Gazetelerdeki fotoğraflarında 30-35 yaşında görünüyor. Avukat Ebru Timtik, hapiste öldü. Açıklık grevine başlamış; “bana atılan suç doğru değil ve verilen ceza da adil değil, beni yeniden adil yargılayın” istemişti. Adil yargılama isteği uygun bulunmadı. “Açılık grevi” ile sesini duyurmak istedi ve sonra da “ölüm orucuna” geçti.

238 gün!

Uyudu, uyandı.

238 gün tekrarladı:

Bana atılan suç.

Doğru değil.

Bana verilen ceza.

Adil değil.

Beni yeniden yargılayın.

İnanmadılar.

Dinlemediler.

Aslında duymak istemediler. Avukat Ebru Timtik, ölüm orucundayken su, şeker, limon, vitamin, bitki çayları ile 38 kiloya kadar düştü ve son saatlerine yaklaştığında hastaneye kaldırıldı, doktorların bir umut diye çırpınışları altında gece saat 20.16’da kalbi durdu, hayatını kaybetti.

Rahmet.

Şefkat.

Esirgeme.

Gazabı aşamadı.

Avukat Ebru öldü.

★★★

Avukat Ebru!

Babasını bebek yaştayken yitirmiş, onu annesi fabrika işçiliği yaparak büyütüp okutmuştu. Hukuk diplomasını alınca “mazlumları savunacağım” diyerek Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi olmuş, maden cinayeti Soma patlamasında ölen işçilerin, Gezi olayları sırasında göz yaşartıcı gaz bombası kapsülleri darbesiyle 15 yaşında yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın, dergi satarken gözaltına alınıp hapiste dövüldüğü için beyin kanaması geçirip bu dünyadan göçüp giden Engin Çeber’in hak savunuculuğuna soyunmuştu. Avukat Ebru, kimliği gizlenen bir tanık ifadesiyle suçlanmıştı: DHKP-C Silahlı Terör Örgütü’ne üye olduğu, yakalanan örgüt üyelerine yurt dışındaki örgüt liderinden talimatlar ilettiği, irtibat sağladığı, kuryelik yaptığı iddiasıyla yargılanmış, suçlu bulunarak 13 yıl 6 ay hapse mahkum edilmişti. 12 Eylül 2018 tarihinden beri hapiste yatıyordu. Avukat Ebru, “Suçsuzum, bana verilen ceza adil değil” derken “doğru söylüyor” olması, “yalan söylüyor olması” kadar aynı ihtimal ağırlığında düşünülemez miydi?

Düşünülmedi.

Düşünülseydi.

Adalet, adalet olacaktı.

★★★

Aralarında İstanbul, Ankara, İzmir’in de bulunduğu 33 kentin Baro Başkanı’nın “Risk altında olan sadece Avukat Ebru’nun hayatı değil savunma hakkının da kendisidir” çağırılarına da kulaklar sağır edildi.

Avukat Ebru!

Bana atılan suç.

Doğru değil.

Bana verilen ceza.

Adil değil.

Beni yeniden yargılayın.

İsteği yerine getirilmedi.

Hapiste öldü.

İnsanlık da öldü.