Belli oldu. Bu ok, bu hedefi vuramayacak. Hedefi aldılar, okun önüne koydular ki, ok hedefi vursun. Merkez Bankası, enflasyon hedefini (beklentisini) 3.2 puan yukarı çekti.

Ok, hedefi vuracak.

2020 enflasyonu:

12.1 olacak (mış)

Olanlara bakıp olacakları görebilen bilgili, deneyimli ekonomistler, profesörler, doçentler, piyasaların kurtları bu yıl (2020) gerçek enflasyonun yüzde 37-38 olduğunu, halkın yanıltıldığını, özellikle işçilerin, memurların, emeklilerin maaş, ücret artışlarının enflasyonun çok gerisinde tutulduğunu bu yolla da “Yoksuldan zengine gelir transferi yapıldığını” yazıyorlar.

Yazıyorlar boşa!

Kendi kavramları.

Kendi cümleleri.

Onları eleştirmiyorum. Ne yapsınlar? Dinleyen ve anlamak isteyen iktidar adamı, Merkez Bankası yönetimi, Maliye ve Hazine bakanı, Meclis Başkanı, İktidar Partisi milletvekili bulamıyorlar.

Halkın dili var.

Halk anlatıyor.

Tekerleme olmuş:

VIP uçak bana.

Dilim kek sana.

Saray bana.

Atılan çay sana.

Makam aracı bana.

Otobüs dolmuş sana.

88 bin TL maaş bana.

2324 TL maaş sana.

Fransız çanta bana.

Askıda ekmek sana.

★★★

3 bin sayfalık “Ekonomimi tarihinde kendini ispatlayan öngörüler kitabı” yazsan halkın kulaktan kulağa tekerleme yaptığı; “Saray bana. Atılan çay sana. Fransız çanta bize. Askıda ekmek size” anlatımı kadar net ortaya koyamazsın. Halkın tekerlemesi diyor ki; “Türkiye ekonomisini düşük ücret ve yüksek dış ve iç sömürüye mahkum” ettiler.

Kim etti?

Saray bana.

Paket çay sana.

Türk lirası da “Aşırı değersiz seviyenin bile altına inerek” ipini kopardı, serbest düşüşe geçti.

Kanatsız.

Paraşütsüz düşüyor.

Hazine ve Maliye Bakanı’nın açıkladığı “Yeni Ekonomik Program” da 2020 yılı dolar kuru hedefini 6 TL koymuştu.

Dolar 8.30’u geçti.

Ne olur?

1 Dolar: 9 TL.

10 TL.

15 TL.

20 TL’ye kadar ve daha ötesi yükselir mi? Doların (dövizin) yükselişi kendi kendine mi durur, yoksa Cumhurbaşkanı’nın emriyle Maliye ve Hazine Bakanı, “Dövize dur diyecek”  yeni (bugüne kadar alınmışların tersi) kararlar alır mı?

★★★

Hem faizi.

Hem dövizi.

Aynı anda tutmayı denediler. Merkez Bankası’nın 125 milyar dolarlık döviz rezervini erittiler. Doların (dövizin) yükselişini durduramadılar, faizi de istedikleri oranda tutamadılar.

Büyük açık oluştu.

Yırtık büyüdü.

Yama küçük kaldı.

Hazine, sıcak para bulabilmek için dış para babalarından yüzde 7 faiz ile yani dünyanın en yüksek faizi ile ancak para bulabiliyor. Türkiye şu anda dış para sahiplerine soyduruluyor. Cumhurbaşkanı ve Hazine Bakanı, “Durumumuzun çok iyi olduğunu ve ekonomiye güvenin  her ay arttığını” anlatıyorlar.

VIP uçak bana.

Askıda ekmek sana.

Bu gidiş nereye?

1994 krizinin aynısını yaşıyoruz. 1994’de çanak çömlek patlamıştı.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Kuzey Kore Lideri “Abartmayın” dememiş, ağlamıştı!


Kuzey Kore lideri de ülkesini “Bizim ülkemize benzeyen tek adamlı kararlarla” yönetiyor. Tesadüf işte: Kuzey Kore de bizim şuanda yaşadığımız ekonomik zorunlukların, sıkıntıların benzerini yaşıyor. Kuzey Kore Lideri Kim Jong, iktidardaki İşçi Partisi’nin kuruluş yıldönümünde “Yaşadıkları zorluklar nedeniyle halktan gözyaşları dökerek” özür dilemişti. Kim, konuşmasında “Çabalarım ve samimiyetim, halkımızı hayatlarındaki sıkıntından kurtarmaya yetmedi” demişti. Unutma!