Kimyager Ahmet Çağırıcı, 2012 yılında üniversiteden mezun olur olmaz, eniştesi Ali Rıza Coşkun ile oğlu Yaşar’a ait Büyük Coşkunlar Piroteknik Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’nde işe girdi.

Evraka bakarsanız, Çağrıcı, Sakarya Hendek’teki havai fişek fabrikanın genel müdürü görünüyor.

Gerçekte...

Fabrikada, Çinli usta Yang’dan ötürü ‘Çin Mahallesi’ diye anılan ünitenin sorumlusu...

Eniştesi, 31 yaşındaki Çağırıcı’dan, Yang’dan mesleğin hünerini öğrenmesini istemişti. Çünkü Yang’ın ücreti oldukça yüksekti.

Çin Mahallesi’nde, havai fişek ve gök bombasının yapımında kullanılan ‘misket’ adlı patlayıcı üretiliyordu.

Fabrika, geçen yıl Yang’dan barut da üretmesini istedi. Çinli usta, tehlikeli olacağını belirterek karşı çıksa da söz dinletemedi. Çin Mahallesi’nin çevresinde barut imalathanesi ve barut kurutma fırını inşa edildi.

Çin’den makine getirildi.

Altı ay süreyle bir hafta barut, bir hafta misket üretimi yapıldı.

Günlük 250 kilogram barut üretildi.

Fabrikaya müfettiş geldiğinde Çin Mahallesi kapatıldı, işçiler gizlendi.

Müfettişler bir gün olsun Çin Mahallesi’ni görmedi.

Yang, “Burası eninde sonunda patlayacak” dedi.

Ki, haklı çıktı.

23 TON TNT’YE EŞ DEĞER

Büyük Coşkunlar Fabrikası, 4 Temmuz 2020’de saat 11.16’da atom bombası düşmüş gibi yerle bir oldu.

İlk patlama, Çin Mahallesi’ndeki misket laboratuvarında meydana geldi.

Burada 13 bin 396 kilogram TNT’ye eş değer patlayıcı infilak etti.

Ardından misket deposu ve ilaç eleme ünitesi patladı.

Buradaki 9559 kilogram patlayıcıya denkti.

Üçüncüsü 125 kilogramdı.

Patlamalar yaklaşık iki dakika sürdü.

Kandilli Rasathanesi’ne göre 1.7 büyüklüğünde deprem etkisi yarattı.

Enerji 100 kilometreden hissedildi.

Derinlikleri sekiz metreye, boyları 24 metreye ulaşan yedi büyük çukur oluştu.

Bir-iki kilometre çapında alana beton parçaları dağıldı.

İşçilerin cesetleri de...

Biri kadın olmak üzere yedi işçi öldü, 109’u yaralandı.

KAÇAK BARUT ÜRETİLMİŞ

Faciadan sonra yıkık bir binaya girilince “ilk bakışta ne işe yaradığı belirlenemeyen bir makine” görüldü. Bu, barut üretim makinesiydi.

Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü’ne fabrikada barut üretim izin alınıp alınmadığı soruldu.

Gelen yanıta göre...

İşveren Ali Rıza Coşkun, 6 Ağustos 2018’de kara barut ve dumansız barut üretimi için izin talep etmişti. Ancak iş yerinin inşa izni bulunmadığı için “Olmaz” denilmişti. Buna rağmen kaçak şekilde barut üretimine başlanmıştı.

Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre...

Barut üretim yeri, barut kurutma fırını, dinlenme ve kimyager odası ile misket depolama alanı ruhsatsızdı.

Bu kaçak dört yapı havaya uçmuştu.

Çin Mahallesi’ndeki patlayıcıların toplam miktarı, 41 tonu aşkındı.

Bu miktarda patlayıcının üretimi ve depolanması yasaktı.

Ayrıca fabrikada kaçak akım rolesi yoktu. Elektrik bağlantıları özensizdi. Ucuz diye kıvılcım çıkaran elektrikli pervane takılmıştı.

İddianameye göre...

“İşçiler, fazla iş çıkarmaları için sürekli baskı yapıldığı için işi yetiştirebilmek adına gerekli dikkat ve özeni göstermeden çalışıyor”du.

İşçilere yanmaz kıyafet ve anti-statik ayakkabı verilmemişti.

Çoğunlukla ilkokul mezunuydular.

Önlemler alınmamıştı.

MÜSİAD’ÇI PATRON

Altı sanığa ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açmak’ suçundan iddianame düzenlendi.

Fabrikanın sahibi Yaşar Coşkun, beşi tutuklu sanıktan biri...

Coşkun, patlamanın meydana geldiği güne kadar MÜSİAD adlı iktidar yanlısı işveren örgütünün Sakarya Şube başkanıydı.

İhtimal, kaçak barut üretme cesaretini de bu siyasal yakınlıktan alıyordu.

Bir numaralı sanık ise Kimyager Ahmet Çağırıcı...

Çağırıcı, tutuklu değil.

Neden mi?

Çünkü patlamada en ağır yaralanan insandı.

Sol gözünü, saplanan cam parçalarından ötürü kaybetti.

Sağ kolunu omuz altından kestiler.

Ayakları tutmuyor.

Neyse ki hafızası yerli yerinde...

Çinli Yang ustanın, “Burası eninde sonunda patlayacak” sözü hâlâ kulaklarında yankılanıyor.

Son faciadan önce beş kaza olmuş


Büyük Coşkunlar Fabrikası’ndaki ilk kaza 17 Ağustos 2009’da meydana geldi. Bir işçi öldü, 39 işçi yaralandı.

Bir ay sonra, 29 Eylül 2009’da, bir işçi fitillerin alev alması sonucu yanarak öldü.

İşçi Ufuk Karalı, 22 Kasım 2010’da ağır yaralandı.

Kızkaçıran ünitesinde, 11 Şubat 2011’de patlama meydana geldi.

Hediye Hallaç öldü, sekiz işçi yaralandı.

En son, 14 Aralık 2014’te Yılmaz Şapoğlu, spiral makinası ile beton içerisinden çıkan demiri keserken çıkan kıvılcımlar patlamaya yol açtı. Şapoğlu öldü.