Açlar, çaresizler, işsizler seslerini yükseltmeye başladılar. Çaresizim, işsizim, borçlarımı ödeyemiyorum, çocuklarıma ekmek götüremiyorum diye kendini yaktı.

Hastaneye kaldırdılar.

Hastanede öldü.

Kalp krizi dediler.

Açım, çaresizim, işsizim, çocuklarıma bakamıyorum diyebilmek için Cumhurbaşkanı’nın konuştuğu salonu seçti.

Beni işten attılar.

Çaresizim diye bağırdı.

Karga tulumba yaptılar.

Dışarı attılar.

Açım, çaresizim, işsizim diyebilmek için Meclis’in kapısının önünde kendini yakmaya kalktı.

Yakaladılar.

Onu da mahkemeye verdiler.

★★★

Geçim koşulları zorlaştıkça endişe, gelecek kaygısı, huzursuzluk, ruh sağlığının kayıp elden gitmesi artıyor.

Bunlar yan ürün.

Asıl ürün.

Ekonomik kriz.

Türkiye Güney Kore’yi yakalayacaktı. Eğitimde altın atılımlar yapabilecek, insanlarını eğitebilecek ve tıpkı Güney Kore gibi dünya pazarına en az 10 küresel marka ürün satabilecek aşamaya gelecekti.

Gelemedi.

Tuzağa düştü.

Çıkamıyor.

İşsizlik, yoksulluk, çaresizlik, borçluluk, kendini yakma, tuzu kuruların doldurduğu Cumhurbaşkanı’nın konuştuğu salonda “beni işten attılar, çocuklarım aç...” diye bağırmalar; bunların hepsi yan ürün.

Asıl ürün!

Ülke kötü yönetildi.

★★★

İşçinin karşısına!

Memurun karşısına!

Çiftçinin karşısına!

Esnafın karşısına!

Emeklinin karşısına!

Öğrencinin karşısına!

Öğretmenin karşısına!

Tüccarın karşısına!

Sanayicinin karşısına!

İşsizin de karşısına!

Çıkamıyorlar.

İşsizlerin sayısı İzmir’in nüfusunu geçti. Fiili işsizlik oranı yüzde 18’e çıktı.

Niçin?

Neden?

Anlatamıyorlar.

2002 yılında iktidara geldiklerinde sağcı, muhafazakar, liberal, soysal demokrat 4 eğilimin 4’ü de bu günkü iktidara oy vermişti. Bugün 4 eğilimin 4’ünü de yitirdiler. Türkiye’nin Güney Kore’yi yakalama fırsatını bozuk para gibi harcadılar.

★★★

Dünyanın gelişmiş ülkeleri arasına girecektik. Hedef ilk 10’a yerleşmekti. Ortadoğu’nun ekonomik olarak lideri, İslam dünyasının parmakla gösterilen ülkesi biz olacaktık. Ekonomik gücü sağlam, yatırımlarını hesaplayarak yapmış, fabrikaları, tarlaları, bankaları verimli çalışan, iyi eğitimli insanlarla doldurmuş, borç bulmadan büyüyebilen ülke olacaktık.

Hedef buydu.

2001 krizinin iki misli şiddetinde bir “ekonomik bunalım” yaşamaktayız.

Açım diye bağıran!

İşsizim diye yakan!

İnsanların ülkesi olduk.

Bu krizi demokrasi ile aşacağız diye düşünüp de iktidarı eleştirenlere FETÖ’cü lekesi vuruyorlardı.

Şimdi lekeyi ikilediler.

Kim iktidarı eleştiriyorsa “Askeri vesayeti güçlendirme hamlesi yapıyor” diye başlıyorlar.