Bugün sizlerle yeni bir konuyu paylaşmayı düşünüyordum ancak Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği açısından son derece hayati olan başka bir konuyu derinliğine yazma gereği duydum. Konu; 19-20 Aralık’ta yapılan 3. Uluslararası ASSAM İslam Birliği Kongresi’nde Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi’nin kongrenin toplanış amacını “İslâm Ülkelerinin ortak bir irade altında toplanması için gerekli müesseseler ve müesseselerin olması gereken mevzuatını tespit ederek karar vericilere bir model sunmaktır” olarak belirtmesi! Yani bu ne demek oluyor? Bir nevi İslami devlet anayasası yaratmak oluyor. Yanlış duymadınız...

Kan donduran bu meseleyi bir TV programında Emekli General Sayın Haldun Solmaztürk tüm açıklığı ile dile getirdi. Korkunçtu, inanın dinlerken irkildim. Sanki Cumhuriyet’ten intikam alma hazırlıkları yapılıyordu! Tabii bu konuşmaya kulak kesilmemin sebeplerinden biri de, son üç yazımdan da hatırlayacağınız Cumhurbaşkanı Eski Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin isminin geçmesiydi.

Sayın Haldun Solmaztürk’ün bu eski başdanışmanın Üsküdar Üniversitesi işbirliği ile yapılan ASSAM toplantısında konuşulan “İslam Birliği Anayasası” ile ilgili maddelerini saymaya başlamasıyla beynimden vurulmuşa döndüm. Geçmişten beri zaman zaman gizli saklı dile getirilen Cumhuriyet düşmanlığı artık herkese açık toplantılarda aleni konuşulur hale gelmişti. Ve meğerse bu İslam birliği anayasa hazırlığı uzun zamandan beri de yapılıyormuş! Bu yapılan üçüncü toplantı olup, 2023’e kadar dördüncüsünün de tamamlanması planlanıyormuş. Sayın Haldun Solmaztürk bu toplantıdaki her atılımı tüm ayrıntısı ile dile getirirken, bunun başlı başına bir proje olduğunu da ifade etti!.. Bu anayasa taslağı ile demokrasi reddediliyor, şeri hükümler esas alınıyordu!.. Hele hele hazırlanan anayasa taslağında bir madde var ki! Eyvah eyvah.... “Egemenlik Şeriatındır. Şer’i hükümler dışında egemenlik ihdas edilemez”. Yani yargı şer-i hükümlere göre karar verecek! Ve daha da vahimi, bunlar dile getirilirken Diyanet İşleri Başkanı ön sırada oturuyor ve alkışlıyor! Sonradan anlıyoruz ki bu hazırlıklar içinde Diyanet İşleri Başkanı da etkin isimlerdenmiş. Anayasa taslağına göre  Dünya İslam Birliği kuruluyor, başkenti İstanbul, dili Arapça, yeni bir bayrak ve özerk bir yönetim!  Kurulacak İslam Birliği içindeki islami oluşumlar ise; Avrupa İslam Kuruluşları, Afrika, Avrupa, Latin Amerika, Uluslararası Kudüs ve Asya Pasifik İslam ülkeleri.

Kurulacak devletin adı ”İslam Ülkeleri Birliği Konfederasyonu”. Devlet Başkanı aynı zamanda ”Halife” olacakmış. Bu toplantıda ortaya konulan anayasa taslağına göre Türk Devleti ortadan kaldırılıyor ve yerine şeriat devleti kuruluyor.

Değerli Okurlar; Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yurttaşı olarak, ülkenin cumhurbaşkanına sormak istiyorum?

Güvenlik başdanışmanınızın faaliyetlerinden bilginiz var mı?

Sizin bilginiz olmadan devlet kuruluşları THY, Makina-Kimya, Aselsan, TAİ ve Havelsan gibi devlet kuruluşları bu irtica-i toplantıya nasıl sponsor olabiliyorlar?

Bu adam hangi sıfatla mevcut anayasal düzeni yıkım çalışmaları yapabiliyor?

Bu gücü nereden alıyor?

Bu zatı siz göreve getirdiniz, bu yaptıklarını görünce neden siz, kendisini görevden almadınız da o istifa etti?

İstifa edince bu suçlar ortadan kalkıyor mu? Bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?

Sayın Cumhurbaşkanı; bu konuda kamuoyunu aydınlatmayı düşünüyor musunuz? Bu yapılanlara onun kendi fikridir denilemez. O, sadece bir birey değil aynı zamanda da ülkenin en büyük makamı olan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı görevindeydi!.... Bunlar T.C. Devleti’ni ve onun anayasal düzenini yıkarak, din devleti oluşturma girişimleri değil midir?

Gelelim Diyanet işleri Başkanına!... Siz “Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanı” değil misiniz? Böyle bir toplantı yapılacağı ve bu toplantıya katılacağınız konusunda kimi bilgilendirdiniz? Bağlı olduğunuz makamdan yani Cumhurbaşkanlığından izin aldınız mı? Sizin görevleriniz anayasal olarak belli değil mi? Peki bu toplantıda bulunmanız bir anayasa ihlali değil mi? Daha da önemlisi bu koşullarda istifa etmeyi düşünür müsünüz?

Değerli Okurlar; bunlar burada bitmiyor. 111 ülkeden 11.600 öğrenci Türkiye’ye getiriliyor ve özel eğitime tabi tutuluyor. Peki bu gelenlerin ihtiyaçlarını, konaklama masraflarını kim veriyor? Milyon masrafın kaynağı nereden? Diyanet’ten mi? Bu öğrenciler neden getiriliyor ve ne eğitimi veriliyor? Sonra nasıl kullanılacaklar? Bu harcamaları Diyanet karşılıyor olacak ki, hali hazırda 22 üniversite bütçesi kadar olan bütçesi yetmiyor, bir de ek bütçe talebinde bulunuyor!....  Bu masraflar yapıldığına göre, ülkede ekonomik sıkıntı yok demek. Sıkıntı halkta!

Durun bitmedi; bu toplantıya destek veren kurumlar; Bursa, Beyoğlu, Sancaktepe, Sultangazi Belediyeleri. Zaten son toplantıya da Bahçelievler Belediyesi ev sahipliği yapıyor. Katılanlar arasında Dumlupınar Üniversite Rektörü de söz alıyor ve “Biz, üniversite olarak İslam Birliği’ne önem veriyoruz. Geçen yıl 450öğrenci, bu yıl da 2000 öğrenci dışarıdan geliyor, onları yetiştiriyoruz” diyor. Bunu bir Üniversite Rektörü söylüyor! Başka bir ilginç nokta ise bu toplantıda Yemen askeri ataşesi var, hem de resmi kıyafeti ile. Aranızda orada ne arıyor diye merak eden oldu mu? Valla ben merak ettim.

Bu ülkede bunlar olurken Sevgili Muhalefet, sen neredesin? Allah aşkına şu salı günleri yaptığınız grup toplantılarından çıkın da arada halkın arasına katılın. Bunları anlatın, paylaşın, sizi  görsünler!...Ülkenin varlığına karşı yapılan bu aymazlıklar, sadece iki televizyon kanalı ve birkaç vatanseverin üstüne mi kalmalı? Bu Cumhuriyet’in hangi koşullarda kurulduğunu hatırlıyor musunuz? Açlık ve sefalet vardı. O insanlar ölümü göze alıp ne ekmek, ne aş dediler. Sadece VATAN ve özgürlük dediler. Siz aklınızca siyaset yapıyorsunuz ama onu da beceremiyorsunuz! Uyanın !.... Demokratik Cumhuriyet’in temelleri dinamitleniyor!!

Ekranlarda bu konu ile ilgili yorum ve karşıt duruşları için iki TV kanalına, vatansever konuşmacılarına ve Sayın Rıfat Serdaroğlu’na şükranlarımı sunuyorum. Bu konuda TV’deki konuşmacı kahramanların isimleri , tüm vatanseverlerce zaten biliniyor, o nedenle isimlerini yazmama gerek yok. Selam olsun onlara.

SONSUZA KADAR LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYET...


SON SÖZ:
UNUTMA BAŞINA GELEN KÖTÜ ŞEYLER OTURUP ÜZÜLMEN İÇİN DEĞİL, GÜÇLENİP AYAĞA KALKMAN İÇİNDİR. (ANONİM)