Önce emeklilerin maaşlarından kesintiler yapılacağı haberleri geldi. Sonrasında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yalanlandı.

Bugün bunu yalanlarsın, yarın başkasını yürürlüğe sokarsın. Bu durum kaçınılmaz. Bağı, bahçeyi sattılar, sarı ineğe göz koydular. Kasada para kalmadı, nereden bulacaklar?

★★★

Petrol mü bulduk? Hayır! Altın madeni mi keşfettik? O da değil! Elmas? Tık! O zaman nereden bulunacak bu kadar para?

İktidar şimdi “gara gara” düşünüyor! Peki, buraya nasıl gelindi?

Suriyelilere 40 milyar dolar harcandığı söylendi. Yalan tabii ki! Kim bilir nereye gitti?

“Bu mermi, kurşun, kalkan uçaklar, helikopterler fıstık, leblebi mi dağıtıyor. Bunların hepsi para değil mi, ekonomi değil mi?” denildi. Sahi Türkiye ne kazanmak için savaşa girdi?

★★★

Saraylarından, uçaklarından, ejder meyveli içeceğinden, bilmem kaç metrekare halıdan, valilerin milyonlarca liralık arabalarından, diyanetin bitmeyen harcamalarından mı tasarruf edilecekti?

Sınırsızca, umarsızca, hunharca yandaş şirketlere dağıtılan ihaleler, yap-işlet-devret ile 20-25 yıllık ipotekler... Yolsuzluklar, hırsızlıklar...

Sonunda para bitti! Har vurup harman savuran, milletten topladığı vergileri avuç avuç dağıtan İktidar dar gelirliye kırdı dümeni...

★★★

Mevcut para artık partiyi doyurmaya yetmiyor. Daha fazlası gerekiyor! Geliri artıracaksın da nasıl yapacaksın?

Emeklilere sertçe dokunmak aynı zamanda AKP’nin siyasi hayatını noktalamak anlamına gelir. Ciddi anlamda oy kaybı getirir. “Batıyoruz” itirafının yanında da “Partiyi kapatıyoruz” demenin başka şeklidir.

★★★

Ya Merkez Bankası’nın parası? Ona zaten çöktüler. Hazine’ye gelir olarak devrettiler. Bu durumu belki bir süre daha sürdürebilirler. Zira sürekliliği halinde Türk Lirası’nın değer kaybını, faiz, döviz ve enflasyonun yükselmesini önleyemezler.

O zaman gelsin yine yeni vergiler! Kıdem tazminatlarına da el attılar mı, emeklilerden de hafifçe kırptılar mı, bu yılı idare ederler.

★★★

Medyayı ele geçirip yıllar yılı milleti “başarı” palavrasıyla kandırdılar. Borca teşvik ettiler. Şimdi insanlar harcamak için değil, borçlarını ödemek için çalışıyor.

Ülkemizde yüzyıllardır süren gelenektir. Tecavüze uğrayan tecavüzcüsü ile evlendirilir.

Zenginin ekonomiyi övdüğü, fakirin ise dibi gördüğü bir ülkede kuru soğan ve patates için kuyruğa giren, hâlâ “Hükümetimiz sağ olsun” diyen, sadaka bekleyen halk kitleleri için ne güzel, ne kutlu haber!

En güzeli, bırakın yaşayıp görsünler!