Türkiye’nin yetiştirdiği çok değerli ekonomistlerinden biri olan Prof Dr. Bilsay Kuruç, bir sempozyumda açılış konuşmasında şu bilgiyi verdi: “Türkiye’ye son 15 yılda 1 trilyon dolar kayıtlı para girmiş. Kayıtsızı bilinmiyor.”

Bilsay Hoca soruyor:

“Tuhaf!

Para nereye gitti?”

Aslında nereye gittiğini biliyor fakat bizlere “başını iki elinin arasına al düşün” diye bir ciddiyet kapısı aralıyor.

Köprüler yapıldı.

Hazine garantili.

Tüneller yapıldı.

Hazine garantili.

Hava alanları.

Hazine garantili.

Hastaneler.

Hazine garantili.

Kâr edeceklerdi. Devletten bir kuruş çıkmayacaktı. Hiçbiri projelendirildiği hedefine ulaşmadı. Hazine garantiyi ödüyor. Yapanlar zengin.

Kızılay’ı aracı yapıp Amerika’daki vakıflara dolar yolluyorlar.

★★★

Bilsay Kuruç, konuşmasında bir bilgi daha verdi: “Dünyanın milli geliri 80 trilyon dolara ulaştı. Türkiye bunun ancak yüzde 1’ini üretiyor.”

İki elin var.

Bir başın.

Başını kaşı.

Ve düşün.

Dünya milli gelirinin ancak yüzde 1’ini üretebilme noktasında çakılıp kalmış Türkiye’de “İş bulmak için duaya sarılanların sayısında patlama” olmuş.

Üretim çakılmış.

Fabrika işçi azaltıyor.

Çiftçi tarlayı terk ediyor.

Dua ne yapsın!

İşsizlik.

Fakirlik.

Faciaya dönüşmüş.

★★★

Doğalgaz, elektrik, su, telefon faturaları özellikle işçi, memur, emekli, çiftçi, esnaf aylık gelirlerinin yarısını yutar oldu. Aileler “fatura mahkumu” haline geldi.

Doğalgaz.

Elektrik.

Su ve telefon.

Vergi memuru yapıldı.

Fatura içeriğine sızmış vergiler kabardı. Halkın yüzde 56.5’i “gelirinin giderlerini karşılamadığını ve geçinemediğini” söylüyor.

8.6 milyon kişi:

Aylık geliri:

673 TL’nin altında.

6.5 milyon emekli:

Aylık geliri:

2000 TL’nin altında.

2 milyon kişi:

Aylık geliri:

1.500 TL’nin altında.

847 bin dul, yetim:

Aylık geliri: 1000 TL’nin altında.

Türkiye’nin yarısından fazlası ağır geçim sıkıntısı çeken ülke oldu. Yeterli beslenemiyor. Yeterli ısınamıyor. Yeterli barınamıyor. Yeterli eğitim alamıyor. Yeterli spor yapamıyor. Yeterli okuyamıyor. Yoksulluğu kendine yakıştıramayıp intihar eden baba sayısı artıyor.

Bak bu tabloya!

Başını taşa vur.

Ve düşün.

★★★

Siyasi güç tek bir kişide toplandı. Yolsuzluk tavan yaptı. Kanıksandı. Yargı bağımsızlığını yitirdi. Hakimler, savcılar iktidar gücünün ağzına bakar oldu. Adalete güven kalmadı. Torpil, adam kayırma, hısım akrabayı, partiliyi devlet kadrolarına doldurma zirve yaptı. Okullarda eğitim sürekli değişen bakanların ve tarikatların oyuncağı oldu. Devlet harcamalarını denetleyen kurumlar devre dışı bırakıldı. Meclis’in hesap sorma ve denetim gücü elinden alındı. Devlet ihalelerinde şeffaflık ortadan kalktı. Bu tablonun sonunda Türkiye’de halkın yüzde 56’sı geliriyle geçinemez hale düştü, iş bulmak için ilahiyatçı hocanın yazdığı duaya sarılanların sayısında patlama oldu.

Başını!

Hem kapıya vur.

Hem duvara vur.

Hem aynaya vur.

Bir düşün!