Bir haftadır tartışılıyor. Bir yazar, “Bunlar AKP’nin papatyaları... ” diyen saldırgan bir yazı yazdı. Benim çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği Adana’daki Sinan Paşa Mahallesi’nde bu densiz yazarın kadınlara “fahişe...” diye yazabilen küfürbazlığı yaşansaydı; bütün kadınlar birleşirler:

“Hadi oradan D...”

Diye karşılık verirlerdi.

Adana’da büyüdüğüm mahallede Torosların tepesinde yoksul köylerden Çukurova’ya göçmüş Yörük ve Türkmen kadınlar ve kızlar, Bosna’dan ve Balkanlar’dan mübadele sırasında göçüp gelmiş Boşnak kadınlar ve kızlar, Doğu Anadolu’dan göçüp gelmiş Kürt kadınlar ve kızlar, dedeleri Suriye’den göçüp gelmiş Arap kadınlar ve kızlar, Karadeniz’den göçüp gelmiş Laz kadınlar ve kızlar, Kafkaslardan göçüp gelmiş, Terekeme, Çerkez, Gürcü, Ahıska Türkü kadınlar ve kızlar, Hz. Peygamber’e vahiyin indiği yer diye Arabistan’a, Mekke’ye gitmiş, fakat orada tutunamadıkları için Adana’ya bizim mahalleye göçmüş, Türkistanlı kadınlar ve kızlar ve onlara Bebekli Kilise’nin bulunduğu mahalleden misafirliğe gelmiş, Ermeni kadınlar ve kızlar birlik olur ve “fahişe...” diye yazan yazarın yüzüne tükürür; “Senin o meymenetsiz ağzını yırtarız...” derlerdi.

Ve yırtarlardı.

★★★

Benim Adana’da büyüdüğüm mahallede; Yörük, Türkmen, Kürt, Boşnak, Arap, Laz, Terekeme, Çerkez, Gürcü, Ahıskalı, Türkistanlı, Ermeni kadınlar ve kızlar, kocalarına ve aile yuvasına destek olur, çırçır fabrikaları ile iplik ve dokuma fabrikalarında işçilik yapar, pamuk tarlalarında ırgatlığa gider ve “erkeğin kadını dövmesine, öldürmesine, küfür edip aşağılamasına” asla izin vermezlerdi.

İstanbul Sözleşmesi:

Kadınla erkek eşittir.

Erkek kadını dövemez.

Şiddet gösteremez.

Küfür edemez.

Aşağılayamaz.

Bu sözleşmeden çıkılmasını isteyenler kendilerini çok Müslüman ilan edip, sözleşmenin “milli ve yerli aile yapımıza uymadığını” dile getirdiler; sözleşmeden çekilmeye karşı duran kadınlara da “fahişe...” diye saldırdılar.

★★★

Özür dilemediler.

Ve “Biz Müslümanız, Müslüman erkek kadın dövmez, kadına şiddet göstermez, kadını erkekten aşağıda görmez...” diyemediler.

İstanbul Sözleşmesi:

Genel ilkeler rehberi.

Kadın dövmeye karşı.

Kadını ezen ceza alsın.

Bunlar da “İstanbul Sözleşmesi’ne” karşı ve “bu sözleşme aile değerlerimize, milli ve yerli aile yapımıza uymuyor” diyorlar.

Peki ne istiyorlar?

Kadın ne yapsın?

Ne yapmasın?

Özgürlüğü nerede başlasın?

Hafta boyunca tartışıldı: Tam olarak, net olarak, açık olarak ne öneriyorlar onu bile söyleyemediler. Kapalı konuşuyor ve aslında “biz karılarımızı istediğimiz gibi dövebilmeliyiz, referansımız vardır” demek mi istiyorlar?

★★★

Benim Adana’da büyüdüğüm mahallede 60 yıl önce kadınlar hemen birlik olur; “Biz kadınlarımızı istediğimiz gibi döveriz, referansımız var” diyenlere “Ulan hergeleler, siz bizi 200 yıl geriye mi sürüyonuz...” diyerek kovalarlardı...