Gerçekten çok zor günlerden geçiyoruz. Belki de insanlık tarihinin başına gelen en büyük salgınlardan biri bizi buldu ve gelişmeler belirsiz bir şekilde büyük endişeyle ilerliyor.

Herkes korkuyor, her şirket ne yapacağını bilemiyor ama bir taraftan da tedbiri elden bırakmayıp, sonrasını düşünmek durumundayız. Son günlerde sadece otomotiv sektörü değil genel olarak tüm sektörlerde her firma çalışanları için farklı uygulamaları devreye aldı.

İKİ FARKLI İZİN YÖNTEMİ

Ağırlıklı olarak beyaz yakalı çalışanlarını evden çalışmaya gönderen firmaların bir kısmının bu süreci fırsata çevirerek çalışanların birikmiş yasal yıllık izinlerini eritmeye çalıştıklarını duyuyoruz.



Evden çalışan kişinin kendi talebiyle değil de firmanın aldığı kararla yapılan bu uygulamada izinli sayılan kişi aynı zamanda şirket için evden dahi olsa çalışmaya devam ediyor, maillerine ve telefonlarına cevap verip, işini yapmaya devam ediyorsa bu noktada çalışana karşı bir haksızlık yapılmış oluyor.

Bir başka örnek de ücretsiz izin konusu. Bazı firmaların çalışanlarını ücretsiz izne çıkarttıklarını gözlemlemekteyiz ki bu durum iş hukuku açısından da incelenmeli.

Çünkü zorunlu ücretsiz izne gönderilme şartlarının ne kadar oluştuğuna bakmak gerekiyor. Çalışanların bu uygulamalara bugünkü ortamda itiraz etme şansları düşük görünse de yarın bu çalışanlar işten ayrıldıklarında bu haksız uygulamalara karşı dava açma hakkına sahip olabilirler.

Bu noktada benzer uygulamaların otomotivde bayi seviyelerinde de yapıldığını üzülerek duyuyorum.



RİSKE RAĞMEN ÇALIŞMA

Bayiler satışların bu kadar düştüğü bir ortamda virüs riskini de düşünerek bu tür uygulamalara başvurabiliyorlar. Hatta bazı bayilerin, sokağa çıkma yasağı çıkarsa tüm çalışanlarını ücretsiz izinle evlerine gönderme planları yaptıkları da konuşuluyor.

Bugün halen bayiliklerde nöbetçi sistemle dönüşümlü çalışan personelin, “En azından bu şekilde de olsa çalışmaya devam ediyoruz, bayilik tamamen kapanırsa ya işten çıkartılacağız, ya da ücretsiz izne gönderileceğiz.

O durumda hiçbir gelirimiz olmadan, evde beklemekten başka çaremiz kalmayacak. İhtiyaçlarımızı nasıl karşılayacağız, ödemelerimizi nasıl yapacağız” şeklinde haklı endişeleri var.

Bununla beraber bir kısım bayi yönetiminin de çalışanlarına bu zor zamanlar geçene kadar destek olup, nasıl sahip çıkabilecekleri konusunda planlama yaptıklarını da memnuniyetle gözlemliyoruz.

Sürecin belirsizliği, büyük ve küçük tüm işletmeleri ve personeli tedirgin ediyor. Umarım ki bu belirsiz süreç uzun sürmez, bu tur radikal uygulamalara da hiç gerek kalmaz.

Unutulmamalı ki, bugün otomotiv sektörü ekonominin lokomotifi olmuşsa bunu her alandaki kalifiye çalışanlarına borçlu...

Kısa çalışma ücreti aslında işsizlik maaşı


Otomotiv sektörü için bir diğer önemli konu ise kısa çalışma ödeneği. Aslında bu önemli desteğe baktığımızda, sanki çalışan açısından biraz mağduriyet yaratıyor gibi.

Çünkü kısa çalışma ödeneğinden yararlanan çalışanın az çalıştığı günler doğal olarak SGK gün sayısından düşülüyor. İkincisi kısa çalışma ödeneğiyle 3 ay maaşının yüzde 60’ını alan kişi aslında bu farkı işsizlik sigortasından kullanıyor.

Yani ileride işsiz kalsa, aldığı bu ücret işsizlik maaşı hakkından düşülecek. Ayrıca bir de kısa çalışma ücretini her ay PTT’den kendisi alması gerekiyor.

Gerçi son dönemde görevliler kapı kapı dağıtmaya başladı ama bu detay da önemli.

M. Şahsuvaroğlu

Gerekirse ceketimizi satıp sahip çıkmalıyız


Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği (OYDER) Başkanı Murat Şahsuvaroğlu, Türkiye’de 664 adet tüzel kişilik ve 970 civarında da plaza bulunduğunu belirterek, otomotiv yetkili satıcılarının 70 bini direkt olmak üzere 100 bin kişiyi istihdam ettiğini ifade etti.

Bu istihdamın korunması gerektiğini vurgulayan Şahsuvaroğlu, “Bizler için bilançomuzun en önemli değeri, ekmeğimizi birlikte büyütüp, ekmeğimizi beraber bölüştüğümüz mesai arkadaşlarımız.

Bizim gerekirse ceketimizi satıp, altımızdaki arabayı satıp mesai arkadaşlarımıza muhakkak sahip çıkmamız lazım” dedi.

Alper Kanca

Brüt asgari ücretin 3 katına çıkmalı


200 binin üzerinde istihdam yaratan 460 şirketi temsil eden Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca, kısa çalışma ödeneğinin 3 ayla sınırlı kalmaması gerektiğini belirterek, “Şu anda üye şirketlerimizin yüzde 75’i bu ödeneğe başvurmuş durumda.

Ama corona virüsünün etkisi 3 ay içinde sona erse bile, etkilerinin en az 1 yıl süreceğini öngörüyoruz. Bu yüzden uzatılmalı. Ayrıca, kısa süreli çalışma ödeneği beyaz yakalı çalışanlara yeterli olmamaktadır.

Bu sebeple brüt asgari ücret bedelini net olarak 1.5 değil 3 katına çıkarmak doğru olacaktır” dedi. Diğer taraftan TAYSAD üyelerinin yüzde 65’i salgının etkilerinin 8-10 hafta veya daha uzun süreceğini tahmin ediyor.