Bir şehre yeni atanan mülki idare amirlerini, müdürlerini ziyaret etmek, onlara “hoş geldin”  demek hem nezaketen hem de çeşitli kuruluşların görevleri gereği yapmak zorunda da oldukları işlerden birisidir. Kimisi bilgi vermek zorunda oldukları için gider, kimisi de nezaket icabı…

Benim de yönetiminde olduğum Çukurova Gazeteciler Cemiyeti de Adana’ya Kahramanmaraş’tan atanan yeni Emniyet Müdürü Doğan İnce’ye bir hoş geldin ziyaretinde bulunmak istedi ve bunun için randevu talep etti.

Emniyet Müdürü Doğan İnce


Cemiyet, yönetim kurulu daha kısa bir süre önce de Adana’ya atanan Vali Süleyman Elban’ı makamında ziyaret etmişti.

Fakat aradan 10 gün gibi uzun bir süre geçmesine rağmen Emniyet Müdürü Doğan İnci, Gazeteciler Cemiyetine randevu vermediği gibi bir de emniyet müdürlüğü özel kaleminden Cemiyet’e ilginç bir not gönderilmiş.

Bu notta “Sayın Emniyet Müdürümüzü ziyarete gelecek olanların isimleri, görevleri, telefon numaraları bildirilsin" denilmiş.

Biz bu duruma Cemiyet olarak çok şaşırdık tabi.

Çünkü ilk kez böyle garip bir durumda karşılaşıyoruz.

Biz şimdiye kadar Adana’ya atanan bütün eş düzeydeki bürokratlara, Valilere, emniyet müdürlerine, başsavcılara böyle ziyaretler yaptık ama hiç birisinden böyle bir taleple karşılaşmadık.

Çok da garip geldi.

Çünkü zaten Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin bütün üyelerinin listesi, isimleri, telefon numaraları Emniyet Müdürlüğü’nde vardır. Zaten Cemiyet üyelerinin hepsi sarı basın kartı sahibiler. Bu sarı basın kartları da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından çok sıkı süren bir denetim sonucu hak sahiplerine veriliyor. Hepsi soruşturmadan geçiyor ve bu soruşturmaların çoğu da zaten emniyet müdürlükleri kanalıyla yapılıyor. Zaten yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızın bir sorunları olması halinde görev almaları yasal olarak mümkün olmaz.

Kaldı ki Çukurova Gazeteciler Cemiyeti zaten Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı olan Dernekler Masası’nın denetimine açık bir kamu yararına çalışan bir dernek statüsünde.

Buna rağmen neden böyle bir talepte bulunuluyor anlamış değilim.

Bu arada söylemeliyim ki,  biz şimdiye kadar ne müdürler, ne başsavcılar, ne valilerle çalıştık.

Biz bu memlekette 70’li yıllardan beri gazetecilik yapıyoruz, polis adliye muhabirliği yaptık.

Bundan önceki bütün Emniyet Müdürlerine bırakın Cemiyet olarak gitmeyi gazeteciler ferdi olarak bile gidebiliyorlardı.

Şöyle gerilere gidip 1980’li yıllardan itibaren saymaya kalkarsak, Gültekin Demir, Naci Parmaksız, Salih Dost, Engin Aksan, Mehmet Cansever, Kamil Tecirlioğlu, Mehmet Aksu, Mehmet Cebe,  Kemal Bayrak, , Ümit Batıbay, Ramazan Er, Osman Ak şu anda ilk aklıma gelen emniyet müdürleri ve bunların hepsiyle şahsen tanışırım, bir kısmıyla da halen dostluğum devam etmektedir, emniyet müdürlüklerini bırakıp emekli olmuş olsalar bile görüşmelerimiz sürmektedir.

Adana Valisi gelir gelmez ilk olarak Gazeteciler Cemiyetini kabul etti.

Bir “Hayırlı olsun”a gelecek insanlardan üstelik de Çukurova Gazeteciler Cemiyeti gibi saygın bir kurumdan böyle isim, soyad, telefon, listesi isteyerek bu şehirde basınla ilişkiler nasıl yürütülecek?

Bir gazeteci bir emniyet müdürü ile gerekli hallerde bire bir olarak, hatta bazen acil ve ani olarak bile görüşebilmeli.

Umarım sayın Emniyet Müdürü belki de kendi iradesi dışında gelişmiş olan bu uygulamayı yeniden bir gözden geçirir.

Biz ilimize atanan bir bürokrata Adanalının konukseverliğini göstermek adına “Hayırlı olsun” deme konusunda ısrarcıyız.