EVET, mart ayının ikinci yarısından itibaren hayatı durduran pandemi sonrası, otomotivde sanayi çarkları yeniden dönmeye başladı. Bugün Tofaş, Toyota ve Temsa’nın üretime dönmesiyle, otomotiv sanayinde tüm fabrikalar yeniden çalışmaya başlıyor olacak. Nisan ayında Avrupa ülkelerinde otomotiv pazarı yüzde 98’lere varan kayıplar yaşamışken, bir başka deyişle neredeyse hiç otomobil satılmamışken, Türkiye pazarının bir önceki seneye göre sadece yüzde 15 düşmesi, yüzleri güldürdü. Elbette ki bu satışların önemli bir kısmının, mart ayında araç almış ve araçlarını bekleyen müşterilere yapılan teslimatlar olduğunu da unutmamak gerekir. Olsun, yine de moral verici bir sonuç almak, herkese iyi geldi, diyebilirim.

Mayıs ayında üretime yavaş ve düşük kapasiteyle de olsa başlanacak olması, sektöre ayrı bir moral veriyor. Çünkü stokta ürün olmayınca, gerçek pazar potansiyelini anlamak da yeterli olmuyor. ‘Hem perakende hem de filo müşterilerinin otomobil almakta ne kadar istekli ve kararlı olduğunu, ancak firmaların elinde yeterli stok olduğunda anlayabileceğiz’ demek yanlış olmasa gerek.

OLUMLU VE OLUMSUZ ETKİLER

İşte en kritik nokta da burada başlıyor; 2018’den beri ertelenen talep ve faizlerin düşük olması, firmaların ve perakende müşterilerin elindeki araçların yaşı gibi konular pazarda bir talep olacağını gösterirken, diğer yandan da otomobil fiyatlarını direkt etkileyen kurların yüksek seyretmesi, bu talebi baskılayacak etkenler arasında yer alıyor. Benim kişisel görüşüm, kurlardaki yukarı yönlü trendin, kısa sürede durulması sanki biraz daha az ihtimal görünüyor. İşte bu durumda da 2020 sonunda, geçen sene 479 bin adet kapanan pazar rakamlarına dahi ulaşılamama ihtimali olduğunu söyleyebiliriz.

Bu durumda olacak satışların ağırlıklı bölümü filo satışlarından gelecektir. Perakende müşterileri içindeyse, ne olursa olsun bir özel otomobile ihtiyaç duyanlar ve bunu ödeyebilecek durumda olanlar, vakit geçirmeden otomobil satın almaya yönelebilirler. Böylece gelecek aylardaki olası fiyat artışlarından da etkilenmemiş olacaklardır. Ancak burada bir konu önemli; otomobil firmalarının elinde eski girişli araçlar olmadığından, hemen hemen tüm araçlar yeni kurla gelecektir ve güncel kur seviyesinden fiyatlanacaktır.

KOBİ’LER ALIMI ERTELEYECEK

Geçmişte benzer durumlarda markalar tarafından oluşan kur farkları kademeli olarak yansıtılabilmekteydi. Çünkü ellerinde eski maliyetten girişli araçlar olduğundan, paçal maliyetle durumu dengeleyebiliyorlardı. Ancak şu anda neredeyse hiç stok olmadığından, araçların tamamı yeni kurlardan, yeni maliyetlerle gelmiş olacak.

Tüm bu tabloya baktığımızda, bayramdan sonra yavaş yavaş ve kademeli olarak normale döneceğini beklediğimiz dönemde, kişisel olarak bir grup perakende ve filo müşterisinin, araçlar daha fazla zamlanmadan araç almaya yöneleceği yönünde. Ancak, diğer yandan pandemi sebebiyle işleri aksayan küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin, yani ekonominin orta direğinin otomobil alımlarında ertelenmeler olacağını tahmin etmek zor değil.

Bu etkiyi de dikkate alarak, ilave bir önlem alınmazsa, bu sene yıl sonu pazarının 450 bin seviyelerini ancak göreceğini söylemek mümkün. Kişisel kanaatim, yükselen kurlar da dikkate alınarak, ilk yapılacak iş ÖTV baremlerinin yani matrahların yeni kur seviyesine göre ayarlanması ile başlanabilir. Maalesef yakın zamanda bir ÖTV teşvikinin geleceğini ise pek sanmıyorum.