Modern dünyanın gördüğü en büyük salgın hastalık günlerini yaşıyoruz. Normal şartlarda insanlar bu kadar çok hasta olmaz.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Yoğun bakım yatak doluluk oranlarımız da şu an yüzde 60’larda...  Salgına rağmen gerek servis gerek yoğun bakım odalarımız salgın öncesi kadar bile dolu değil!” dedi açıklamasında...

★★★

Yeni hastaneye gerek yok demek bu... Dolu olsa da fark etmez. Şehir hastaneleri iş yapsın diye açıldığı bütün illerde çok sayıda devlet hastanesi kapatıldı. İhtiyaç duyulursa rahatlıkla onlar yeniden devreye alınırdı.

Seyrantepe’de 600 yataklı Yeni Etfal Hastanesi’nin inşaatı biteli 3 yıl oldu. Bir türlü açılamadı. Acaba yıkılıp tekrar yapılır mı? Yandaşa bu zor günlerde bir yolla para aktarılmalı!

★★★

Peki, biz ne yaptık? Atatürk Havalimanı’nın milyarlarca dolarlık iki pistinin içine edip üzerine beton döküp sıfırdan hastane inşaatına başladık!

Sahi “kalıcı” sahra hastanesinin planını-projesini kim bu kadar kısa sürede çizdi? Kendisine ödül vermeli! Yoksa çok önceden mi projelendirilmişti? Eğrisi doğrusuna denk geldi. Adrese teslim mi edildi?

★★★

Bakanın dediğine göre madem salgın öncesinden bile iyi durumdayız, neden gereksiz ve ihalesiz para gömüyoruz betona?

Bugüne kadar 18 şehir hastanesinin sözleşmesi imzalandı. Bunlardan 11 tanesi hizmete girdi. Hepsi gelir garantili... Gelir için de hasta gerekli!

Eğer ihaleyi alan şirket belirli gelire ulaşamıyorsa, devlet taahhüt ediyor farkı ödemeyi...

★★★

Alengirli para konuları “ticari sır” gerekçesiyle açıklanmıyor. Hesaplamalara göre ödenecek toplam para 95 milyar dolara çıkıyor. Ne güzel iş! Ben vergi ödüyorum, paramın nereye gittiği bana sır! Uçan hastane yapar, yanına kanal açarsın o paraya!

Yeni İstanbul Belediyesi yönetiminin açıkladığı, AKP döneminde yapılan araba kiralama rakamlarına bile sayfa sayfa itiraz edenlerin 95 milyar dolara gıkı çıkmadı. Kimse yalanlamadı!

★★★

Bu hesaba göre 1 şehir hastanesine karşılık 1200 yatak kapasiteli 29 hastane yapılırdı. Üstelik devlet hastaneleri kapatıldığından şehir hastaneleriyle birlikte yatak sayısı da artmadı!

AKP gitse ne değişecek? Yeni gelen muhtemelen beyhude itiraz edecek. Hiçbir şey fark etmeyecek! Neden?

★★★

Öyle bir kurgulamışlar ki... Bu garantili hastanelerin tahkim makamı Londra mahkemeleri... Kişi kendinden bilir işi... Güvenilmez buluyorlar Türk mahkemelerini...

Garantiye almışlar 25 yıllık milyarlarca dolarlık geliri... O kadar da kesmedi... Devlet şirkete sözleşme süresini 49 yıla kadar uzatma imkanı verdi.

Sadece bugüne kadar ödediğimiz vergilerimiz gitmedi. Önümüzdeki 49 yıl boyunca ödeyeceğimiz vergilerimiz de gidecek. Çoluk çocuk, torun torba bile ödeyecek!


Türkiye ekonomisinin hali Survivor 2020


Ünlüleri gönüllüleri toplayıp adaya götürüyorlar... Sözde zor şartlarda yaşıyorlar. Bıraksınlar adayı, burada yapsınlar Survivor’ı... O zaman görelim gerçek aslanları...…

Bakalım her gün toplu taşıma kullanıp, pazardan ucuza domates almaya çalışıp eve virüs kapmadan dönebilen çıkacak mı?

★★★

Her şey normale döndüğünde, çoğumuz için artık çok geç olacak. On binlerce psikopata dönüşmüş insanla yaşayacağız... Bunu bilmek bile yeterince ürkütücü...… Bunca profesörü tıp fakültesine gidenler bu kadar görmedi... İnsanlar günde 12 saat enfeksiyon hastalıkları uzmanlarını dinleye dinleye Tıpta Uzmanlık Sınavı’na girecek hale geldi...

★★★

Vatandaşlarına, macera dolu ıssız ada yokluğunu yaşatan, kah acı çekeceğiniz, kah kahrolacağınız bir ekonomik survivor deneyimi sunan ülke neden borç ararken IMF’nin kapısını çalmıyor sizce?

Piyasada dolar bazında yüzde 7-8 faizli borç bulsa, öpüp başına koyacakken niye bizzat “İcra Direktörü” olduğu IMF’nin yüzde 1.5 faizli 5 yılda geri ödemeli kredisini almıyor?

★★★

Tamamen siyasi! Yıllarca “Bizden borç istediler” hikâyesi anlattıktan sonra gidip IMF’den para istemek, karizmayı çizdirmek demek!

Bizim IMF’ye borç verme hikâyemiz, 2009 yılında gerçekleşmişti. Ortada borç isteme falan yoktu ama nasıl da rahat anlatıyordu!

★★★

Olayın aslı şöyleydi; 2008 yılında dünya ekonomileri ekonomileri krize girdi.

IMF rezervlerini artırmak için üyesi olan 189 ülkeye sordu; “İhtiyacımız olursa faizi karşılığı havuza ne kadar para aktarabilirsiniz?” Rutin bir uygulamaydı.

Üye ülkeler eğer para istenirse durumunu gözden geçirecek ve müsaitse faizi karşılığında beyan ettiği parayı IMF’ye verecekti.

★★★

Japonya 60 milyar dolar, Çin 43 milyar dolar, Fransa 42 milyar dolar, İtalya 31 milyar dolar, İspanya 20 milyar dolar... Güney Kore’den Hindistan’a, Polonya’dan Kolombiya’ya kadar herkes üç-beş bir şey söyledi.

Türkiye; “Benden de 5 milyar dolar” diye ilave etti. Nitekim “25 milyar dolar veriyoruz” desek ne fark edecekti?

★★★

Amerika Birleşik Devletleri
açık kalırsa kalanın tamamını ödemeyi taahhüt etti. Hiç ihtiyaç olmadı. Kimse para vermedi!

“Arkadaşlara verin dedim” cümlesinde işin aslı böyleydi... İhtiyacımız varken parayı neden istemediğimizi anladınız mı?

★★★

Ünlüler keyif çatarken, gönüllüler olarak vatandaş yoldan fırıncının geçmesini bekler hale geldi... Menüsü belli...

Yandaş medya usulü ızgara dış güçler... Fırında rabia soslu duble yol asfaltı... Deniz tuzu serpilmiş asma yapraklı Osmangazi Köprüsü halatı...

Salgın falan hepsi hikâye... Hepimiz aynı adada değil miyiz neticede? 2020 Survivor Türkiye’sinde...