Gerçeği saklamak, gizlemek, görmemezlikten gelmek iki yüzlülüktür.

Eğildi.

Faizcinin elini öptü.

Faiz lobisi kazandı.

Türkiye soyuluyordu.

Soygun katsayısı hızlandı.

Hem kendini aldattı.

Hem milleti kandırdı.

Ne günlere kaldık; “Avrupa’da, Amerika’da faiz oranları yüzde 1’dir, yüzde 1.5’tur. Bizde neden yüksek? Biz buna bakacağız. Her 1 puanlık faiz artışı Türkiye’nin sırtından 2.5 milyar doları dış para babalarının, sömürücülerin kasasına aktarmaktır” diye özetleyeceğim doğruluk payı yüksek iddialı sözler söylüyordu. Bu iddiasının doğru olduğunu ispatlamak için Merkez Bankası’nın 125 milyar dolar döviz rezervini eritti, söz dinlemiyorlar faizi artırıyorlar diye peş peşe 2 başkanı, koltuklarından gece kararıyla attı.

Dolar inecekti.

Hem dolar arttı.

Hem faiz arttı.

Hem fiyatlar arttı.

Hem cari açık arttı.

Hem dış borç arttı.

Hem fakirlik arttı.

Hem işsizlik arttı.

Eridi kefen parası.

Tükendi rezerv.

Esnaf siftahsız kaldı.

Ekmek askıya çıktı.

Bütün bunlardan sonra yeni atadığı Merkez Bankası Başkanı’na bir defada 5 puan birden faiz artırması izni çıkardı. Dış para sahiplerine de “faizler artacak” haberi yollandı. Bunlar olmamış gibi dün “Bazen acı ilaçları içmek gerekiyor, Merkez Bankası’nın faiz kararını bu çerçevede değerlendirmemiz gerekir” diye akıl verdi.

★★★

Dik duramadı. Faiz lobisine teslim oldu. Yine aynı şeyi söylüyor:

Faiz sebeptir.

Enflasyon sonuçtur.

Faiz netice değildir.

Faiz, sömürüdür.

O zaman!

Niçin artırıyorsun?

Faiz artırdı diye Merkez Bankası başkanı kovulup, faiz artırsın diye yeni Merkez Bankası Başkanı getiriliyor. Tutarlılık bunun neresinde? Niçin halka, “Köprüler, yollar, hastaneler, saraylar yaptığımız, ikinci el de olsa herkesin otomobil sahibi olduğu, buzdolabını, çamaşır makinasını yenilediği o 2003- 2013 yıllarımızda aslında cari açığımızdan fazla dış para geldiği için bu bolluğu yaşadık. Aslında ben kendimi ve sizi kandırdım, milletimi aldattım. O yalancı, dışa bağımlı, ithalatı patlatıcı köpük kalkınma ve büyümenin acısını şimdi yaşıyoruz... Sizi acı ilaç içer hale ben getirdim” demiyor.

Diyemiyor.

Diyemedi.

★★★

Faizci eli öptü.

Bunu da “artık vites yükseltmenin bile yeterli olmadığı araç değiştirmenin gerektiği bir döneme girdik” diye anlatıyor.

Hangi araçtan indik?

Hangi araca bindik?

Halk sersem oldu.

1 Dolar: 6 TL olduğu günden başlayarak Merkez Bankası’nın 125 milyar dolarını erite erite 1 Dolar: 8.5 TL’ye kadar getirildiği ve Merkez Bankası Başkanı ile Damat Bakan’ın görevden alındığı 2 gün içinde 1 Dolar: 7.5 TL’ye indiği dönemde kimler “doldur-boşalt” yaptı?

Hesabını kim verecek?

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Mafyanın beli kırılmıştı!


18 yıl önce İstanbul Organize Suçlarla Mücadele eski Müdürü Adil Serdar Saçan, her tür mafya ve suç örgütünün belini tamamen kırmıştı. Başta çek ve senet mafyası olmak üzere, kamu kaynaklarının soyulmasına, haraç almak, ölümle tehdit etmek, mala mülke el koymak türü yasa dışı eylemleri yürütenleri suç delilleriyle adaletin önüne getirmişti. AKP iktidara gelince Adil Serdar Saçan görevinden alınmıştı. Aynı temizleme İstanbul’da 1980 öncesi bir kez daha olmuştu. Doğru Parti Tanıtım ve Medya Başkanı Sadık Müfit Bilge’nin gönderdiği bilgiye göre 1980’li yılların ortalarında mafya ses tonlu adamlar dönemin en güçlü şirketlerinden ENKA’nın başkanı rahmetli Şarık Tara’ya telefon ettiler. Şarık Tara da Başbakan Turgut Özal’a telefon edip “devlet var mı” diye sordu. Bu konuşmadan 2 saat sonra 2 MİT üst düzey görevlisi özel bir uçakla İstanbul’a gittiler ve aynı gün bir uçak dolusu elleri kelepçeli mafya lideri ile Ankara’ya döndüler. “Devlet varım” demişti. Unutma!