Ülkeyi ne hale getirdilerse; rezervlerinin eridiğini Financial Times’dan, kamu bankaları vasıtası ile döviz satıp doları düşürmeye çalıştığını Bloomberg’den, Merkez Bankası ile ilgili haberleri Reuters’dan öğreniyoruz.

Bizim bankalardan, aracı kurumlardan çıkan araştırma raporları aman suya sabuna dokunma çekerler paçanı aşağı tadında...

★★★

Ülkede kriz mi var? Yok tabii ki... Herkes ev, araba peşinde... Tabii ki krediyle... Kurbağa misali... Yavaş yavaş ısınıyor tencere... Kurbağa sıcaklığa alışa alışa gidiyor ölümüne...

Sorana başkalarının zenginliğini örnek gösteririz. Fakirliğimize alışıp kendi kendimize eğleniriz...

★★★

Kriz yok ama bundan 7 yıl önce 2013’de milli gelir tarihi en yüksek seviye olan 12 bin 480 dolar seviyesindeydi!

Tabii kimse o kadar zengin değildi... Hesaplama yöntemi değiştirilmişti! Hepsi kâğıt üzerinde oldu bitti!

Ülke ekonomisi 2013’den sonra gün yüzü görmedi. Eski yöntemler denendi, 2015 yılı milli gelir tutarı 720 milyar dolar civarındaydı...

Kabul edilemezdi! Yoksa ne olacaktı 2023 hedefleri? Hemen revizyon yapılıp yüzde 20 artırılarak 862 milyar dolara yükseltildi. Cebe giren çıkan olmadı ama yine bi serinlik geldi.

★★★

Fakirleşme hız kesmedi... 2019 yılında kişi başına düşen gelir 9 bin 117 dolara geriledi... Altı yıl öncesine göre arada yüzde 20 artırıldığı halde kişi başı 3363 dolar fakirleşti bu ülke...

Durun bu daha ne ki? Bütün yabancı finans kuruluşları Türkiye’nin küçüleceğini söylüyorlar...

Tabii onlar bizim İstatistik Kurumu’nu tanımamışlar! Böyle bir ortamda bile işsizliğin azaldığını, enflasyonun düştüğünü açıklayan kurum Türkiye’yi büyütemeyecek mi? Büyütecek!

★★★

Boş verin, ne küçüldüğümüzü ne de büyüdüğümüzü aynı kaldığımızı farz edelim. Büyük başarı olur, onu da söyleyeyim.

2019 kişi başı gelir hesaplandığında dolar ortalaması 5.68 liraydı...

Türkiye’nin 2019 yılı için hesaplanan GSYH’sı 4 trilyon 280 milyar lira olarak açıklandı. Sıkıcı ve biraz teknik ama okumayı bırakma... Böl 2019 yılı dolar ortalaması 5.68 kura... Sen sıkılma diye ben böldüm, 754 milyar dolar çıktı.

Bu aralar dolar 6.85’te... Ortalaması şimdilik 6.53 seviyesinde... İşler daha da kötüleşmezse kişi başı 1000 dolara yakın fakirleşeceğiz bu gidişle...

★★★

İşler tam olarak da böyle değil aslında... Ülkede 5 milyondan fazla mülteci var... Üretirken 88 milyon kişiyiz... Kişi başı milli geliri bulalım derken 83 milyon kişiye bölüyoruz.

Onlar para kazanmıyor mu? Düşünün artık gelirimizin düştüğü çukurun boyutunu...

★★★

Cumhurbaşkanlığı sistemi ile geçen iki yılını anlatırken aklıma geldi. Kendisi krizden pek bahsetmedi ama her geçen gün ısınıyor kurbağanın tenceresi...

Zıplamazsa; süt, un, tereyağı, sirke, tuz ve karabiber... Pişmiş kurbağa bacaklarını önceden ısıtılmış servis tabağına yerleştirin. Sıcak sosu üzerinde gezdirin ve kıyılmış maydanoz ile süsleyin.

Afiyet ve şeker ile...


1 Bulgar Levası 4 Türk Lirası!


Cumhurbaşkanlığı sisteminin ikinci yıldönümü dolayısıyla yapılan konuşmanın yine her yerinde dış mihraklar vardı. Özellikle de Türk Lirası’nın değer kaybı...

Hangi ekonomiyi çökerteceksin ki? Mihrakların geçeceği o yolları zaten biz asfaltladık... Onlar gelirken biz ekonomiyi çoktan çökerttik. Dışarıya fırsat vermedik!

★★★

Sen milyarlarca doları tatlı tatlı ye, bitir. Yenisi gelmeyince de “Suç bende değil” deyip aradan çekil. O zaman kim bu gözlerindeki yabancı?

Bu arada sadece dolar yükselmedi, Türk Lirası bütün paralara karşı alçaldı! Başkanlık gelince ekonomi şahlanacaktı. Komşu Bulgarın 1 Leva’sı, 4 Türk Lirası’nı aştı. O bile olmuş anasının nikâhı!

★★★

Hâlâ dışarıdan “borç bulabilir miyiz?” diye bakıyoruz, halimiz çok acı! Dış mihraklara ihtiyacımız var. Yatırımcılar böyle yönetilen bir ülkeye gelmiyorlar!

Para değiş tokuşu yapmak için her ülkeye başvurduk. Sadece Katar ile anlaşma zemini bulduk. Çin de sadaka misali ufaktan para gönderdi.

★★★

Bunlar hani üst akıl, dış güçler, faiz lobisiydi? Neden aradık kendilerini? Milli ve yerli sermaye bitince “Gelin bize yatırım yapın, bari para verin” mi denildi? Hiç biri de olumlu cevap vermedi!  Ekonomiye dışarıdan müdahale var diyenlerin dışarıdan gelecek yardımı beklemesi biraz komik değil mi?

Borç ve sıcak para yolları kapalı... Merkez Bankası yaralı... Kamu bankaları limitini aştı... Buyrun siz bulun cevabı...

Diğer yandan döviz umudumuz turizme de bir bakmalı... Normal şartlarda bu mevsimde döviz basardı... İstanbul’da otellerin doluluk oranı yüzde 6’da kaldı... Milyonlarca insanın dolaylı ekmek yediği bir sektör duvara çarptı.

★★★

Dış mihrak hiç zahmet etmesin. Otursun seyretsin. Şimdi bana söyleyin; sanayi üretiminin azaldığı, yatırımların durduğu, işsizliğin patladığı, halkın fakirleştiği bir ortamda bu artan neyin ekonomisi? Hem fakirleşeceksin hem “Her şey kontrol altında” diyeceksin... Hadi yine iyisin!

Sizce hangisi daha kötü? Kendi söylediklerine inanması mı? Yoksa kendi söylediklerine inanmasa bile arkasında olması mı?

★★★

Bir ekonomi için en ürkütücü tablo çifte açık vermesidir. Hem cari açık hem de bütçe açığı veriliyorsa kısık ateşte yavaş yavaş un, şeker, yağ kavrulmaya başlanılır. Fazladan para basılıp kulak memesi kıvamına gelmesi sağlanır...

Zira bizde üçüncü bir açık daha söz konusu... Tasarruf-yatırım açığı...

Yüksek borçluluğu da eklemek “Helvaya fıstık ilave ettik” demek... Boşuna mı açıldı Ayasofya? Buyrun cenaze namazına!