Bugün kamuda Fetullahçı Terör Örgütü’nden (FETÖ) boşalan makamlar cemaatler ve tarikatlar tarafından doldurulurken, Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü’nde endişelendiren bir kadrolaşma göze çarpıyor: Hizbullah!

Türkiye’de bir Kürt-İslam devleti kurmayı amaçlayan Hizbullah, 1990’lı yıllarda PKK ile birlikte Doğu ve Güneydoğu’yu kana bulamıştı. İran bağlantılı örgüt, PKK ile girdiği hakimiyet savaşında infazlar gerçekleştirdi.

Satırlarla insanları doğradı.

Feminist Konca Kuriş ve daha nicelerini domuzbağıyla öldürüp mezar evlere gömdü.

Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı katletti.

Hizbullah, 2000’li yıllarda yasal alana geçerek, Hür Dava Partisi’ni (Hüda-Par) kurdu. Güneydoğu’da üçüncü parti olan Hüda-Par, kritik referandumlarda AK Parti’yi destekliyor. İki parti, 6-7 Ekim 2014’te Hüda-Par üyesi Yasin Börü ve üç arkadaşının PKK’lılar tarafından vahşice katledilmesinden sonra daha da yakınlaştı.

Hizbullah, Kobani olaylarında sahneye çıktı.

Kendisine ‘Şeyh Said Seyyareleri’ adını veren Hizbullahçılar, PKK’lılarla sokaklarda çatıştı.

Bu arada Hüda-Par, örgütlenmesini bütün ülkeye yaydı. Rehber TV adlı kanalı ve Doğru Haber adlı günlük gazeteyi kurdu.

Yasadışı örgüt, yasal parti ve dini cemaat şeklinde üçlü bir görünüm arz eden bu yapı, AK Parti yanlısı Memur-Sen Konfederasyonu’nda memurlar arasında kitleselleşiyor.

En başta da Milli Eğitim’de...

EN AZ 20 OKUL HÜDA-PAR’A TESLİM

İddiaya göre Hüda-Parlı öğretmenler, Memur-Sen’e bağlı Eğitim-Bir-Sen’de faaliyet gösteriyor. İmamlıklarını, şube başkan yardımcı olan Y.Ö. yürütüyor.

Y.Ö., bir imam hatip lisesinde İngilizce öğretmeni.

Hüda-Parlı bir diğer başkan yardımcısı ise, beden eğitimi öğretmeni K.A.

K.A.’nın ağabeyi Y., polis Mehmet Zengin’i şehit etmekten ceza almıştı.

Şube Başkan Yardımcısı R.G.’nin ağabeyi R.’nin de Hizbullah’tan hüküm giydiği ifade ediliyor.

Diyarbakır’daki en az 20 imam-hatip lisesi ve ortaokulunun müdürü ve yardımcısının bu parti ile bağlantılı oldukları, bazılarının geçmişte Hizbullah’tan tutuklandığı kaydediliyor. Örneğin, Bağlar’daki bir müdürün 5.5 yıl, aynı okulda görevli öğretmenin iki cinayetten ötürü 12 yıl hapis yattığı ifade ediliyor.

Hüda-Par’lılar Eğitim-Bir-Sen’in Çınar, Çermik, Bismil, Hazro, Ergani ve Hani şubelerinde de yöneticilik yapıyor.

İlim Yayma Cemiyeti ya da TÜGVA’ya bile sızdıkları anlatılıyor.

200 KANTİNİ YÖNETİYORLAR

İddialara göre Diyarbakır’daki okul aile birlikleri de gelir kaynağı olarak kullanılıyor.

En az 200 okul kantinini onlar işletiyor. Kantin ihalelerine müdahale ederek, hile yoluyla onda biri oranında kira ödedikleri ileri sürülüyor.

Görünen o ki...

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullar, bu parti-örgüt ve cemaatin sempatizanlarına terk ediliyor.

Peki, Hüda-Parlı öğretmenler bu derslerde öğrencilerimize neler anlatacak?

Sokak infazlarını mı?

Domuzbağıyla insan öldürmeyi mi?

Sapık şeyhten çocuğa: Yazışmaları boşalt


Müridinin 12 yaşındaki kızını istismar ettiği iddiasıyla tutuklanan Uşşaki Şeyhi Fatih Nurullah Şağban, bugün Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkıyor. Duruşmada, Şağban ile mağdur çocuk Y.A. arasındaki, bugüne dek bilinmeyen WhatsApp yazışmaları mahkemeye sunulacak.

17 Mart tarihli yazışma şu şekilde:

“Şağban: Bir daha sır açma, tamam mı?

Y.A: Tamam

Şağban: Rüyamda nikah görmüştüm dedi.

Y.A: Anladım, teşekkür ederim.

Şağban: Önemli değil, sen iyi ol, yeter

Y.A: Allah razı olsun.

Şağban: Ben senin ismini niye Ayşe koydum. Zuhurat olmasa yanına bile yaklaşmam. Yazışmaların hepsini boşalt e mi.”

Yazışmada Şağban kendini (haşa) Hazreti Muhammed’e, küçük Y.A.’yı da peygamber efendimizin eşi Hazreti Ayşe’ye benzetiyor.

“Zuhurat” ifadesinden kastı da rüya alemi...



Küçük Y.A.’nın kendisine rüya aleminde nikahlandırıldığını söylüyor.

Y.A.’nın avukatı olan Sakarya Baro Başkanı Abdurrahim Burak, yazışmanın bir yıllık geçmişe sahip olduğunu ve bir kısmının Şağban tarafından sildirildiğini öne sürüyor.

Burak, Y.A.’nın yalnızca Sakarya’da değil, İstanbul’da bir dergahta da istismara uğradığını savunuyor. Çocuğun mağdur edildiğinde 12’den küçük olduğunu vurgulayan Burak, cezanın 10 yıldan az olamayacağını söylüyor.

Bu arada Şağban’ın avukatları, istismarın kanıtı olan ses kayıtlarının basına yansıması nedeniyle baba F.A.’dan şikayetçi oldu. Baba F.A., gizliliği ihlal suçlamasıyla ifade verdi. F.A., halen tehdit edildikleri söylüyor.