Üç aya yakın süredir evde kapalı kalınca geçmişin hasretini türkü dinleyerek bastırmaya başladım. Hani derler ya “burnumun direği sızlıyor”. Bir Sivas türküsü düştü aklıma...

Asrı Gurbet Harap Etmiş Köyümü
Bülbül Gitmiş Baykuş Konmuş Gel Hele
Ben Ağayım Ben Paşayım Diyenler
Kapıları Kitlemişler Gel Hele

Gel Hele De Kömür Gözlüm Gel Hele
Gel Hele De Dudu Dillim Gel Hele

Bir Ev Burda Bir Ev Karşıda Kalmış
Sorun Hele Bizim Komşular N'olmuş
Kırk Senelik Ağaç Kurumuş Kalmış
Bizim Köye Benzemiyi Gel Hele

Anladığınız gibi bana da geldiler. 50’li yaşlardaki Türkiye’mi ne çok özlemişim meğer...

Aydın bir insan geçmişi özler mi? Özlüyorum. Hele de şu son dönemlerde ülkeme ve yaşananlara bakınca... Ben ve akranlarım bu yaşlara gelene kadar çok önemli olaylara tanıklık ettik. Yani toplumun hafızasıyız. Ve bu son kararla bizleri bir nevi karanlığa hapsettiniz. Her yeri açtınız, bizleri çürümeye bıraktınız. Sağlıklı, aktif bir sürü insanı evlere kapattınız. 50 metrekare, güneş dahi görmeyen evlerde yaşayanları unuttunuz.

Hastanelerde yer kalmayacak diye korktunuz, Atatürk Havalimanı’nın pistine hastane yaptınız. Başlarken adı “Sahra” idi, Koronavirüs için kullanılacaktı. Şimdi ise sağlık turizmine açacakmışsınız! Rahmetli İnönü yaşasaydı ”Hadi canım sende” derdi!.. Efendiler, sağlık turizmi için “PİST” lazım değil mi?

Değerli okurlar; son dönemlere gelinceye kadar, insanımız bugünkü kadar kararsız ve yarın endişesi içinde değildi. Ne oldu, neler oluyor? Ülkem tanınmaz hale geliyor. Boğuluyoruz beyler, boğuluyoruz!....

Ayırım ve ayırımcılık diye bir kavram var mıydı?

Siyaset ve siyaset terminolojisi böyle miydi?

Milliyetçiliği ayaklar altına alırım dendi mi?

Kamu atamalarında “liyakat” ön koşul olarak aranmaz mıydı?

ÖSYM ülkenin en güvenilir kuruluşu değil miydi?

Adaletin verdiği kararlar tartışılır mıydı?

Medya özgür değil miydi?

Ülkede yargının verdiği kararlar, bu denli uluslararası yargıdan döner miydi?

Karikatüristler hapisanelere tıkılır mıydı?

İktidar ile belediye başkanları rakip miydi?

Güçlü Parlemento çok özel durumlar dışında kapalı kalır mıydı?

TV ekranlarından ölüm listeleri, kavanozda mermileri teşhir edenler ve bir gazetecinin akıl almaz tehditleri daha önce görülmüş müydü? Yapmayın, etmeyin. Sıkı yönetimlerde bile medya sık boğaz edilmedi. Medyanın yüzde 95’i sizi her gün allıyor pulluyor.

Değerli okurlar; bu söylediklerim buzdağının sadece görünür tarafı.

Uçacaktık hani! Şu anda ekonomik sıkıntıların dayanılmaz hale geldiğini görün artık.

Ülkemi yönetenler; bir yandan pandemi bir yandan ekonomik ve sosyal problemler ortada iken nelerle uğraşıyor!

Seçimler nasıl kazanılırın hesapları yapılıyor. Yetmiyor, barolar, meslek odalarını parçalayarak muhalif seslerin nasıl kesileceği düşünülüyor. Çok merak ediyorum, bu korona günlerindeki sağlık kahramanlarının meslek odalarını da bölecek misiniz? Zira TTB’yi bilimsel kurula bile almadınız, neden? Çünkü o odayı henüz ele geçirememiştiniz.

Değerli Okurlar; muhalefet, parlamentonun açılması için önerge veriyor!.. Peki Meclis Başkanı Sayın Şentop ne cevap veriyor, ”Şu anda toplanması için acil bir durum yok”!!! Ben de diyorum ki, Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne ülkenin bu denli acil durumlarla karşı karşıya olduğu bir dönem hatırlıyor musunuz?

Böyle bir dönem yok Sayın Başkan! Dünya büyük bir pandemi ile karşı karşıya. Ülkem bu pandemi nedeni ile kavruluyor. Ekonomik sıkıntıları hep birlikte yaşıyoruz. Pahalılık ve işsizlik tavan yapmış. Ege Adaları, Doğu Akdeniz’deki petrol konuları, Suriye’de neler oluyor?

Yönetenler; yandaş medya size iyilik etmiyor. Halkın nasıl sıkıntıda olduğu gerçeğini sizlerden saklıyorlar. Ülkedeki haksızlık ve hukuksuzlukları yansıtmıyorlar. Geride kalan üç beş medya ve TV’lerde yapılan eleştirileri ciddiye alın. Bu eleştirilerin çoğu manifesto! Eleştirenlerin, size asla ve asla bir düşmanlıkları yok.

Muhalefet eksik ve aksaklıkları dile getiriyor. Muhalif medyayı da kucaklayın. Onlarda 83 milyonluk “Milletim” dediğiniz kesimin bireyleri. Amaçları gerçekleri dile getirerek Yüce Türk Ulusu’nu en güzel yelere taşımak. Muhalif diye tanımladığınız o kesimler de gerçek birer vatanseverlerdir.

Değerli Okurlar; gelecekte “Baskın” seçim var. Artık bu, iktidar için kaçınılmaz.Meclis açılır açılmaz da süratle seçimi nasıl kazanırım hazırlıkları yapılmıştır, tez elden yasalaşması sağlanacak ve korona bahane edilerek siyasi meydan toplantıları yapılamayacak denecek.
Muhalif medya susturulmaya çalışılacak.

Yandaş medya ve TV’ler alabildiğine yayınlara başlayacak.

Muhalefete her türlü engelleme yapılacak.

AKP ve MHP’li yurtseverlere sesleniyorum!

Demokrasilerde, iktidarlar sonsuz değildir. Sadece bir nöbettir. Nöbeti biten gider, yenisi gelir. Lütfen bunun bilincinde olun. Esas olan devlettir, millettir.

SON SÖZ: “Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelmeye çalışır.” Paul Valery