentimiz vardır, bu kampanyaya bağış gönderilsin!”

Devreye devlet kurumları sokuldu...

Onlar zaten emir komuta zinciri altında iş yapmaya alışkındı.

Yurt dışındaki diplomatik temsilcilerimiz tarafından vatandaşa gönderilen mesajlar hep aynı çağrıyı yapıyordu:

“Elinizde dolar, euro ne varsa katkıda bulunun!”

Banka hesap numaraları veriliyor, yurt dışında yaşayan herkesten dövizle para isteniyordu.

★★★

Türkiye’de ise paraya para demeyen sivil toplum kuruluşları vardı...

Ellerindeki para miktarını kimse bilmezdi. Yani onlar aslında devletten bile çok paraya sahipti...

Ve TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) gibi tamamına çağrıda bulunuldu:

“Pamuk eller cebe beyler, bastırın paraları...”

Ve hepsi bastırmak zorunda kaldı.

Saray’dan gelen talimat uyarınca, bunlarla ön görüşmeler yapıldı.

Pazarlık gerçekleşti!

On veririz diyene “On yetmez, yüz vereceksiniz” denildi.

★★★

Elinde bol para olan devlet kuruluşları vardı...

Örneğin Merkez Bankası...

Merkez Bankası bu kampanyaya 100 milyon lira ile katıldı.

Düşünebiliyor musunuz, devlet kuruluşları devlete yardım ediyordu!

Gülünç, aynı zamanda acı bir gerçekle yüz yüze kalmıştık.

Bütün devlet kurumları ve özel kuruluşlar, bankalar dahil, paraları ister istemez bastırmak zorunda kaldı.

★★★

Ancak bunlar da yetmedi, bazı kurum ve kuruluşlar tarafından genelgeler yayınlandı...

Orada çalışanların maaşından kesinti yapılacak ve kampanyaya bağışlanacaktı.

Sıkıysa itiraz et!

★★★

Fakat esas hikaye “Vatandaşa” yapılan çağrılardı...

Vatandaştan da en az 10 liracık olsun para isteniyordu...

İsteyen katıldı, istemeyen katılmadı.

Vatandaştan ne kadar toplandığını bilmiyoruz.

★★★

Sevgili okurlarım, biz bize yeteriz kampanyası artık duruldu.

Kimse para vermiyor...

İyi de acaba o ilk hızla ne kadar para toplanmıştı!

Açıklanan resmi rakamlara göre kampanyaya bağışlar yeni para ile iki milyara, eski para ile iki katrilyona dayanmış.

Muazzam bir rakamdır.

★★★

Şimdi akla bazı sorular geliyor:

-Düne kadar toplanan para miktarı kuruşu kuruşuna ne kadar olmuştur?

-Bu paralar hangi alanda kullanılacak, hangi işler için harcanacaktır?

-Eğer harcandıysa, şimdiye kadar nerelere gitmiştir?

-Bağış yapan kamu kurumları ile özel kuruluşlar hangileridir?

-Vatandaşlardan ne kadar toplanmıştır?

★★★

Bu soruların yanıtını bilen yok!..

Bizde adet hep böyledir.

Önce büyük bir propaganda mekanizması devreye sokulur, çağrılar yapılır, maaşlardan para kesilir, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte büyük patronlar üzerinde de baskı oluşturulur...

Ve paralar akmaya başlar...

Sonrası ise gizli tutulur.

Paralar toplandı, ona eyvallah...

İyi de abicim, sonrası ne oldu?... Ya da ne olacak?

İşte, milleten para toplayanların ağzına bu aşamadan sonra adeta kilit vuruldu.

Konuşan yok.

Kampanya paraları acaba yandaş müteahhitlere mi hortumlandı ya da başka amaçlar için mi kullanılacak, hiçbir şey belli değil.

Bu uyarıları sürekli gündemde tutmak, hesabını sormak gerekiyor.

Aksi takdirde her şey yapanın yanına kâr kalır.

Ne yazık ki hesap sormayı bilmemek bir yana, aklına bile getirmeyen bir toplumda yaşıyoruz.