Bir aydan fazladır, SÖZCÜ okurlarının en çok yakındıkları konuların başında piyasadaki fahiş fiyatlar geliyor.

Nasıl gelmesin ki?

Ben de herkes gibi çarşıda pazarda bunu görüyorum zaten.

Adana gibi Çukurova’nın göbeğinde yer alan bir tarım şehrinde bile sebze-meyvenin yanına yaklaşılmıyor.

Oysa Çukurova, domatesinden patatesine, soğanından çileğine, patlıcandan bibere, maruldan yeşilliğe, taze fasulyeden bezelyeye kadar her türlü meyve sebze üretimin merkezi durumunda…

(FOTO: SÖZCÜ)


Hele şimdi bu ürünlerin hasadının da tam sırası…

Ancak gel gör ki, bu ürünleri bin bir zahmetle kazanan üretici kazanmadığı gibi tüketici de alamıyor.

Adana Sebze ve Meyveciler odası Başkanı Mesut Yalı, fiyatların yanına yaklaşılmayan şu günlerde yaptığı açıklamada sebze ve meyve fiyatlarındaki artışın pazarcılara, sebze meyve satıcılarına bağlanmaması gerektiğini belirtiyor.

Adana Sebze ve Meyveciler odası Başkanı Mesut Yalı (FOTO: SÖZCÜ)


Oda Başkanı, sosyal medyada bugünlerde sebze ve meyve fiyatlarındaki artıştan pazarcıların sorumluymuş gibi gösterilmesinden rahatsızlığını ifade ederken, "Yine bize karşı bir linç kampanyası başladı. Sanki fiyatların yükselmesinden biz sorumluymuşuz gibi. Oysa şu an mevsim geçişi yaşadığımız için her yıl olduğu gibi bu dönemde de fiyatlar yükselir. Bu dönemseldir. Ancak on beş gün sonra fiyatlar yerlerde sürünmeye başlar.  Seraların bitmesi ve açık tarla ekimlerinin başlaması arasındaki sürede böyle bir yükseliş olur. Bu yüksek fiyatlar biz sebze-meyve satıcılarının ne tercihidir ne de bizler buna sebep olmayız. Bakalım Mayıs ortalarında fiyatlar düştüğü zaman bize sağ olun fiyatları siz düşürdünüz denecek mi? Lütfen biraz insaf" diyor…

Oda Başkanı belki kendi açısından doğruları söylüyor olabilir…

Ama bir gerçek var ki o da vatandaşın sebze-meyveye yaklaşamadığı…

(FOTO: SÖZCÜ)


Bunu ben bizzat pazarda alışveriş ederken yaşıyorum…

Adana gibi yerde domates 7-10 TL, fasulye 10 TL, muz 13 TL, portakal ve elma 5 TL, dört küçükbaş sarımsak 20 TL çünkü kilosu 70 TL…

4-5 kişilik bir aileye bir kilo fasulye, birer kilo meyve ancak bir öğün yeter…

Gecen gün gittiğim pazarda sadece üç poşet dolusu alışveriş edip 150 TL verdim…

Birkaç sene önce 50 TL’ye arabanın bagajını doldururduk, meyve ve sebzeler oradan taşardı…

Şimdi vatandaşın, pazar tezgahının başında kara kara düşündüğünü, bazen de transit geçtiğini görüyoruz…

Ne olacak vatandaş mayıs sonu, haziran ortasına kadar aç mı kalsın, alışveriş etmesin mi?

Sık sık TV’lerde üretim bölgelerindeki çiftçilerin, seracıların feryatlarını duyuyoruz.

Geçen gün seracı patlıcanı 1 TL’den satamadığını belirtiyordu ama burada 5 TL...

Devletin tüm birimleri mesailerini, dikkatlerini koronavirüse yoğunlaştırdı ama asıl virüs vatandaşın cüzdanında…

Üstelik de koronavirüs’teki gibi haziran-temmuz’da bitecek diye kimse umutlanmıyor…

Oysa şimdi tam denetimin zamanı ve sırası…

(FOTO: SÖZCÜ)


Bahçedeki 1 TL’lik portakal tezgaha gelene kadar neden 5 TL oluyor…

1 TL’lik domates neden 7 TL oluyor…

Bir de bunlar pazardaki fiyatlar, marketteki fiyatlar bundan en az yüzde 30 daha pahalı…

Belediyeler, tarım il müdürlükleri, maliyeciler pazardaki bu fahiş fiyat farklarını denetlemeliler…

Üreticiden, malın hale giriş ve çıkışından pazara tezgaha gelene kadar olan süreci kontrol etmeli, kar oranları ve belgelerin uygun olup olmadığını denetlemeliler…

Yoksa koronavirüsten kurtulan dar gelirli vatandaşı pahalılık virüsü öldürecek  alimallah!...