Aziz Nesin ölmedi.

Söylediği söz yaşıyor.

Bilimi rehber yapmazsan!

Güneş bizi kavurur.

Yağış bizi öldürür.

Avukat Cihan Erenler, “Karadeniz Sahil Yolu” yapılırken; çevre etki değerlendirmesine, şehir planlarına ve bölge planlarına uyulmasını istemişti.

Adalet adamıydı.

Hukuk savaşı başlatmıştı.

Bir genç tetikçi buldular,  Avukat Cihan Erenler öldürüldü. 21 yaşındaki genç katil, “ünlü olmak istiyordum, ünlü birini öldürmem gerektiğini düşündüm” diye savunma yapmıştı.

★★★

“Karadeniz sevdalısı çevreci avukat” olarak ünlenmişti. Ünlenmiş dediğim üç- beş iktidar uşağı olmamış tarafsız gazetenin üç- beş yazarı onun açtığı davaların arkasında duran haber ve yazılar yazıyordu o kadar... Koruma Kurulu’nun “Karadeniz Sahil Yolunun üçüncü derecede sit alanından geçirilmesine izin vermesine” karşı dava açmış, dava kapsamında yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesine katılmak üzere Fındıklı’ya geldiğinde otomobilinde vurularak, öldürülmüştü.

15 yıl önceydi.

15 yıl sonra bugün Giresun’da yıllık ortalamanın üstünde yağmurla patlayan felaket sonucu 9 kişi öldü, 7 kayıp can da bulunamadı. Karadeniz sevdalısı avukat bu 16 kişi ölmesin diye hukuk savaşında canından oldu. Onun canını alan kurşunu sıkan gencin de soyadı Karadeniz’di!

★★★

Hukuk savaşçışı Avukat!

3 planda adalet istiyordu:

Şehir planlamasında.

Bölge planlamasında.

Havza planlamasında.

Dere yataklarına ve sit alanlarına yapılmakta olan apartmanların, yolların, okulların, camilerin ve hatta valilik-kaymakamlık binaları ile yamaçlara partili zengin etmek için “dolar üzerinden alım garantili” dikilmekte olan HES’lerin;  bu 3 plana göre yapılmasını ve “çevre etki değerlendirmelerinin” de rüşvet ile iktidar güdümünden arındırılmasını diliyordu. Yiğit avukatın 15 yıl önce verdiği hukuk savaşı Karadeniz’de yağmur yağınca insanlar ölmesin diyeydi.

15 yıl sonra:

İşte Giresun.

İşte çok yüksek eğimli bir arazi üzerinde kurulu Dereli: Girişinde rakım (yükseklik) 325 metre iken çıkışında 225 metreye kadar düşer. Yani kuş uçuşu 620 metrelik bir hatta rakım, 100 metre birden azalınca; bu kısa mesafede yağış suyun debisini çıldırtır, bu çıldırış havzanın yukarı tepelerinden de önüne ne katarsa süpürüp aşağıya taşır.

Dereli’de bu oldu.

Yüksek eğimli araziler üzerine “havza temelli, kümülatif etki değerlendirmesi yapılmaksızın” dikilen HES projeleri Giresun’da felaketin boyutlarını ölümcül hale getirdi.

★★★

Bütün Karadeniz hepsi aynı coğrafya ve her yer Dereli: Bu coğrafyada, bu yoğun yağış ve aşırı nem altında mutlaka ormanın eksilmeden, çoğalarak var olması gerekir. Çünkü orman, gökten gelen yağmurun tahribatını, toprağın heyelanını, yamaçların erozyonunu koruyor.

Orman yoksullaşıyor.

Azınlık zenginleşiyor!

Çırpınıyor Karadeniz!

Orman alanları tarıma ve yatakları daraltılan dereler de yapılaşmaya açılınca; Orman müdürleri, belediye başkanları, iktidar partisi il başkanları, valiler, kaymakamlar, hakimler ve savcılar ile bakanlık bürokratları, iktidar partisini fonlayan HES dikicileri zenginleşiyor ve sonu Giresun’da yaşandığı gibi oluyor. Giresun’da sel patlayıp 16 canın ölümüne sebep olduğu gün Ankara’dan 3 Bakan (Soylu-Pakdemirli-Kurum) bir grayderin (operatör de diyorlar) kepçesine katırcı fincanı gibi yan yana dizilip dereden geçerken “ne kadar da halkın yanında olduklarını gösteren” fotoğraf çektirdiler.

Aziz Nesin yaşıyor.

Biz geri zekalı mıyız?

Öldürülen Karadeniz Sevdalısı avukat, “şehir-bölge-havza planlarının” coğrafyanın bilimsel verilerine, hidrolojik ölçümlerine ve modellemelerine göre yapılmasını ve bunlara kesinlikle uyulmasını istemişti.