Menemen, özellikle yaz aylarında sofraların değişmez yemeğidir. Sınıf farkı gözetmeyen bir lezzettir.

Onun için fakir, zengin herkesin damağını şenlendirir.

Soğanlısı mı, soğansızı mı daha iyi olur? Peynir konur mu konmaz mı? Zeytinyağı ile mi tereyağı ile mi yapılmalıdır? Türk müdür, Akdenizli midir?

Sorun sorabildiğiniz kadar!

Bu soruların çoğunun kesin bir yanıtı yok. Her babayiğidin kendine özgü bir menemen yapışı vardır.

Bana sorarsanız, menemenin ana malzemeleri, yumurta, domates ve sivri biberdir. Yağ olarak zeytinyağını tercih ederim.

Aslı budur ama içine soğan koyana da, beyaz peynir ilave edene de, hatta közleme patlıcanlı yapana da, tereyağı kullanana da itiraz etmem.

Çünkü herkesin lezzeti kendisinedir.

Yalnız bildiğim tek gerçek varsa, o da en lezzetli menemen, temmuz, ağustos ve eylül aylarında yapılır.

Çünkü biberin, domatesin en lezzetli olduğu zaman bu aylardır.

Ayrıca menemenin bu aylarda maliyeti de düşer.

Yani daha ucuza karnınızı doyurabilirsiniz.

Bunu ben söylemiyorum. “Menemen Endeksi” nin ortaya koyduğu bir gerçek. Endeksi hazırlayanlar, Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr.Veysel ulusoy ile Dr. Caner Özdurak.

Yapılan çalışmaya göre, Ağustos ayında soğansız menemenin maliyeti bir önceki yıla göre 7.6 puan düşmüş. Soğanlı menemendeki düşüş ise 5.6 puan.

Bu düşüşte çarliston biber ile domatesin ucuzlayan fiyatları etkili olmuş.

Bir diğer etken de yumurta fiyatlarının düşmesi. Bunun nedeni de, Irak’a yumurta ihraç edemeyen üreticinin elde kalan malları iç piyasaya sunması.

En pahalı menemeni İzmirlilerin en ucuz menemeni de Konya ve Karamanlıların yediğini söyleyerek menemen faslına noktayı koyalım.

★★★

Geçenlerde gazetenin birinde bir haber okudum, şaşırdım kaldım.

Haber tarhana çorbası üzerineydi.

Hani öve öve bitiremediğimiz, lezzeti ile damaklarımızı çatlatan, her derde deva tarhana çorbası hakkında.

Beslenme uzmanı Gizem Gençyürek, haberde tarhananın tüm bu özelliklerinin üstüne kalın bir çizgi çiziyordu.

“Kış aylarının doktoru” dediğimiz bu ünlü çorba, meğerse bizi yıllardan beri kandırıyormuş!

Gençyürek”e bakılırsa, tarhana diyabet hastalarının baş düşmanıymış.

Kandaki şeker oranının hızla artmasına ve düşmesine neden oluyormuş. Gastriti azdırıp, mide asitinin salgısını artırıyormuş.

Ayrıca içine konan sebze ve baharatların besin değeri, güneşte kurutma sırasında yok olup gidiyormuş. Onun için soğuk algınlığına falan iyi geldiği pek doğru değilmiş.

Uzmana göre, tarhana çorbasını zararlı hale kılan suçlu, kullanılan beyaz un. Son yıllarda bir çok hekimin saldırısına uğrayan beyaz un, burada da saldırıdan nasibini almış durumda.

Eğer tarhanayı sağlıklı kılmak istiyorsanız, kepeği alınmamış tam buğday unundan yapmanız gerekiyormuş.

Gizem Gençyürek savında pek de haksız görünmüyor. Tabii beyaz un, söylendiği gibi zararlıysa!

Bir “un sever” olarak, beyaz unu aklayacak bir araştırmayı merakla bekliyorum.

Yani yumurtada, tereyağında olduğu gibi, tıbbın beyaz un konusunda da özür dilemesi en büyük dileğim.

O zaman tarhana da aklanacak, francala ekmeği de yine sofralarımızın baş köşesine oturacak!